-Parçalar-

14 4 0
                                    

Bildiğim kendimi bildim bileli âşık olduğum,

Bildiğim ancak âşıkken var olduğum...

İşte bu yüzden, benim için âşık olmak;

Çoktandır hasretine katlandığım yokluğum.

-Murathan Mungan

Birini teselli etmek zordu. Hele hayatında önemli yere sahip olan insanların gidecek olmasıyla yüzleşen birini teselli etmek daha zordu. Bu yüzden teselli edememişti Görkem'i. Seneler öncesinde Efsun ne yaşıyorsa şimdi o kat be kat fazlasını yaşıyordu.

Babası öldükten sonra onun bir aydır bu hastalıkla uğraşıp onlara bir şey söylemediğini öğrenince çok kızmıştı Efsun. Onları umursamadığını, düşünmediğini düşünmüştü ama şimdi Görkem'i böyle karşısında çaresiz, eli kolu bağlı şekilde görünce babasının neden bir şey söylemeden sessiz sedasız ölümü beklediğini daha net anlıyordu. Acıydı ama anlıyordu. Artık hak veriyordu.

Ayrılıklar hep vardı hayatta. Doğumdan beri aslında ne kadar bir şeylere kavuşulursa bir o kadarda ayrılıklar başlardı hayatta. İlk ayrılık anne karnından ayrılmak ile başlarken ilk kavuşmada aynı şekilde anne karnından ayrılmak ile başlar. Anne karnından yaşanan ayrılık dünyaya kavuşmaktı aslında. Yaşadıkça da bir sürü ayrılık yaşarken ardından yeni şeylere kavuşulurdu. Efsun'un babası da onlara bu ayrılık sürecinde üzmemek için bir şey söylememişti. Yoksa onun hastalık haberini aldıkları andan itibaren kendilerini derbeder bir hale sokacak ve babasının son kalan günlerini onlara ne kadar acı verdiğini düşünerek geçirmesini sağlayacaklardı. Bunları fark etmişti sonunda.

İşte bu yüzden dün omzunda ağlarken teselli edememişti Görkem'i. O çaresizlik içinde dedesini sayıklarken sadece yanında olduğunu bilmesi için elinden geleni yapmıştı. Ve artık o sahnede sadece babası için olmak istemiyordu Efsun, o sahnede Görkem'le birlikte en değerlileri için olmak zorundaydı. Babam beni yıldızlardan izlerken Görkem'in dedesi bizi salondaki en güzel koltuktan izleyecek diye düşünüyordu Efsun.

Önünde duran kahve fincanıyla oynarken masada oturanlarda ses etmiyordu ona. Dün eve gittiğinde o da dağılmıştı biraz ve toparlanmasına izin veriyorlardı. 

Aklında bu düşünceler dolanırken Ekin daha fazla sessizliğini koruyamadı "Dün gelince bir şey demek istemedim ama Görkem kötü gözüküyordu sende eve geldiğinde dağılmıştın. İyi misin Efsun?"

Acı dolu bir tebessüm belirdi o an yüzünde 'iyi miydi?' bilmiyordu. Sadece kalbi ağrıyordu biraz ve sevdiği insanın onun gibi acı çekecek olması canını sıkıyordu.

"Ben iyiyim. Görkem'de iyi olacak." diye mırıldandı kısık sesiyle. İyi olacaktı. Olmalıydı. Bundan sonra ben varım yanında dedi Efsun kendi kendine.

Düşüncelerinden sıyrılarak bakışlarını karşısında oturan Mine'ye çıkardı. Biraz olsun konuyu değiştirmek istiyordu. "Kaç gündür Mert'i görmüyorum. Yanımıza damlamaması garip."

Mine'nin ağzından minik bir kıkırtı kaçarken yanakları pembeleşmişti. Yıllardır sevgililerdi ama ikisi de birbirlerinden bahsedilince utanmayı bir türlü bırakamamıştı. "Gelir birazdan. Şu sıralar ödevlerle uğraşıyordu. Malum o bir mühendislik öğrencisi."

Mine'nin cümlesiyle Mert'in sesinin duyulması bir olmuştu ama yalnız gelmemişti yanında Görkem'de vardı. Dünden sonra daha iyi gözüküyordu. Gözlerindeki yorgunluk biraz da olsa gitmişti. Dağılmış durmuyordu. Onu öyle görünce büyükçe gülümseyerek baktı Efsun. O da gülümsemesine karşılık elini kaldırdı önce Efsun'a daha sonra masadakilere selam vererek Efsun'un yanındaki sandalyeye oturdu. 

SmeraldoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin