Ben hep kendini yiyen
Bir garip deliyim
-Şükrü Erbaş
Dün yaşananlar çok zor gelmişti Efsun'a. Sızım sızım sızlıyordu kabuk tutan yaraları. Gece dönüp durduğu yatağında sonunda gözlerini kapatmıştı ve uykuya teslim etmişti yorgun ruhunu.
Sabah güneşi penceresinden yüzüne vururken ne kadar açmak istemese de araladı gözlerini. Sırt üstü yattığı yataktan sağ tarafına dönerken komodinin üstünde duran babasının fotoğrafı ilişti gözüne.
Babasına her zaman hayran olmuştu. Her zaman onu örnek almıştı kendisine. En çok babasının annesini sevişini severdi Efsun. Annesine öyle bir bakardı ki sanki dünyada erişilmesi en zor en nadide çiçeğe bakıyor gibi içi giderdi. Parmak uçlarıyla okşardı eşinin saçını, bileklerinin içini, tam nabzının attığı yeri öperdi her zaman. Yaşamla ölümün birleştiği noktada dinlendirirdi dudaklarını. Babası hem aşka hem eşine çok aşıktı.
Yatağında doğrulup yavaşça uzattı Efsun elini komodinde duran çerçeveye. Hüzünle okşadı babasının artık sadece fotoğrafta kalmış çehresini. Çok özlemişti onu. Hep en sevdiklerimi özlemekle sınanıyorum bu hayatta diye düşündü. Yavaşça öptü fotoğrafı. Belki kokusunu duyarım diye derince kokladı.
İçli kızdı Efsun. Dışardan soğuk, tanıyınca sımsıcak bir kızdı.
Fotoğrafı yavaşça uzaklaştırdı kendinden. "Baba!" dedi elindeki fotoğrafa bakarak "Senin annemi sevdiğin gibi biri de beni sevecek mi? Saracak mı yaralarımı?"
Babasına layık bir evlat olmak için çok çabalamış onu örnek alarak ilerlemişti bu hayatta ama onun kadar cesur değildi galiba Efsun. Çok acıyordu canı. Zar zor kabuk tutan yaralarının her biri teker teker kanamaya başlamıştı yeniden. Karşılıksız aşkını unuttum sandığı anda aniden çıkmıştı şimdi karşısına. Çok çaresiz hissediyordu kendini. Her çaresiz hissettiğinde sığındığı gibi yine sığınmıştı babasına. Daha doğrusu ondan geriye kalan birkaç fotoğrafa.
Sekiz sene önce lanet bir hastalık ansızın koparmıştı babasını Efsun'dan. Her kız gibi onunda ilk aşkıydı babası. Annesini sevişine, aralarındaki aşka hep imrenerek bakardı. Babasının annesini sevdiği gibi biride onu sevsin isterdi ama onun payına karşılıksız aşk düşmüştü.
Elinde tuttuğu resimdeki yüzü okşarken birer birer dökülmeye başladı gözünden yaşlar. "Görkem'i çok sevdim ben baba. O kadar çok sevdim ki kalbime ondan başkasını alamadım. Onun sevgisini de sığdıramadım kalbime."
Görkem'den bahsederken tüm soluğu kesiliyordu sanki Efsun'un. Aralık dudaklarından derince bir nefes aldı. "Çok sevdim baba ama kızın senin gibi cesur olamadığı için söyleyemedi hislerini, tutamadı aşkının elinden. Hem söylemezsem, görmezsem unuturum sandım. İki senedir defterin kapağını o kadar az açmaya başlamıştım ki unuttum, hislerim azaldı sanmıştım o yüzden. Şimdi içimde dolup taşıyor ona söyleyemediklerim. Eğer onu görmeye devam edersem karşılık almadan yaşamak çok ağır gelecek baba."
Başını geriye atarak tavana baktı Efsun. Sıkıntılı bir nefes verdi bu sırada ağzından. Durmuyordu gözyaşları. Elindeki fotoğrafı tekrar göz hizasına getirirken fısıldadı "Dayanamıyorum baba. Onun beni sevmemesine dayanamıyorum."
Oturmak bile zor gelmişti şimdi Efsun'a yavaşça kayarak yattı yatağına. Bir kolunu başının altına koyarken bir eliyle fotoğrafı tutuyordu. Yatakta cenin pozisyonu aldı. "Aynı okulda hatta aynı fakültedeymişiz biliyor musun baba? Bir yandan içim hala ondan deli gibi kaçmak isterken bir yanım onun parmaklarından çıkan notalarla belki dans edebilecek olmanın hayalini kurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smeraldo
RomanceBüyük boşluklar bırakır bazı insanlar bazı insanların kalplerine bilmeden. Ve o insanlar yaşar o boşluklarla gizlerini söyleyemeden.