Okuldan çıkmış ikizlerle birlikte kütüphaneye gidiyordum. Benden şans istemesinin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Dediğim gibi yapıp onu rahat bırakmıştım. Mahallede görünce sadece selam verip, kendi yoluma bakmıştım. Tabii ki de bu benim için zordu, ama biraz daha beklememem lazımdı.
Can "Bora bundan sonra bize geçelim mi? Bir şeyler izleriz hep birlikte." sorunca, Cansu'da bana bakarak kafasını salladı.
"Bugün gelemem." dedim.
"Niye lan? Sende yine bir şeyler var Bora." dedi Can.
"Can saçmalama abicim ya. Bugün gelemem sahile gitmek istiyorum ben." dedim.
"Kanka bu havada ne sahili? İyice delirdin sen cidden." diyince gözlerimi devirdim. "Ne varmış havada kanka? Biraz kafamı dağıtmak istiyorum sadece. Gidip biraz oturup geri döneceğim." dedim.
"Oğlum havalar tam ısınmadı, hasta olursun gözünü seveyim gitme. Gel bize gidelim." Israrla beni kararımdan vazgeçmek istiyordu, ama maalesef bir işe yaramıyordu. Çünkü, bir şeyi kafama koyduysam onu yapacaktım.
"Boşuna uğraşma Can. Bugün sahile gidiyorum ve siz." işaret parmağımla ikisini gösteretek "benimle gelmiyorsunuz ve, ve eğer biri nerede olduğumu sorarsa söylemeyin. Tamam mı? Tek başına rahatlamak istiyorum. Belki biraz kendime gelirim." dedim ve önümdeki testi çözmeye başladım.
İkizlerde kararınmdan vazgeçmeyeceğimi anlayınca kafalarını sallayarak testlerine odaklandılar.
Sakince çalışıyor, bilmediğimiz sorular olunca birbirimize yardım ediyorduk. Aynı mesleği istediğimiz için mutluydum. Çünkü üniversite hayatımda onlar olmasa kendimi yarım hissederdim. Bir kaç saat çalıştıktan sonra artık yorulduğumuz için kitaplarımızı toplayıp kütüphaneden çıktık.
Can koluma girip kafasını omuzuma koydu. Kafasını kaldırıp mavi gözleriyle bana bakarak "Balım gitmesen?" diyince "Hayır." dedim.
"İt herif, inadını sikeyim senin Bora." diyerek kolumu itip benden uzaklaştı.
"Yürüyerek mi gideceksin?" diye sordu Cansu.
"Evet, zaten buradan yakın bir şey olmaz. Geç kalırsam taksi çağırırım merak etme güzelim." diyince kafasını salladı. "Tamam, kendine dikkat et. Eve geçince yaz." diyince yüzüne küçük öpücük kondurdum. "Tamam balım merak etme."
Kafamı sola yatırıp arkada duran Can'a göz kırpıp "Görüşürüz." diyince bana gözlerini devirip "Siktir git." diyince güldüm. Şimdi bilmem kaç gün bana trip atacaktı şerefsiz. Cansu kafasına yavaşça vurup "Doğru konuş Can. Ağzını iyice bozdun sen bu aralar." Can kafasını tutarak Cansu'ya baktı. "Kızım zaten anca beni gör sen. Bora benden daha çok küfür ediyor." diyince Cansu kafasını sallayıp "Hayır." dedi.
"Bu da ikinci anası sanki" diyince, Cansu "Evet, annesiyim. Oğlum o benim." dedi. Can bana bakınca dilimi çıkardım ona.
"Neyse hadi gittim ben aşkımlar." diyip kulaklığımı takip sahile doğru yürümeye başladım. Biraz yürümem lazımdı, ama olsun.
Tahminen 40-45 dakika yürüdükten sonra sahlie varmıştım. Ayaklarımı uzatarak oturdum. Başımın altına çantamı koyup uzandım. Gökyüzü masmaviydi. Suyun sesiyle kuşların sesi bir birine karışmış çok huzur verici bir ortam yaratmıştı.
Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Hiç kimse yoktu. Aklıma gelen fikirle ayakkabılarımı çıkarıp çantamın yanına bıraktım. Okul üniformam ıslanmasın diye pantolonun paçalarını yukarı kıvırdım.
Ayaklarımı yavaşça suya soktuğumda vücudum titredi. Biraz daha ileri gittim ve öylece durup güzel havayı içime çektim. Kafamı kaldırıp masmavi olan gökyüzüne baktım. Kaç gündür kendimi cidden bok gibi hissediyordum, ama bunu kimseye çaktırmadan kendi içimde başa çıkmaya çalışıyordum. Sinirim bozulmuştu, durduk yerde ağlamak istiyordum. Ama ağlamak her zaman bir çözüm değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA ABİ DEME - GAY
Cerita PendekTAMAMLANDI Bilinmeyen numara: Merhaba yakışıklı. Bilinmeyen numara: Hey Kenan efendi. Bilinmeyen numara: Bir şey diyeceğim ama hemen bakma mesaja. Olur mu? Bilinmeyen numara: Ben sana çok aşığım ya. Kenan ve Bora'nın hikayesi YARI TEXTİNG