15. BÖLÜM

157 20 4
                                    

Kader yavaş yavaş , ilmek ilmek örmüştü aramızdaki bağları. Ben daha ellerini tutadamadan,saramadan ,kokusunu içime çekmeye korkarken,sahiplenemezken ve en kötüsü bakamazken gözlerinin en derinine en içtenliğimle ,kader kırdı kollarımı. Ona ulaşamaz oldum. Şimdi işte tam da şu anda kollarımı kırarak ona ulaşmamı bir kere daha engelledi. Olsundu... Bir kere daha öyle olsundu...

Kollarımı aşağı doğru indirerek kendimi biraz geri çektim. "Şey kusura bakma ne olur ben biranda öyle sevinince sarılıverdim birden"dedim. Bana bakıp gülümsedi ve " Önemli değil küçüğüm. Hem niye mahçup oluyorsun. Ne yani böyle birden olmasaydı beni sarılarak kutlamayacak mıydın?"diye sordu. Ben biran ne diyeceğimi bilemedim. "Doğru yani tabiki ,ben seni tebrik etmek için sarılırdım tabiki. Neyse sonuç olarak artık sen aldın işi."dedim zorla. Başını sallayarak "Evet aynen öyle küçüğüm. Çok şükür ki iş benim"dedikten sonra kollarını iki yana açarak " E madem öyle o zaman az öncekini saymıyorum. Gel de beni bir daha tebrik et " dedi. Kalbim küt küt atıyordu resmen. Sarılırsam duyarmıydı acaba kalbimin sesini. Duyar mıydı,anlar mıydı onun için attığını. Ah Sinan sende en az aşkın kadar zordun sevdiğim adam. Bir bilsen kendi içimde ne kadar savaşıyorum senin için kıymetlim...

Yavaşça ona yaklaşarak beline kollarımı doladım ve " Tebrik ederim.Umarım çok daha başarılı olur ve mutlu olursun. Ben her zaman arkandayım,her zaman yanındayım"dedim içten bir şekilde. Oda örtümün üzerine bir öpücük kondurarak "Saol küçüğüm. İyiki varsın ve iyiki ... iyiki hep yanımdasın"dedi. Tam birbirimizden ayrılırken kocaman bir şekilde gülümseyerek omuzlarımdan tuttu ve " Hadi o zaman bugün benim günüm hatta bizim günümüz olsun ve kısacık bir süre bile olsa her şeyi geride bırakıp güzel bir gün geçirip eğlenelim ne dersin küçüğüm?"diye sordu. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim ve çok geçmeden başımı aşağı yukarı doğru sallayarak "Olur hemde çok güzel olur"diye heyecanla cevap verdim. Her şeyi kısa bir süreliğine de olsa unutmak... Kulağa çok güzel geliyordu.

Masa mı toparladıktan sonra çantamı da alıp Sinan ile birlikte şirketten çıktık. İkimiz de arabaya bindikten sonra ona doğru dönerek"Nereye gidicez Sinan ?"diye sordum bir çocuk heyecanı içersinde. Sessiz kaldı beni biraz daha meraklandırmak adına sonra gülümsedi. Araba kullandığı için çok hızlı bir şekilde başını bir süre bana doğru çevirip baktı gözlerimin içine. Gülümsemesi yüzünde halen dururken "Bilmem ki... Kafa nereye biz oraya" deyip göz kırptı. Biran utandım hatta belki kızardım. Deliydi bu adam deli. Ben onun sözleri üzerine utangaç bir şekilde önüme döndüm ve ellerimi birbirine kenetledim. Bu hallerime küçük çaplı bir kahkaha patlatan Sinan radyoya uzandı ve düğmeye basmasıyla bir şarkı çalmaya başladı.

Çocukların bir masala kandığı gibi
Ben de senin sözlerine kanmışım
Güneşin yeryüzünü yaktığı gibi
Ben de senin gözlerinde yanmışım

Gel bulut ol, ya da biraz ıslandır
Al başımı dizlerine yaslandır
Delirmişim sev de beni uslandır
Ben aklımı gözlerine takmışım

Geceme ay, gündüzüme biraz güneş sal
Gururunla yaşam olur sen hep böyle kal
Sermayem sevgimdir canım, onu da sen al
Ben de seni şu yüreğime salmışım
Ben aklımı gözlerine takmışım...

Şarkının sonuna doğru Sinan da eşlik etmeye başlamıştı. Şarkının sözleri çok güzeldi,gerçekten çok güzel... Hele ki bu nağmelerin Sinan'ın ağzından dökülmesi çok daha başka güzeldi.

Gülümsedim kocaman... Hayata ,insanlara, bütün dünyadaki kötülüklere... Herşeye inat gülümsedim. Şu hayatta herkes kendine biraz küskün degil miydi? Yaptıkları veya yapamadıkları hatta söyleyemedikleri için. Aşk bana gurbetti işte bu yüzden . Ben de söyleyemediklerim için kendime küskündüm. Bu adam her ne kadar bilmedese gidecek bir yerim yoktu ve onun gözleri benim hiç sahip olmadığım kimsemdi. Onun yüreğimdeki aşkı farklıydı işte bu yüzden. Acı ama her şeye rağmen çok güzel...

SÖYLEYEMEDİM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin