Uyanır uyanmaz hemen telefonumu açıp saate baktım. Saat ona geçiyordu ve ben okula geç kalmıştım. Dün gece uyurken telefonu tamamen kapattığım için ikizlerden bir sürü mesaj vardı. Onlara kısaca iyiyim mesajı attıktan sonra telefonu kapatıp yatağımın üzerine bıraktım.
Birkaç günün yorgunluğunu atmıştım resmen. Dün saat 8 den şimdiye kadar aralıksız uyumuşum. Ayağa kalkıp herkes gibi sabah rutinimi yaptıktan sonra aşağı indim. Annemler büyük ihtimalle çoktan kahvaltısını yapmış, babam ve abim de işe gitmişti.
Annem de her zaman ki gibi salonda televizyondan bir şeyler izliyordu. Salona geçip yanına oturdum. "Anne beni niye kaldırmadın?" diye sordum. Annem de "Kaç gündür ölü balık gibi dolaşıyorsun etrafta. Seni böyle görünce ben de üzülüyorum. O yüzden dedim ki bugün gitme, anne oğul takılırız" dedi.
Başımı omzuna koyarak gözlerimi kapattım. "Annem beni bu hayatta bir tek sen seviyorsun." dedim.
"O nasıl söz oğlum? Tabii ki de en çok ben seviyorum ama babanlar da seni çok seviyor." diye söylendi. Daha sonra "Hadi kalk yemeğini ye benimle birlikte komşuya gidiyoruz." dedi.
"Hangi komşu olduğuna bağlı aşkım. Yoksa gelmem." dedim gülerek. Kafamı omuzundan itip "Kalk çabuk, Zümrüt teyzen çağırdı. Kız bakıcaz oğluşumuza. Hadi çabuk." diyince bir durdum.
"Kız bakıcaz derken? Ne kızı anne." dedim korkuyla. "Nasıl ne kızı? İşte Kenan ve Barış için. Bir kaç fotoğraf göstermiş bizim Sultan teyze, Zümrüt de gel birlikte bakalım dedi. Hayırlısı olursa tanışır, görüşürler. Koca adam oldular artık." diyince kafamdan aşağı kaynar sular döküldü resmen.
"Anne yaptığınız ayıp değil mi ya? Onlar yaşını almış adamlar. Kendileri isteyince evlenirler siz ne karışıyorsunuz?" dedim.
"Bora git annem. Yemek hazır zaten, çabuk ye çıkalım." dedi.
Ben izin verir miyim lan size? Asla! Mutfağa geçip sofrada olanlardan biraz atıştırdım. Daha sonra anneme yediğimi haber verdikten sonra odama geçip hazırlanmaya başladım. Altıma krem rengi bol pantolon, üstüme de beyaz bol t-shirt geçirdim. Koluma saatimi takıp parfümümü sıktım. Saçlarımı dağınık bıraktım, çünkü biraz uzadığı için böyle hoş duruyordu bence?
Odadan çıktığımda annemin benden önce hazır olduğunu gördüm. Bana bakıp "Maşallah ne doğurmuşum ben be. Hem güzel, hem de yakışıklı oğlum benim." diyince sırıttım. Yanına gidip koluna girdim "Tabii ki kız ne sandın sen beni. Neyse ne, hadi gidelim Zümrüt hanımın yanına. Bakalım neler yapmış benim için" dedim gülerek.
Annem kapıyı kilitledikten sonra yeniden koluna girdim. Bir kaç dakika sonra zaten varmıştık. Kapıyı bir kaç çalıştan sonra açmıştı Zümrüt anneciğim. Beni görünce gülerek "Ay güzel oğlum gelmiş. Nasılsın Bora'm" diyip sarılmıştı bana. İçimden umarım bir gün gerçekten oğlun olurum diye geçirdim. Beni öptükten sonra ayrıldı.
"İyiyim güzelim benim sen nasılsın? Dedim gidip bir Zümrüt hanımı göreyim. Çok özlemiştim." dedim. Ve bu görüşme, sarılma bittikten sonra salona geçip oturduk. Evden çok güzel kokular geliyordu. Yine döktürmüş benimki. Mutfağa falan kısaca göz gezdirdim ama hiçbir yerde Kenan yoktu. İşe mi gitmişti acaba? Zümrüt teyzeye de sormaya çekiniyordum açıkçası. Ama buraya Kenan için geldim, o yüzden çekinmemem lazımdı.
Bismillah diyerek "Zümrüt teyze Kenan abi evde değil mi?" diye sordum.
"Evet oğlum evde. Dün gece geç geldi, hala uyuyor." dedi. Ben de başımı salladım tamam anlamında. Bu ikisini oyalayıp odasına mı girsem acaba? Onu uyurken görmek istiyorum. Ya direkt benimle aynı yatakta uyuduğunu görmek istiyorum. Aklıma binbir türlü düşünceler gelirken annemin sesiyle o düşüncelerden ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA ABİ DEME - GAY
Krótkie OpowiadaniaTAMAMLANDI Bilinmeyen numara: Merhaba yakışıklı. Bilinmeyen numara: Hey Kenan efendi. Bilinmeyen numara: Bir şey diyeceğim ama hemen bakma mesaja. Olur mu? Bilinmeyen numara: Ben sana çok aşığım ya. Kenan ve Bora'nın hikayesi YARI TEXTİNG