-Şaşkınlık-

21 4 0
                                    

Seveceğim seni

Denizin yeşilinden

Göklerin mavisine dek.

-Fazıl Hüsnü Dağlarca

Aşkı en güzel dört kelebeğin hikâyesi betimler belki de.

Bir gün tepelerde dolanan dört kelebek yanan bir ateş görürler ve merak ederler o yanan şey ne diye. İlk kelebek görüntüsüne aldanarak "O bir ışık." der hemen. İkinci kelebek ilk kelebeğin cevabından tatmin olmayarak ateşe biraz daha yaklaşır ve "O ısı veriyor." der. İkinci kelebeğin cevabından tatmin olmayan üçüncü kelebek ise biraz daha yaklaşır ateşe etrafında döner ve kanatları neredeyse ateşi yalayıp geçer ve "O yakıcı bir şey." der. Dördünü kelebek ise üçünün de cevabından tatmin olmamıştır. Biraz daha yaklaşır, etrafında döner döner ve en sonunda içine girerek kül olur.

Ateşe âşık dört kelebek ama ateşte yanmayı göze almış bir kelebek. Diğer kelebekler ateşin nasıl göründüğüyle nasıl hissettirdiğiyle ilgilenirken dördüncü kelebek ateşin varlığıyla ilgilenmiş ve sonunda yanıp kül olmuştur. Tüm benliğini ateşe vermiştir.

Aşkta böyledir işte tüm benliğiyle hissettirir sana varlığını, tüm kalbini yakıp kül eder. Bazen bu yangın çok acı verici olur bazense en tatlı sızıdır kalpte.

Bu zamana kadar Efsun'un aşkı acı vericiydi. Tüm benliğini yakıp kül etmişti ama bundan sonra geriye tatlı acı vardı. Orada olduğunu hissettiren. Geçtiğimiz haftada daha iyi hissediyordu Efsun bunu.

Bu hafta çok güzel geçmişti onun için. Eskisi gibiydi artık iki bedenin araları. Birlikte gülüyor birlikte eğleniyorlardı. Bir daha ne zaman karşılaşırım diye düşündüğü bedenle yıllar sonra karşılaşmış ve eskisi gibi olmuş olmak rüya gibi geliyordu Efsun'a. 

Çalışmak için seçtikleri bestelerden sonra Efsun'un hocaya sunacakları koreografiyi hazırlaması için hafta içinde birkaç defa daha buluşmuşlardı ama bu buluşmaların sonrasında Efsun kesinlikle eve tek başına gitmemişti. Eskisi gibi, eskiden Görkem nasıl onu dershanesine bırakmadan kendi işiyle ilgilenmiyorsa aynı şekilde Efsun'u evine bırakmadan gitmiyordu.

İlk gün Görkem Efsun'a eve bırakmak istediğinin teklifinde bulununca kabul etmek istememişti ama sonra kaçmayacağım sözü gelmişti aklına ve kabul etmişti bu teklifi. Ve iyi ki de etmişti. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu sanki. Fakat ilk gün gerçekleşen on dakikalık araba yolcuğu Görkem'e kısa gelmiş olacak ki sonraki günlerde yolu uzatmak için türlü bahanelere sığınmıştı.

Efsun, Görkem'i böyle gördükçe içinde yeşeren umutları, kapanmaya başlayan boşlukları sorgulamıyordu. İzin veriyordu. İlk başta çok karşı çıkmıştı bu duruma ama eskiden farklıydı her şey. Artık canı yanmıyordu mesela. Eskiden Görkem bir şey yapar ardından o yaptığı şey sanki yanlışmış gibi hareket eder ve Efsun'un kalbi kırılırdı. Ama bu sefer yaptıklarının arkasındaydı.

Mesela iltifat ettikten sonra umursamaz bir tavra bürünmüyordu artık. Yaptığı iltifatların ardından duygu yüklü bir bakışma ekliyordu konuşmaya. Mesela eskiden Efsun'un dediği şeyleri unutmayıp hala hatırlıyordu. Görkem hafızası çok kötü bir insandı aslında. Kimseye dair ufak ayrıntı hatırlayacak biri değildi. Efsun bunları bilip gördüğü için içinde yeşeren umutlara izin veriyordu. Emindi kırılmayacaktı bu sefer.

Şimdi ise Aralığın son gününde apartmanın kapısının önünde Görkem'in gelip almasını bekliyordu. Önce okula uğrayıp Füsun hocayla parçaları paylaşacak ve arasından seçim yapacaklardı ardından da Görkem'in evine geçeceklerdi. Bugün hem yılbaşı hem Mine'nin doğum günüydü.

SmeraldoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin