-Zaman-

14 4 0
                                    

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

-Ahmet Haşim

Sabahki geçen konuşmadan sonra kalkıp derse girmişlerdi iki arkadaş. Ama Efsun'un kafası her zamanki gibi doluydu. Sonunda zamana bırakmaya karar vermişti hepsini. Bunu yapabilecek mi bilmiyordu ama zaman her şeyin ilacı diye düşündü.

Belirsizlikten sıkılmıştı artık. Okyanusun en derinlerinde nefessiz bırakıyordu bu his. Belirsizlik demek ihtimallerin çoğalması demekti ve yine ihtimaller denizinde bir gerçeğe tutunmak için kürek çekiyordu.

Gün boyu kafasındaki düşüncelerle derse girdi. Derslerin bitmesini dört gözle bekledi. Almıyordu hiçbir bilgiyi kafası. Günün son dersinin bitmesiyle de kendini soyunma odalarına atmıştı. Dans aklındaki düşünceleri dinginleştirirdi.

Kıyafetlerini değiştirdikten sonra pratik odalarının bulunduğu alt kata inmek için koridorda ilerlemeye başladı. Okul sessizdi. Akşam olup dersler bitince birkaç öğrenci dışında pek fazla insan kalmazdı kampüste. Sessizliği dinleyerek koridorda ilerlerken uzaktan piyano sesinin geldiğini duydu. Daha önce hiç duymadığı bir parça çalıyordu.

Salona giden merdivenleri inerken piyano sesi daha da yükselmişti. Sesin daha çok yankılanmasıyla birlikte çalan belki Görkem'dir diye düşünmekten kendini alamadı Efsun. İçinde belki Görkem'i görürüm düşüncesiyle piyano sesinin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı.

Karanlık koridorda köşeyi dönünce ilerdeki kapıdan sızan loş bir ışık gördü. Işık gelen kapıya yavaş adımlarla ilerledi ve aralık duran kapıyı biraz daha açarken odanın ortasında sırtı kapıya dönük önünde duran siyah piyanoyu çalan Görkem'i görmesi bir olmuştu. 

Onun parmaklarının piyanonun tuşları üzerinde dans ederken çıkardığı melodileri seviyordu Efsun. Sırtı kapıya dönük olsa da şuan gözleri kapalı bir şekilde piyano çaldığını biliyordu. Onu o piyanonun başında o kadar izlemişti ki piyanoyu çalarken kendinden geçtiğini biliyordu.

Gün boyu Ekin ve Mert'in dediklerini düşünmüştü Efsun. Artık kaçmamaya ve istediği gibi davranmaya karar vermişti. Onun piyanonun başında görmesiyle ise artık içinde var olan hisleri bastırmak istemediğini daha net anlıyordu Efsun. Hem kaçmak bir çare olmamıştı, tek başına yanmasıyla kalmıştı. Artık kaçmak istemiyordu. Yıllardır sakladığı gizleri söyleme cesareti hala yoktu ama artık kaçmayabilirdi. Bundan başlayabilirdi en başta.

Her zaman düşüncelerinin sonu buraya bağlanıyordu ama her seferinde tekrar kaçıyordu. Tekrar tekrar gizlerinin dışarı çıkmasından korkup kaçıyordu. Tam yine arkasını dönüp çıkmak üzereyken durdu. Az önce kaçmayacağım diyordun Efsun diye düşündü yine kendi kendine. Yine kendine kızdı. Oraya oturup onu izleyebilirdi.

Derin bir nefes aldı. Yapabilirim dedi. Adım atmaktan korkmamalıyım dedi. Hem ne olurdu ki. Sadece oturup çok özlediği çehreyi izleyecekti.

Görkem'in başı çaldığı notaların ritmiyle hareket ederken yüzündeki ifadeyi görmek için yaslandığı pervazdan ayrılıp piyanonun yanına adımlamaya başladı. Tam karşısında yere oturdu. Oturduğu yerden dizlerini kendine çekip kollarını etrafına sararken başını da dizlerinin üzerine bıraktı ve Görkem'i izlemeye başladı. Bu kadardı işte. Bundan sonrası zamana kalmıştı.

Özlemişti Efsun. Onun piyano çalışını, ismini onun ağzından duymayı, arkadaşlığını, onun bilmeden yaptıklarıyla içinde uyandırdığı hisleri özlemişti.

SmeraldoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin