Eylül 'ün ağzından
Günlerdir davet için didinip duruyordum . Allahtan son 2 gün kalmıştı da bitecekti bu eziyet. Aslında beni en çok yoran koşuşturma falan değildi. Aksine hepsini severek ve isteyerek yapıyordum. Benim için zor olan tek şey vardı oda Demir Bey 'in ta kendisiydi. Son zamanlarda çok farklı davranır olmuştu. Adam koskoca şirket sahibi iken benim odama kadar çay bile getirmişti. Benimle ilgilenip takıldığım ve zorlandığım bütün noktalarda yardımsever ve anlayışlı davranmıştı. Hatta yeri geldiğinde benim yerime beni benden daha çok düşünür bile olmuştu.
Bakışları ,konuşmaları,davranışları,gülüşü... Allahım neler düşünüyordum böyle. Bana hiç iyi gelmiyordu işte. Böyle birden kendimi onu düşünürken buluyordum. Onun yanında iken o asi kız birden süt dökmüş kediye dönüyordu. Ellerim titremeye başlıyor,avuç içlerim terliyor hatta doğru düzgün konuşamıyordum bile.
Bunların yanında olan kalbimin isyanından bahsetmiyorum bile. Allahım ne oluyordu bana böyle.Dünden beri kendimi toparlayamıyordum. Gözlerimin içine baka baka "Çok güzel"dediği an içimde bir şeyler koptu sanki. Kendi içimde savaş veriyordum resmen ona karşı. Bir bilse nelere sebep olduğunu ve beni alt üst ettiğini. Yok yok hayır. Saçmalama Eylül. Kendine gelmelisin. Hemde biran önce. Bu adamın beni bu hale getirmesine izin veremezdim. Sadece 2 gün sonra bitiyordu bu çile. Sonra her şey eski haline dönecek ve bu saçmalıklar son bulacaktı. Evet evet kesin öyle olacaktı.
Daldığım düşüncelerden sıyrılırken önümdeki işlere konsantre olmaya çalıştım. O arada Zeyno yanıma gelerek çıkalım dediğinde ben bitmek bilmeyen işlerden dolayı sitem ediyordum. Bir işi olduğunu söyleyip çıktıktan sonra ben elimdeki dosyayı alıp Demir Bey 'in odasına giderek kapıyı tıklattım ve tam içeri girecek iken arkamdan gelen Melda cadalozu beni kenara iterek açık olan kapıdan içeriye girdi.
Yere düşen dosyayı alarak bende odaya girdiğimde ise Demir Bey'e başka bir firma ile yapılacak antlaşmanın detaylarından bahsediyordu. Masaya eğilip sözde dekoltesini sergilemeye çalışırken ağzını gere gere konuşuyordu. Pis yelloz. Niyeti belliydi ama Demir Bey ona bakmayı bırak odada olduğundan haberi var mıydı ondan bile şüpheliydim. Gözlerimi kısıp bir süre öylece onlara baktım. Bak bak nasılda ağzını yaya yaya 'Dimir Biy" diyo. Ben bu kıza demiyorum boşuna yelloz diye. En sonunda Demir Bey " Tamam Melda bu kadarı yeterli. Ellerine sağlık güzel olmuş. Yorulmuşsundur sende evine gidebilirsin"dedi ona. Cilveli cilveli "Ay rica ederim ne demek Demir Bey"dediği an kan beynime fırlamıştı resmen.
O sinir hali ile araya girerek kısa bir öksürükten sonra ikiside bana döndü. Melda suratını ekşitip gözlerini düşürerek "Helal canım ne oldu birden "diye sorunca üstüne bastıra bastıra "Gıcık tuttu da birden"dedim. Ona laf çarpıttığımı anlaması ile gözlerini kısarak bana baktı öylece. Demir Bey'e dönerek "Bu arada Demir Bey bu seneki kutlamayı çok merak ediyorum. Umarım her şey güzel olur"dedi. Demir Bey benim gözlerimin içine bakarak "Merak etme eminim çok güzel bir kutlama olacak. Buna hiç kuşkum yok"dedi. Biran bile gözlerini kaçırmadan öylece konuşuyordu. En sonunda Melda izin isteyip odadan çıkarken öylece arkasından bakarak çıkmasını bekledim.
Demir Bey'e dönmem ile benim üzerimde olan gözleri ile karşılaşmam bir oldu. Gözlerimi kaçırıp "Demir Bey istediğiniz dosya ve dökümanlar hazır. Buyrun"derken elimdeki dosyayı ona uzatıyordum. Elimdeki dosyayı alarak "Otursana "dedi. Bir süre dosyayı incelerken bende onun yüzünü inceliyordum. Hafif kirli sakallı,gözleri kısık ve gülünce ortaya çıkan inci gibi dişleri vardı. Biran kafasını kaldırıp bana bakması ile kendimden şüphe etmiştim. Acaba sesli mi düşünmüştüm de birden bana çevirdi bakışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLEYEMEDİM...
Horror"Dile benden ne dilersen küçüğüm. Aşk mı lazım sevgi mi?" dedim ve ardından elini alıp tam kalbimin üzerine koydum" İşte hepsi burda . En derininde, her köşesinde en güzel yerinde tam ortasında.... Söyle küçüğüm bize başka ne lazım. Herhangi bir sö...