19~⭐️✨

2.9K 385 30
                                    

Gece yarısı Delta'nın aurası bölgede belirli mesafeye kadar derin bir uyku yapmıştı. Chan ve diğerleri sınırlarda bekleyerek deltanın, omegalar ve betayı sığınağa emniyetli şekilde götürmesi için takip ediyorlardı.

Sığınağa vardıklarında alfalar ve sigma da gelmişti.

"Şimdi Felix ve Hyunjin sizin her koşulda burada kalıp omegaları ve betayı korumanızı istiyorum, ne olursa olsun benden bir işaret alana kadar dışarı çıkmayın. Hayat ağacı sizi koruyacaktır. Sığınağı özellikle onun altına yatırma sebebim, size yeterli havayı ve ışığı sağlayacak olması."

"Minho benim doğumum çok yakın!"

"Biliyorum bebeğim ve biliyorsun bebeğimizi elimize almamız çok önemli bu konuyu konuşmuştuk. Senin doğumun için elimden geldiğince yukarıda mücadele vereceğim."

"Çok dikkatli ol lütfen."

"Sen de güzel omegam ve dediğim zamanda kolyeni boynuna tak lütfen! Doğum olana kadar biz buraya gelemeyiz. Hidra sizi yanıltmaya kalkabilir. O zaman Jisung'u. elini tutun kolyedeki tılsım yanılsamayı kıracaktır. Ayrıca Seungmin doğum için sana güveniyorum dikkat edin."

"Merak etme deltam."

"Çok dikkatli olun!"

Hepsi vedalaşmak sevgilisinin eşinin yanına geçmişti.

"Bebeğim korkma lütfen yine boncuk boncuk oldu gözlerin," Jisung karnının izin verdiği kadarıyla kollarını eşinin boynuna sardı. " Minho bize çabuk gel tamam mı? Bak çok dikkat et daha sana ve bebeğimize bir sürü hikaye anlatacağım". Minho eşinin söylediği şeye buruk bir gülümseme verdi. O da çok korkuyordu geri dönememek ilk defa Minho'yu korkutuyordu. "Geri gelmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Sana tekrar sarılıp öpeceğim, minik bebeğimizi kucağıma alacağım." Minho her cümlesinde eşinin yüzüne öpücükler konduruyordu. Jisung'ta eşinin yanaklarını tutup, "Buradaki herkesi ve bebeğimi koruyup seni bekleyeceğim deltam," diyerek eşinin dudaklarına bir öpücük verdi.

Chan ve Changbin ise en köşede sıkıca sarılıyordu. "Çok fevri davranıp kendini öne atıyorsun lütfen tehlikeye de öyle atlama! Beni de düşün." diye fısıldadı Changbin, Chan'ın kulağına.

Chan kulağında hissettiği sıcak nefes ile içi titredi. Betanın beline kollarını daha sıkı sardı. Alfa kafasını betanın boynuna gömüp burnunu koku bezlerine getirerek betanın refah okyanus kokusunu içine çekti. Kokladıkça kokladı ayrılmak gitmek çok zor geliyordu. Deltanın boğazını temizlemesi ile gerçek dünyaya dönen alfa zorla da olsa betadan ayrıldı. Kardeşi ile vedalaştı. Arada birbirleri ile uğraşsalar bile kardeşi her zaman onun gözbebeğiydi.

"Buralar sana emanet alfa" dedi Chan.

"Gözün arkada kalmasın hyung"

Diğerleri ile de vedalaşan Chan, Jisung'a gelmişti. Hamile omega bambi gözleri ile boncuk boncuk bakıyordu. Omegaya bakınca deltanın zafı olmasına hak verdi. "Tatlı patates" Jisung'un bu hitap ile anında kaşları çatıldı "hey kızma çok sevimli olduğun için öyle diyoruz sana. Biz bu tatlı patatese çok güveniyoruz, kendine çok dikkat et."

"Sende dikkatli et, hyungumu üzme!"diyerek kocaman gülümsedi Jisung. Chan omeganın yanaklarını sıkmak istedi ama deltanın gazabından korktuğu için hiç yeltenmedi.

Minho, Felix ve Hyunjin'e yapmaları gereken şeyleri tekrar etti ve son bir kez eşini öpüp gitti.

Jisung, Minho çıkar çıkmaz göz yaşlarını akıtmaya başlamıştı. Omega bir süre sonra içli içli ağlamaya başlamıştı. Hepsi omeganın birden değişen ruh haline alışkındı ama bu kadar ağlaması hepsinin yüreğini sızlatmıştı.

Bir süre sonra ağlamaları iç çekmelere dönen omega karnına saplanan sancı yüzünden tekrar ağlamaya başlamıştı. Acıyla kıvranan omega hepsini telaşlandırmıştı. Aralarındaki tek soğuk kanlı olan Seungmin'di. Neyse ki doğumu yaptıracak olan da oydu. Seungmin kontrol ettikten sonra doğumun başlamadığını görünce gelen sancının stresten kaynaklı olduğunu anlamış ve omeganın karnına masaj yapmaya başlamıştı. Karnına yapılan mesaj ile uzandığı yatakta uyuyup kalan omega ile hepsi rahatlatmıştı.

