Gözlerim, önümdeki adamın grilerinde dolanırken hala şoktan dolayı hareket edemiyordum. Gümüş gözlerinden ve kalıplı bedeninden bile kimin olduğu anlaşılıyordu, Ares...
Ağzımı hala sıkıca kapatırken, sert bir şekilde bakan gözleri ile yutkundum. Bu kadar dibimde olması hiç de iyi değildi benim için. Gözleri beni mest ediyordu. Ve takıntılı biri olabileceği için ona duygularımı belli etmeye korkuyordum. Çünkü eski sevgilim, takıntılı orospu çocuğunun tekiydi. Onun yüzünden az kalsın canımdan oluyordum.
O günden sonra da zaten takıntılı, hasta beyinli insanlardan uzak durmaya çalıştım. Hele ki bu adamlar güçlü ve tehlikeliyse, arkama bakmadan kaçtım.Ama neden bu adam tetikçi olmasına rağmen ondan uzak duramıyordum. Gözleri beni resmen içine çekiyordu. Buram buram tehlike kokmasına rağmen kendimi çekemiyordum. Ne zaman karşı karşıya gelsek, beni gözlerine hapsediyordu sanki.
Asansörün sesi geldiğinde daldığım düşüncelerden sıyrılıp onun gözlerine baktım. Sesin gelmesiyle elini daha da sıkıp bedenini bana yaklaştırdığında nefesimi tuttum. Kendine has erkeksi kokusu genzimi yakıyordu. O kadar hoş ve sert kokuyordu ki, bayılacak gibi hissediyordum.
Onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştığımda, ağzımı bırakmadan kollarımı tutup arkaya götürdü. Bu hareketiyle bedenim tamamen onunkiyle bir bütün olduğunda, kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm. Çırpınmaya başladığımda kollarımı sıktı.
" Rahat dur yoksa listeye seni de eklerim!"
Kulağımın dibinde duyduğum sert ve kısık sesle nefesim hızlanırken hareketlerim durdu. Sanırım hoşlandığım adam tarafından daha doğru dürüst iki kelime etmeden öldürülmek pek de hoş olmazdı. O yüzden dediğini yapıp durduğumda, asansörden inenlerin adım sesleri bizim olduğumuz tarafa geliyordu. İçimi anında bir panik dalgası sararken, dibimdeki uzun boylu adamın yüzüne başımı kaldırıp baktığımda, yüzünde en ufak bir tedirginlik dâhi göremememle kaşlarım çatıldı. Bir insan bu kadar soğuk kanlı olamazdı!
Adamlar git gide bize yaklaşırken onun yerine benim içimi bir panik sarmıştı. Eğer ölü kadını görürlerse anında polisi ararlardı. Ve polis gelip de bizi burada görürse de olay benim de başımda patlardı. Bunun olmasını istemiyordum. Henüz hapse girmeye hazır değildim.
Ben kendi kendime düşünürken, sırtım duvardan ayrıldığında Ares'e baktım. Bakışlarını bana çevirmeden adımları geri geri gitmeye başladığında, ona ayak uydurdum. Karanlık yerden ayrılmazken geri geri arabamın olduğu yere kadar geldiğimizde, beni arabaya yaslayıp üzerime eğilerek fısıldadı.
" Ağzını açtığımda tek kelime edersen, onların da ölümüne sebep olursun. " dediğinde, başımı salladım. Zaten söylemese de bir şey demezdim. Çünkü benim yüzümden kimsenin canı yansın istemezdim ve Ares ağzından çıkan her şeyi yapabilecek potansiyele sahipti. Gözünü bile kırpmadan adam öldürebilirdi.
Uslu durduğumu görünce elini yavaşça çekti. Tuttuğu belimi de bırakıp duvar kısmından eğilerek gittiğinde, arabanın önünde eğilip onu beklemeye başladım. Adamlar kendi aralarında konuşurken arada bir duraksayıp seslerini yükseltiyorlardı. İyiki de arada duruyorlardı yoksa şimdiye kadar çoktan buraya varıp bizi görürlerdi. Eğer görseler de bu sefer bir yerine üç tane leşimiz olurdu. Tabii eğer onlardan sonra beni de öldürürse dört olurdu.
Ares'in gittiği yöne başımı kaldırıp baktığımda, ileride düşürdüğüm ceketimi ve arabanın anahtarını aldığını gördüm. O esnada adamlar durmuş birbirine bakarak konuşurken, kaşla göz arasında aydınlık yerden hızla çekip almıştı. Yine karanlığa karışarak yanıma geldiğinde anahtara basıp arabayı açtı. Anında beni kolumdan tutup ön koltuğa atarken, üzerime eğilip yine tehditini etmeye başladı. Zaten normal konuşsa bile yeterince korkutucuydu. Niye ısrarla tehdit ediyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BASKIN-Gay
Ficción General+30 Tehlikeyi seven bir adam ve tehlikenin ta kendisi olan başka bir adam