Delta sabah erken saatte kalkmış yanındaki güzel omeganın yüzüne tekrar bakmış, yataktan çıkmıştı. Bugün toplantısı vardı ve bu toplantıya hiç katılmak istemiyordu.
Toplantı salonuna geldiğinde baş köşedeki yerine geçti. Bölgenin kurul üyeleri gelmişti. Minho bu kokuşmuş akbaba sürüsünden nefret ediyordu.
Bugünün konusu güney ile olan ittifaktı. Kuruldan bir kaç kişi bu ittifakı istemiyordu.
"Evet efendi Choi neden bu ittifaka karşısın bize umarım geçerli bir mazeret sunarsın?"
"Eğer güney ile ittifak kurarsak kuzey ile güney arasındaki savaşa dahil oluruz, bu da bizi zor duruma sokar."
"Zaten kuzey ile iyi ilişkilere sahip değiliz, bunun bizim için bir değişikliğe neden olacağını düşünmüyorum."
"Şu an mühürlü olmayan bir lidere sahipken bu bizi zora sokar deltam."
Choi'nin söylediği ile salonda uğultu yükseldi. Yönetimdeki kişi mühürsüz olamazdı. Bu en güçlü ırk olsa da kendi toplumu kabul etse bile diğer topluluklar kabul etmezdi.
"Bu durumda güneyinde bizimle ittifak edeceğini de düşünmüyorum zaten"
"Yalnız bunak alfa ben mühürlü bir eşe sahibim planın tutmadı galiba ama merak etme bunun hesabını sormadan geçip gitmeyeceğim."
Minho öyle baskın bir aura yaydı ki hepsi kafasını eğip kaldıramadı. Bu delta aurasından çok daha güçlü bir auraydı.
"Başka söyleyecek bir şeyi olan var mı?"
İçlerinden biri "deltam eşiniz için tören yapacak mısınız?"
"Hayır bu defa görgüsüz, aç gözlü bir eşe sahip değilim. O yüzden bir tören eğlence olmayacak, eşimin beş metre yakınına da kimse yaklaşmayacak yoksa onu meydana asar canlı canlı akbabalara yem ederim. Bu gün akbabaların ilk ziyafetini vereceğim devamında siz de yem olmak istemiyorsanız bu uyarımı dikkate alın." dedi. Minho'nun sert sesi ve aurası salonda korkuya sebep oldu. Salondaki herkes Choi'ye acır gözlerle baktı. Kendi sonunu hazırlamıştı.
Minho toplantı sonrası sağ kolu olan Chan'ı yanına çağırmıştı.
Chan eğilerek "Deltam" diyerek Minho'yu selamdı.
"Bay Choi'yi zindana atın, eski eşim olan alfanın sürü bağını kırıp gemiye bindirin en uzak bölgeye gönderin orada başının çaresine baksın tabi bakabilirse. Ayrıca güney ile iletişimi hızlandırın vakit daralıyor."
"Peki efendim. Bu arada mührünüz için tebrik ederim. İzninizle" diyerek çıkmıştı.
Mühür deyince Minho'nun aklına dilsiz eşi geldi. Ayaklanıp konağının yolunu tuttu. Konağa gediğinde çalışanlar karşıladı. Konak içinde sadece iki çalışan vardı. Orta yaşlı bir beta ile yaşlı ilerlemiş ama hala dinç olan bir omega. Minho daha önceki eşlerinin sadakatsizlikleri yüzünden yanına bu şekilde güvenilir çalışanlar almıştı.
Yaşlı omega "hoşgeldiniz deltam" dedi.
"Hoş buldum Omega uyandı mı?"
"Seslendim fakat ses gelmeyince bakmadım efendim"
"Eşim dilsiz ses verdiği zaman cevap vermesini beklemeyin muhakkak kontrol edin."
Doğruca dün gece omegayı getirdiği odaya gitti. Kurdukları mühür bağından dolayı omegaya karşı düne oranla daha yumuşaktı.
Odaya girdiğinde hala yatakta yatan omegaya dikkatlice bakmıştı. Güzel bir yüzü, güzel bir vücudu vardı.
Omega dün gece ilk defa bastırıcı almadan geçirdiği kızgınlığı sayesinde daha rahattı fakat ilk defa ilişki yaşadığı için oldukça zorlanmış, deliğinde ciddi ağrılar vardı. Yumuşak konforlu yatak sayesinde acısını unutup mışıl mışıl uyuyordu. Üzerindeki örtü kalçasını ve sadece bir bacağını örtüyordu. Çıplak sırtı, pürüzsüz bacağı, şiş dudakları ve dağınık saçları ile deltaya müthiş bir manzara sunmuştu. Hızla üzerindeki kıyafetleri çıkaran delta yatağa girmiş omegayı kendine çekmişti. Sırtında hissettiği baskı ile omega gözleri açmış korkuyla arkasını dönmüştü.
"Hişt korkma benim" dedi Minho. Jisung hala ona aynı gözlerle bakınca konuşmaya devam etti. "Artık benim mühürlü eşimsin. Ben bu bölgenin lideri olan deltayım. Dün gece bana denk geldiğin için şanslısın yoksa şu an zindanda pek iyi durumda olmazdın. Burada benim eşim olarak yaşayacaksın."