"Nihayet rahatladı" dedi Jeongin. Jeongin, Felix'in omuzuna kafasını koymuştu. En küçükleri oydu. Doğduğu evde omega olmak bir lanet olduğu için çok ötelenmişti. Babası onu her zaman bir yük olarak görmüştü. Kaçırılmıştı ve muhtemelen kimsenin umrunda olmamıştı. Hatta belki de kaçırılmamış bizzat babası tarafından o acımazsızlara satılmıştı. İki yıl boyunca maruz kaldığı o ilaçlar, esaret hayatı küçücük yaşta çok korkutmuştu. Jisung onu gördüğü an gözlerindeki korkuyu tanımıştı. Zamanla iki omega arasındaki bağ oldukça güçlenmişti. Jisung, Jeongin'e karşı gerçekten bir anne şefkati ile yaklaşıyordu. Bu durum bazen deltaya yansıyordu. Delta da çoğu zaman ona hiç tatmadığı baba sevgisini tattırıyordu.

"Hyung çok korkuyorum" dedi Jeongin ve devam etti. "Hem delta için hem de omega için çok endişeleniyorum. Onlara o kadar bağlandım ki, hayatımda hiç tatmadığım aile sıcaklığını tattım. Hep birlikte masada oturup yemek yediğimiz zamanlar, en mutlu olduğum zamanlardı neden bilir musun?

"Neden bir tanem?"

"Ailem omega olduğum için onlarla oturup yemek yememe izin vermezdi. Küçük yaşlardan itibaren yemek hazırladım, masa kurdum ama o masaya hiç oturmadım. Burada bile ilk defa yemek yiyeceğimiz zaman ne yapacağımı şaşırmıştım. Jisung hyung hemen anlamış gibi elimden tutup ve beni masaya oturtmuştu. Çok değişik bir histi, hala çok mutlu olmama rağmen o masaya otururken eskiden yaşadığım bir olaydan dolayı farklı hissediyordum. Bir keresinde yemekleri hazırlamış ailem gelsin servis edeyim diye beklerken masaya oturmuştum. Düşüncelere dalınca babamın ve alfa abimin geldiğimi duymamışım masaya oturduğum için o akşam dayak yemiş iki gün aç bırakılmıştım. O akşam yediğim dayak iki gün aç açına bütün evin işini yapmak,?sürekli aşağılanmak ruhumda derin bir yara açmıştı." Omega acı bir gülümseme verdi. "İşte Jisung hyung sanki ruhumu görmüş gibi geldi ve ellerimden tutup o masaya oturtturdu ve siz fark ettiniz mi bilmiyorum ama her sabah ve akşam gelir, elimden tutup beni o masaya  oturturdu. Şu kısa sürede bana gerçek annemden daha çok annelik yaptı. Ona bir şey olmasın lütfen." diyerek ağlamaya başlayan omega Felix'in kalbini sızlatmıştı.

"Bak bana güzel omega" Jeongin kafasını eğmiş ağlamaya devam ediyor yüzünü kaldırmıyordu. En sonunda Felix omeganın çenesinin altından tutup kaldırdı. "Hyungumun en büyük hayali nedir biliyor musun?"

"Hayır" anlamında başını salladı omega.

"Omegaların alt sınıf olmadığı, ağır işlerde, ayak işlerinde çalıştırılmadığı, bir toplum düzeni kurarak; sizlerin daha özgür ve daha güçlü olmanızı istiyor. Ben de aynı şekilde bunu düşünüyor ve istiyorum. Bu yüzden bizim burada güçlü olup omegaya ve bebeğe iyi bakmamız gerekiyor. Türümüzü o yaratıktan kurtardıktan sonra güzel bir toplumsal düzen kurup, birbirine komşu olan kendi evlerimizde yaşayacağız. Ama bunun için inancımızı korumalı ve elimizden geleni yapmalıyız. Hyungum güçlü ve kararlıdır, omega ise kocaman yüreğe sahip; o yüzden onların insanlık için verdiği bu mücadeleyi desteklemeli ve yanlarında olmalıyız. Bebeğim ben bugünleri atlatıp güzel günlerin geleceğine inanıyorum. Seninle mutlu yarınlara koşmak istiyorum."

Bu Felix'in Jeongin'e en açık şekilde niyetini belli ettiği konuşmaydı. Sigma bu güzel omegadan çok hoşlanıyordu fakat daha kızgınlığına girmemiş bu omegaya karşı atılgan davranmaya çekiniyordu. Netice de daha çok gençti ve onu korkutmak istemiyordu. Jeongin de Felix'ten çok hoşlanıyor, onunla vakit geçirmeyi seviyordu. Hyungunun kendine olan ilgisinin farkındaydı. O da bu gelen adıma tepkisiz kalmadı ve hyungunun elini tuttu. "Hyung ben de seninle mutlu olacağım yarınlara ulaşmak istiyorum."

Hamile omega aralandığı gözleri ile bu mutlu tabloyu izlemiş daha sonra yeniden kendini huzurlu bir ifade ile uykuya bırakmıştı.

~~~~~~~~~

D-Day/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin