Annem arayınca hemen arabaya dönerek yola çıktık. Kenan arabayı bizim evin önünde durduruca biraz tırstım açıkçası. Bir şey yapmıyorduk, ama yine de içimdeki bu heyecan beni bir türlü bırakmıyordu.
Benim telaşlı ve huzursuz olduğumu görüyordu. Yolda gelirken "bir şey olmayacak merak etme, sadece kendini doldurursun" dese de, kendi bildiğimi yapıyordum. Belki gerçekten annem öylesine beni eve çağırıyordu. Belki de bir şeyler sezmiştir. Annem akıllı bir kadındı. Eğer bir şey olduğunu anladıysa, peşini bırakmaz bulana kadar devam ederdi.
Kenan elini elimin üstüne koyarak okşadı. Sabahtan beri beni rahatlatmaya çalışıyordu. Böyle tedirgin olarak, onun da canını sıkıyordum.
"Yavrum, kendini çok sıkıyorsun. Bak gör, Harika teyze bir şey yapmayacak. Eğer bizi öğrenmiş olsa bile, ben seni bırakır mıyım hiç?" Haklıydı, Kenan beni bırakmazdı. Annem de, Kenan'dan ayrıl demezdi di mi? Bence demezdi...
Kafamı salladım, ellerimi omzuna sararak onu kendime doğru çektim. Elini belime atarak sarılmama karşılık verdi.
"Hadi eve geç. Konuşmanız bitince bana yaz bebeğim. Tamam mı?"
"Tamam." diyerek ondan ayrıldım. Arabadan inmeden önce o güzel yüzüne bakarak, yanağına bir öpücük bıraktım.
Dizlerimde duran çiçeğe bakınca, onu bu eve nasıl sokacağımı düşünmeye başladım. Kenen'da dursun diyeceğim, ama o zaman solardı. Arka koltukta duran okul çantamı görünce rahatladım. Bunun içine koyabilirdim bir kaç dakikalık. Elimi çantama atarak aldım. Fermuarın açıp, çiçeğin ezilmemesine dikkat ederek içine koyup kapattım.
"Umarım ezilmez."
"Ezilmez güzelim. Hem ben sana yine alırım. Yeter ki bu güzel gözlerin sahibi mutlu olsun."
Arabadan inmezsem oturup ağlayacaktım şuarada. O yüzden "Seni seviyorum." diyerek öpmeye doyamadığım dudaklarına öpücük bıraktım. Rahatça öpüyordum, çünkü arabanın camları içeriyi göstermiyordu. Bu yüzden içim rahattı.
Dudaklarımdan ayrılarak "Ben de seni seviyorum Bora'm." dedi ve eğilip boynumu öptü.
"Ben şimdi iniyorum. Ben zile basmadan önce git sen. Tamam mı?" diyince "Tamam." dedi.
Arabanın kapısını açıp indim. Eve girmeden önce arkamı dönerek ona gülerek el salladım. Derin bir nefes içime çekerek, dile bastım. İçeriden ayak sesleri yaklaşınca içimdeki heyecan daha da artıyordu.
Kapı açılınca kaşları çatık annemi görünce boku yediğimi hissettim.
"Ne kapıda duruyorsun çocuğum gir içeri hadi. Git üstünü başını değiştir, duş al. Şu huysuz ağabeyin gitsin seninle konuşacaklarım var." diyince içeri geçip ayakkabılarımı çıkardım.
Merdivenden inan dağınık saçlı bir Barış görünce komiğime gitti. Gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Annem eliyle ağabeyimi gösteren "Allah'ım bu çocuk cidden benden mi çıktı ya. Bir gün orada kalmamızı burnumuzdan getirdi it oğlu it." dedi.
Daha sonra bana dönerek "Hadi çabuk ol. Bu abin olacak babası kılıklı herifi göndermem lazım." dedi.
Kendimi tutamadım ve "Bunun neresi babama benziyor anne? Keşke babam gibi olsaydı, şuna baksana." diyince Barışa bakarak kafasını salladı.
"Haklısın, benim kocam daha iyi. Ay neyse oyalama beni." diyerek mutfağa geçti. Annem ikimizi de aynı eşitlikte severdi. Annemi bu kadar kızdıracak ne yaptı acaba Barış. Omzumu silkerek odama doğru çıktım. Boy aynada kendime bakınca üstümde hâlâ Kenan'ın tişörtü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA ABİ DEME - GAY
ContoTAMAMLANDI Bilinmeyen numara: Merhaba yakışıklı. Bilinmeyen numara: Hey Kenan efendi. Bilinmeyen numara: Bir şey diyeceğim ama hemen bakma mesaja. Olur mu? Bilinmeyen numara: Ben sana çok aşığım ya. Kenan ve Bora'nın hikayesi YARI TEXTİNG