11 - Bölüm

9.6K 548 113
                                    

Yarım saattir parktaki salıncakta oturmuş elimdeki şişeye bakıyordum. İnsan neden her zaman en zor ve olmayacak şeylere tutuluyor? Bazıları istediklerini bir gün, bir ayda alabilecekken ben birden fazla yıldır elde edemiyordum.

Benim hayallerim bazı insanların gerçekleriydi. Benim kurduğum hayalleri bazı insanlar her gün yaşıyordu. Ağlamak istiyorum ama bu bir çare değil. Olmayınca olmuyordu cidden. Sen yeter ki iste bir gün olucak diyorlar. Ama olmuyor işte. Kaç yıldır istiyorum, deli gibi istiyorum ama olmuyor.

Ne yapsam olmuyor. Onun gözünde sadece en yakın arkadaşının küçük kardeşi olarak kalıcam. Bugün söyledikleri daha çok kafamı kurcalıyordu. Üstüne basarak "kadınlar" demesi beni biraz korkuttu. Acaba anlamış mıdır? Bu zamana kadar anlamadı, görmedi şimdi mi anlayacağı tuttu? Açıkçası sanmıyorum ama içimde bir şüphe de yok değil. Kafamı kaldırıp bulutlara baktım. Gökyüzü açıktı, keşke yağmur yağsa, ama bu havada yağması imkânsızdı.

İkizlerle de konuşmadığım için baya dolmuştum. Birileriyle konuşmam lazımdı. Elime telefonumu aldım ve tam Can'a yazacaktım ki bildirim geldi. İt oğlu it rahat bırakmıyor ki. Cevap vermesem ne olur acaba? Çünkü benim cevabımı bile haketmiyor. Neyse diyerek Can'a yazdım.

Boracık: Can.

Boracık: Size ihtiyacım var :(

Boracık: Her zamanki parkta oturuyorum.

Boracık: Eğer bir işiniz yoksa gelir misiniz?

Boracık: Lütfen...

Can'ım: Ne oldu?

Can'ım: Yine bir şey mi oldu?

Boracık: Bir şey olmadı.

Boracık: Siz gelin anlatırım hepsini.

Can'ım: Tamam, orada bekle geliyoruz.

Telefonu kapatıp cebime koyacakken çalmaya başladı. Ekrana bakınca malum şahsın aradığını gördüm. Aramayı reddettim ama ısrarla aramaya devam etti. Onunla olan sohbete girip cevap verdim.

Kenan abi: Bora bir anda neden çıkıp gittin?

Kenan abi: Niye cevap vermiyorsun oğlum?

Bora: Ne arıyorsun ya art arda.

Bora: Canım sıkıldı gittim.

Bora: Bundan sana ne? Niye soruyorsun?

Kenan abi: Sen niye aramalarıma cevap vermiyorsun?

Bora: Çok soru soruyorsun farkında mısın.

Kenan abi: Birinden bulaştı herhalde.

Kenan abi: Neyse, soruma cevap ver sen.

Bora: Kanka söyledim ya, canım sıkıldı?

Bora: Hem, her sorduğun soruya cevap vermek zorunda değilim biliyorsun di mi?

Kenan abi: Sen nasıl bu kadar değiştin lan bir kaç günün içinde?

Kenan abi: Saygılı Boraya noldu.

Kenan abi: Parfümü de almışsın.

Bora: Sen şimdi bana saygısız mı dedin?

Bora: Bıktım sizden ya.

Bora: Ben değişmedim.

Bora: Ben hala aynı kişiyim.

Bora: Sen beni hiç tanımadın ki, nasıl biri olduğumu da bilesin.

Bora: Selam abi, merhaba abi, nasılsın abi.

Bora: Bütün konuşmamız bu değil mi?

Bora: Beni kardeşin gibi görme Kenan.

Bora: Bana abilik de yapma, istemiyorum bunu senden.

Kenan abi: Bitti mi söyleyeceklerin?

Bora: Bitti.

Kenan abi: Öyle olsun.

Kenan abi: Seni merak eden kafamı sikeyim ben o zaman Bora.

Bora: Sen beni merak etmiyorsun ki?

Kenan abi: Peki öyle olsun çocuk.

Kenan abi: Ama şunu bil, bana karşı saygılı ol.

Kenan abi: Abin olmasam bile, bana abi demek zorundasını.

Bora: PQMSPWMSĞWMSPWMSŞQÖS

Bora: Kenan "abi" fantezin mi var senin?

Bora: Ben hiçbir şeye mecbur değilim.

Bora: Şimdi beni sal arkadaşlarımla birlikteyim.

Kenan abi: Sonra görüşürüz seninle.

Bora: Görüşürüz Kenan

Bora: Abi*

Sinirle telefonu cebime koydum. Delirmek aşamasındayım artık. Adam deli gibi tutturmuş abi diye. Onun inadına abi demeyeceğim. Ama daha sonra benim avuçlarımda olduğu zaman, ona abi diyerek, onu delirteceğim. Bu düşünceyle sırttım. Gün gelir devran döner Kenan bey, bunu boşuna dememişler.

Birkaç dakika sonra ikizlerin geldiğini görünce mutlu oldum. Cansu gelip yanıma oturdu. Can da karşımda ayakta durmuştu. Cansu birden elimdekini şişeyi alıp kokladı . Daha sonra gözlerini büyüterek "Bu Kenan abinin parfümü mü?" diye sorunca Can da "Oha lan cidden onun mu?" diyerek, Cansu'nun elinden alarak kokladı.

Sadece "Evet." dedim.

"Çaldım mı lan doğru söyle." dedi Can.

Yüzüne mal mısın der gibi baktım. "Kanka gelirken beynini evde mi unuttun? Allah aşkına nasıl çalabilirim ben onu. Çalmak bir kenera, eve nasıl giririm gizlice?" dedim. Evet doğru der gibi kafasını salladı gerizekalı.

"Çalmadım, annemle birlikte gittik. Kenan uyuyordu. Zümrüt teyze de git uyandır diyince, odasına gittim işte. Ondan sonra olanlar oldu." dedim.

Cansu heyecanla koluma dokunup ne olduğunu sordu. Olanları kısaca anlattım.

"Kanka sen ciddi misin? Gerçekten öyle mi dedi?" diye sordu Can. Kısaca kafamı salladım.

"Anlamış mıdır sizce?" diye sordu Cansu. Omuzlarımı silktim. Bilmiyorum, cidden bilmiyorum.

Can "Bence anlamamıştır ya. Seni görmüyor adam doğru düzgün, nasıl anlasın." diyince biraz rahatladım. Açıkçası rahatlamaya gerek yoktu. Ben zaten beni görsün, anlasın istiyordum. Oflayarak dirseklerimi bacaklarıma yakalayarak kafamı tuttum. Düşünmekten deli olacaktım.

Kafamı kaldırıp "Kenan'a açılsam mı artık?" dedim ani bir kararla. İkisi de aynı anda "Hayır" dedi.

Daha sonra Cansu "Balım ani kararlar alma. Alınan ani kararlar her zaman pişmanlıkla sonuçlanıyor biliyorsun." diyince kafamı salladım. Haklıydı. Ne zaman ani bir kararla bir şey yapsam, hep pişman olurdum.

"Neyse ne. Bugün derse niye gelmedin sen asıl onu söyle. Matematik hocası seni sorup durdu." dedi Can.

"Dün çok yorgundum o yüzden uyuyakaldım. Annem de uyandırmadı. Keşke uyandırsaydı." dedim.

Can biranda "Bu hoca aşık sana benden söylemesi." söyleyince ona döndüm. Ne diyor bu deli. "Sen ciddi misin lan. Ne dediğini kulakların duyuyor mu senin?" dedim.

Cansu da "Şey Bora, ben de aynı şeyi düşünüyorum." diyince ona dönerek sen de yapma lütfen bakışı attım. Kafam bu kadar doluyken hiç sırası değildi. Hem de hiç.

"Parfümü ne yapacaksın?" diye sordu Cansu.

"Hiçbir şey, ne yapabilirim ki. Saklayacağım. Belki kullanırım." dedim.

Biraz daha okulda olanları konuşup evlerimize dağıldık. Eve geçince yeni yemek yediğim için acıkmış değildim. Bu yüzden odama geçip ders yapmaya başladım. Çok az kalmıştı ve ben bu güzel kafamı Kenan'la doldurmak yerine ders kitaplarıyla dolduracaktım.

BANA ABİ DEME - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin