45 - Bölüm

4.7K 272 42
                                    

Kenan'dan.

Bora'ya mesaj attıktan sonra toplantıya girmiştim. Telefonum odamda kaldığı için, mesajıma cevap verip vermediğinden haberim yoktu. Önden gelen Deha'nın kolunu tutarak "Deha, Bora gelecekti. Geldi mi?" diye sordum. Dudağını büzerek, kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır Kenan abi, görmedim. Sabahtan beri buradayım. Ne gelen oldu, ne de çıkan."

"Tamam, sağolasın aslanım. Ben odama geçiyorum, bir şey olursa gelirsin."

Odama geçerek kapıyı kapattım. Masamda duran telefonu elime alarak, Bora'yla olan konuşmamızı açtım. Mesajıma geri dönmemişti. Bora benim mesajlarıma anında dönerdi. Arama tuşuna basarak telefonu kulağıma götürdüm. Ulaşılamıyordu...

"Canına kurban olduğum neredesin?"

Bir şey oldu, bu sefer gerçekten bir şey oldu. Yoksa Bora böyle bir şey asla yapmazdı. Aramalarda Harika teyze'nin numarası bularak arama tuşuna bastım. Çalıyordu, ama açmıyordu.

Birden kapı sert bir şekilde açıldı. Kimin geldiğini görmek için arkamı döndüm. Döndüğümde yüzüme değen yumrukla, arakaya doğru sendelendim. Kafamı kaldırıp bana vuran kişinin kim olduğunu görünce gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Ateş saçan gözlerle bana bakan bir Barış vardı şuan önümde. Yumruğunu sıkarak yeniden üstüme gelmeye başladı.

Tekrar yumruk atmak için yeltendi, ama bileğini tutarak durdurdum onu. Bütün gücümle onu iterek "Hayırdır bu ne sinir? Köpek gibi yine neye kudurdun?" dedim.

Dişlerini sıkarak "Senin kardeşlik bu mu Kenan?" dedi.

Ne dediğini, ne olduğunu tam anlamamıştım. Kaşlarımı çattım. "Neden bahsediyorsun Barış. Açık açık söyle." diyerek bağırdım.

"Her şeyi öğrendim. Bora ve senin bu iğrenç ilişkini biliyorum artık." Dediği şeyle kafamdan kaynar sular döküldü. Demek Bora bu yüzden açmıyordu telefonu. Aklıma gelen olasılıkla gözlerimi büyüttüm. Barış'ın üstüne doğru yürüyerek, gömleğinin yakasını tutup sıktım.

"Bora'ya bir şey yapmadım de. Yemin ederim eğer onun saçının teline bile dokunmuş olursan. Kardeşim falan demem, canını yakarım senin Barış. Hem de çok pis." Ben yüzüne doğru bağırarak konuşurken, o yüzüme dümdüz ifadesiyle bakıyordu. Yakasını elimden kurtararak gülmeye başladı.

"Kardeş ha? Kardeş. Kardeşim dediğinin adamın, küçük kardeşine bakmak delikanlılığa sığar mı? Sen kendine adam mı diyorsun şimdi? Benim kardeşime mi kaldırıyorsun cidden?" İma ettiği iğrenç şeyler yüzünden kendimi şuan zor tutuyordum. Ona elimi kaldırmak istemiyordum. Bana istediğini söylesin, umrumda olmazdı. Ama Bora'ya karşı bir yanlışını görürsem, işte o zaman kendime hakim olamazdım.

Deha birden içeri girerek telaşla ikimize baktı. "Abi, Bora gelmiş. Aşağıda onu zorla tutuyoruz." Canını sevdiğim, şimdi zamanı mıydı buraya gelmenin? Deha ya her şeyi anlattığım için, Bora'yla olan ilişkimi biliyordu. Bu şirkette şuan en çok Deha'ya güveniyordum.

"Sakın buraya gelmesine izin verme. Yukarı odaya al. Ben haber vermeden sakın bırakma onu." Şuan Bora bu odaya gelirse, her şey daha karmaşık hâle gelirdi. Onu hemen görmek istiyordum, ama şimdi ne yeri, ne de zamanıydı. Deha kafasını sallayarak odadan hızla ayrıldı.

Barış başını aşağı eğmiş, kafasını sallayarak pis pis sırıtıyordu. Kafasını kaldırıp sesli bir şekilde gülerek "Vay, vay, vay. Bizim küçük velete bak hele. Kendini arkadaşıma siktiriyor, bir de buraya kadar benim arkamdan gelmiş,sana haber vermek için. Boş yere kırdık telefonu desene." dedi.

Elimi boğazına atarak gözlerimi berelttim. "Barış benim sabrımı sınama. Onun hakkında düzgün konuş, dilini keserim. Arkadaşım demem, alırım ayağımın altına şimdi seni." Onu bırakarak geri çekildim. Sinirden elim ayağım titriyordu. Bu anın yaşanacağını biliyordum. Ama şuan hazırlıksız yakalandığım için ne yapacağımı şaşırmıştım. Karşımda kaç yıllık, kardeşim dediğim adam vardı.

BANA ABİ DEME - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin