Medya: Pars
Sınır: 150 oy 200 yorum.
E bunu da geçin artık. Çünkü bir daha vaktinden önce bölümü atmayacağım. Bu sefer geçin diye sınırı da düşürdüm hem.
Bölüm smut içermektedir!
-------------
Elimdeki kalemi sıkıntılı bir şekilde parmaklarım arasında dolaştırırken zaman geçmek bilmiyordu. İlk başta güzel geçen zaman, vakit akşamı bulunca geçmek bilmiyordu. Saatlerdir dosyaların arasına gömülmüş iş yapıyordum. Ama canım çok sıkılmıştı. Hele ki sürekli içeri girip dinlenmeme fırsat vermeden önüme iki de bir eline aldığı dosyayı bırakan babamın sekreteriyle iyice canım sıkılmıştı. Böyle zamanlarda babamı şirketin camından aşağı atmak istediğim çok oluyordu.
Ulan insan sırf kendisi işkolik diye oğlunu da kendine benzetmeye çalışır mıydı?
Kapı tıklatıldığında içeri giren kadına da aynı hisleri beslemeye başlamıştım. Acaba ikisini şirketin 10. katından atıp intihar süsü mü versem?
"Pars bey?" diyen kadını boğazlayacamış gibi bakarken, elinde bir dosya görmememle kaşlarım havalandı. Allah Allah, babam insafa mı gelmişti ne olmuştu. "Efendim canım?" diye alayla sorduğumda, dalga geçtiğimi bildiği için hiç çekinmeden göz devirdi. Bu kadın babamın yanında kala kala ona benzemişti. Duygusuz!
Etrafımdaki herkes gün geçtikçe Ares'e benzemeye başlıyordu ve bu hiç hoş bir şey değildi.
"Eve gidebilirsiniz efendim."
"Allah razı olsun çok makbule geçti." dediğimde, sabahtan beri yanımda oturmuş keyif yapan Ali gülmüştü. Ona dönüp gözlerimi kıstığımda sekreter herhalde benimle daha fazla muhatap olmak istemediği için dışarı çıkmıştı. "Gülme lan sende!" diye söylendim sinirle. Ali teslim olur gibi kollarını havaya kaldırdığında gözlerimi devirerek önüme döndüm.
Gözümdeki dinlendirici gözlüğü çıkarıp gözlerimi ovuşturdum yorgun bir şekilde. Pestilim çıkmıştı sabahtan beri. Tekrar gözlüğü takıp esnedikten sonra ayağa kalktım. Ali de peşimden kalkarken ceketimi alarak odadan çıktım. Bu gece deliksiz bir uyku uyumak istiyordum. Çünkü yarın benim tatil günümdü ve bana kimse karışamayacaktı.
"Öldüm anasını satayım." diye homurdandığımda Ali asansörü çağırırken bana hak verdi. "Ben sadece oturarak bile yoruldum abi. Helal olsun sana ki sen bile bunca saattir çalışıyorsun."
Asansöre binerken duyduğum cümlelerle tek kaşımı havaya kaldırarak Ali'ye döndüğümde, gülmemeye çalışırken dudağını dişleyerek önüne bakıyordu. "Sen bile derken?" diye sorduğumda, göz ucuyla bana bakıp önüne dönmüştü. Benimle alay ediyordu şerefsiz!
"Yani sen bile derken, dosyaları sevmiyorsun ya, ona diyorum." dediğinde, hiç inanmamıştım. Niye acaba? Çünkü gülmemeye çalışırken diyordu bunu hain Ali!
"Ha yani tembel olduğumu düşündüğün için falan değil?" dedim hâlâ ona bakarken. Anında bana dönüp kınar gibi bir bakış atmıştı. "Tövbe! Ne tembeli abi. Senden alâ çalışkan mı var? Duymayayım bir daha böyle şeyler!" cık cıklayarak önüne döndüğünde yorgun olduğum için pek takmayarak önüme baktım bende. Resmen benimle alay ediyordu! Abisiyle!
Tamam, çalışmak konusunda biraz tembel olabilirdim ama buna rağmen saatlerce şirkette dosya inceliyordum. Bu bile benim gibi biri için büyük bir başarıydı. Babam benimle gurur duymalıydı aksi hâlde onu çatıdan aşağı atardım. Tabii bir yenilik daha yapıp bu yanımda bana çaktırmamaya çalışarak gülen adamı da ekleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BASKIN-Gay
Genel Kurgu+30 Tehlikeyi seven bir adam ve tehlikenin ta kendisi olan başka bir adam