"Beni teslim etmeyecek mi? Ne yapacağım ben burada?"
"Seni kimseye teslim etmem merak etme"diyerek güldü Minho. "Burada yaşayacaksın eşim olarak, yalnız bu konak ve bahçesi dışına bensiz çıkmazsın."
Jisung duydukları ile rahatlamıştı. Gece çok kötü şeyler yaşayabilirdi. Alfalar tarafından tecavüze uğrayıp zindana atılıp geneleve satılabilirdi. Gece 22.00 kuralı çok saçma ama önemli bir kuraldı. Omegalar bu saatten sonra eğer dışarıda olacaksa bunun sonucuna katlanmalıydı. Jisung üstelik kızgınlıktayken dışarıda kalmıştı. Neyseki onu bulan delta onu eşi yapmış evine almıştı. Üstelik eşi onu bilerek ve isteyerek mühürlemişti. Bu onun için oldukça önemli bir noktaydı. Mührü kırılıp sokağa atılsa dün gece kurtulduğu benzer şeyler bugün başına gelebilirdi. Bu topraklarda omega olmak çok zordu ya da şöyle diyelim kimsesiz bir omega olmak çok zordu.
"Adın nedir?" diye sordu Minho.
Omegası sayesinde iletişim kurabildiğini anlayan Jisung adını söyledi. Delta ile iletişiminde işaret diline ihtiyacı kalmamıştı. "Jisung... hımm adın da senin gibi güzelmiş." diyerek omeganın dudaklarına kapandı. Gece kızgınlık sayesinde daha atılgan olan omega bu defa biraz çekimser durmuş bu ise deltayı kızdırmıştı. "Karşılık ver" diye uyarı almıştı. Delta sert delta sesi ile omegayı uyarmış, omega anında uyarıya boyun eğip kendini deltaya bırakmış karşılık vermeye çalışıyordu.
Delta ise başta reddedilmenin öfkesini atamamış omegasına hırçın davranışlar sergiliyordu. Hızla omeganın bacaklarının arasına girdi. Bir yandan öpüyor omeganın boynundaki izlerine bir yenisi ekliyordu. Delta anında hiç haber vermeden omeganın içine girdi. Dün gece fazlası ile ilişkiye girmeleri sonucu kızgınlıkta olan omeganın deliği geniş ve ıslak olmasına rağmen yine de biraz canı yanmıştı. Delta omeganın üzerinde gelgitlerini sürdürürken omega bir süre sonra deltanın değdiği nokta ile kafasını geriye atmıştı. Omeganın açıkta bıraktığı boynuna kafasını gömen delta aynı noktaya vuruşlarını devam ettirmişti. Omega kızgınlığın ve seksin verdiği hazla iyice kendini bırakmış zevkin doruklarına ulaşmak üzereydi. Delta ise omegasının memnuniyeti hissetmiş bunun getirisi olan bir gülseme ile gelgitlerine devam etmişti. Omegadan gelen portakal çiceği kokusu bütün odayı doldurmuştu. Delta türünden dolayı pek koku salgılamazdı ve kokuları da pek sevmezdi fakat omeganın kokusu oldukça hoşuna gitmişti. Minho, Jisung'un kaldırdığı bacağı ile kendini daha derine itmişti. Jisung gelen bu baskı ile dayanamamış deltanın göğüsüne boşalmıştı. Boşalırken deliğini kasmış deltayı sıkıştırmıştı. Delta omeganın kendisini sıkıştırması ile bir süre daha gelgit yapmış en sonunda omeganın içine boşalmıştı. Jisung içindeki doluluk ile gözleri dolmuştu. Yüzündeki ıslak çizgilere bir yenisi eklenmişti.
Minho bir süre daha içinde yavaş gelgitler yapmış en sonunda kendini tamamen bırakmıştı. İkisininde vücudunda küçük bir titreme olmuştu. Minho baskısını altındaki çelimsiz omegaya fazla vermeden bir süre daha boynunda soluklanmış en sonunda yavaşça içinden çıkmıştı. Kendini bir süre omeganın yan tarafına bırakmış, nefesi tamamen düzelince örtüyü omeganın üzerine çekip çıplak şekilde kalkıp banyoya yürümüştü. Az önce birlikte olsalar bile çırılçıplak yürüyen deltaya bakmaktan utanmıştı. Sahi acaba eşinin adı neydi. Minho omegayı duymuş "adım Minho, Lee Minho" demişti.
Minho duşunu almış çıkmıştı. Jisung'a baktığında tekrar uyuduğunu görmüştü. Dün geceden bu yana yaptığı yoğun seks onu açıktırmış evdeki yemekler yerine avlanmaya çıkmak istemişti. Hızla evden çıkmış dönüşüp ormana doğru yol almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D-Day/ Minsung
FanfictionKalbini çevresi yüzünden kapatmış olan deltanın bir gece dışarıda bulduğu omega ile yumuşayan kalbi ve onların tatlı hikayesi... omegaverse evreni...