21. BÖLÜM

4.8K 310 83
                                    

Günler olmuştu Ares'in beni eve bırakmasının üzerinden. Bu sefer kesin bir dille iyi olana kadar evden çıkmamamı söylemişti, eğer çıkarsam bacaklarımı kıracağı için evde oturmaya mecbur kalacağımı söylemişti... Ne yalan söyleyeyim, korkudan günlerdir çıkmamıştım evden. Şimdi daha iyi hissettiğim için arabaya binmiş yanına gidiyordum ama. Tabii onun nerede olacağını insan tahmin edemediği için Hazin abinin yanına gidiyordum ben. Umarım orada olurdu.

Ali'yi de ziyaret edememiştim ki. Çocuk benim için ölümden dönmüştü ama ben onu çok boşlamıştım. Gidip bir an önce hatamı telafi etmeliydim.

Uzun bir yolculuktan sonra Hazin abinin mekânına vardığımda arabayı park ettim. Kapıdaki korumalara selam verip içeri girdiğimde içeride oturmuş sohbet eden Hazin abi ve Ali'yle dudaklarım kıvrıldı. Sanırım birileri Hazin abiden korkmayı bırakmıştı. Dudaklarımdaki gülümsemeyi silmeden yanlarına gittiğimde beni ilk fark eden Ali olmuştu. Anında ayağa kalktığında yanına gittiğim gibi bana sıkıca sarıldı. Aynı şekilde sarıldım ona. Ali'ye olan minnettarlığım hiç bitmeyecekti sanırım.

" Nasılsın kardeşim? " diye sordum sarılmayı bırakmadan. Gülümsediğini hissedebiliyordum. " Ben iyiyim abi sen nasılsın? " diye sorduğunda benden ayrıldı. Kollarını tuttum.
" Kusura bakma geç geldim ziyaretine..." çok mahcuptum ona karşı. Başını hızla iki yana salladı.
" Başına gelenleri söyledi Hazin abi, biliyorum niye gelemediğini merak etme. " dediğinde, içime su serpmişti adeta. Rahat bir nefes alarak kollarını sıktım gülümseyerek.

Ali'den ayrılıp onu oturttum her ne kadar iyi olduğunu söylese de, göğsüne kurşun yemişti. Kolay değildi o kadar çabuk iyileşmesi. Ama Hazin abi dediği gibi ona çok iyi bakmıştı. Normalde bir haftada ayağa kalkabilecek kadar hafif değildi yarası.

Arkasında kalan Hazin abiye yürüyüp sarıldığımda karşılık verdi.
" Çok sağ ol Hazin abi, gözümün arkada kalmayacağını biliyordum. " dediğimde, sırtımı patpatladı. Ayrıldığımızda sol omzuma elini koydu.
" Ne demek aslanım, senin emanetin benim emanetimdir. Sen nasıl oldun? Ares kötü yaralandığını söyledi o yüzden gelmene izin vermemiş? " dediğinde başımı salladım. Koltuğa oturduk.
" Eskisi kadar kötü değil, iyiyim şimdi. "

" Güzel. " diyerek başını salladı ağır ağır. " Sizin şirketin olayı çözüldü diye duydum haberlerden? " diye sorduğunda, unuttuğum olayla yerimde dikleştim. Ares'in korkusundan kafa kalmamıştı ki.

" Doğru duymuşsun abi. Öldürülen kadın meğer bir organ mafyasıymış. Dışarıdan yetimhane gibi işlettiği işin arkasında karanlık işler çeviriyormuş. Yetimhaneye getirilen çocukların belki de yüzlercesinin organlarını almış aşağılık! İyi ki de öldü. En azından artık daha fazla çocuğun canını yakamayacak. " dedim sinirle. Bu olay açığa çıktığından beri içimde bir sinir vardı o kadına karşı. Ares iyi ki de öldürmüştü onu, dünya bir pislikten kurtulmuştu.

Haklıydı Ares, şimdiye kadar öldürdüğü herkes kötüydü. Sahiden de masumların kanı bulaşmamıştı eline. Aklıma geldiğinde sinirim dağıldı, bir kez daha aşık oldum sanki önceden az seviyormuş gibi... Belki duygusuzdu, kalpsiz gibi duruyordu ama iyi bir insandı. Sadece o iyi niyetini insanlara belli etmiyordu o kadar, ya da o kadar fazla duygudan uzak kalmıştı ki bir robot gibi olmuştu en sonunda. Ama ben o robota abayı yakmıştım, hemde çok fena.

" Öldüğü iyi olmuş... Bir şeyi gözünle görsen bile içinde Ares varsa fevri karar verme Pars. " diyen Hazin abiyle kaşlarım düşünceyle çatılırken ne dediğini anlamaya çalıştım. " Anlamadım abi? " diye sordum.

Gözleri beni bulurken, garip ifadesine anlam veremedim. Niye öyle bakıyordu bana? Ve neden bilmece gibi konuşuyordu? Bir şey mi olacaktı acaba?

" Ares'e güven yeter, başkasına değil..." kafam iyice allak bullak olmuştu ama Hazin abinin daha fazla bir şey söyleyeceği malûmdu. Zaten daha da konuşmamıştı.

BASKIN-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin