3. O KIZ

2.9K 167 8
                                    

Keyifli okumalar...

3. BÖLÜM
"O Kız"

Fazıl Say, İnsan insan...

Üzerine adım attığım bu topraklar, şâyet bir gün kana bulandığında bu bir insanın eliyle değil, bu topraklar uğruna kendi canına kıyan bir insanın ahıyla olacak.

İnsan kime kanacak?

Bak, uğruna canını feda ettiğin topraklara ölün bile giremedi. Kimse adını bile bilmeyecek ve seni ölmedi sanacak. Sen gittin ya şimdi... Bir zamanlar pencerene diktiğin güller, şimdi mezarında açacak.

Şimdi içimde bu öfke varken, kime ne yapacağımı kestiremiyordum. Benim ablam öldü diye haykırmak istiyordum suratlarına. Sizin yüzünüzden, benim vicdanım da, merhametim de; ÖL-DÜ.

Hiç kimsenin ruhu duymadan.

Benim bile.

Gözlerim karşımdaki adamın yıllarca korumaya çalıştığı o kusursuz hayatının bir anda yerle bir oluşunu öylece izledi. Bakışları bir enkazı andırıyordu şimdi. Az önce neşe saçan suratı donup kalmıştı. Tek bir kelime... Tek bir kelime bile çıkmadı dudaklarından. Kimlerin hayatını kendi elleriyle enkaza çevirdiğinden bihaberken, gözleri bir suçlunun en yüzsüz şaşkınlığını taşıyordu.

Etraftan şaşkın sesler duyulmaya başladı. Ortaya attığım bu sözlerle beraber bir kaç kişinin daha ayaklandığını işitsemde bakışlarımı Adil denen adamdan ayırmadım. Bir ay. Tam bir ay boyunca Berşan Hanım bu adam hakkındaki her şeyi altın tepside önüme sunmuştu. Yaren'in yıllarca ulaşmak için kendini paraladığı her şey sadece bir ayda geçmişti elime. Her şeyi biliyordum. Bu adam hakkında haddinden fazla şey biliyordum ve bu Adil Bey için hiç iyi olmayacaktı. Üzerimde en ufak bir gerginlik yoktu. Hatta bu adamın bunca insanın karşısında böyle bir darbe yemesi bana keyif bile veriyordu.

"Ne bu?" diye konuştu Adil Bey'in biraz arkasında duran genç bir çocuk. Muhtemelen benimle aynı yaştaydı. Üzerindeki lacivert salaş gömlek ve rahat tavırlarıyla bu ortama göre fazla modern görünüyordu. Çocuk ellerini cebine koydu ve üstten bir tavırla bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Düşman saflarından piyon olarak seni mi gönderdiler bu sefer?"

Alayla güldüm. Düşman sizin içinizde.

Gözlerimi kıstım ve aşağılayıcı bakışlarımı konuşan çocuğa diktim. "Savunma tekniğiniz çok komik," dedim gözlerimi tekrar Adil Bey'e çevirerek. "Konuşması gerekenler sustuğuna göre, her şey gün gibi ortada ne yazık ki..."

"Kimsin kızım sen?" diye sordu çocuk kaşlarını çatarak.

"Orkun!" diye araya girdi Adil Bey hiç beklemediğim bir anda. "Yeter, tamam."

Dudaklarıma alaycı bir tebessüm yerleştirdim ve adının Orkun olduğunu öğrendiğim çocuğa baktım. Adını Berşan Hanım'dan birçok kez duymuştum. Adil Bey'in oğluydu. O bir tanecik, şımarık ve sorunlu oğlu...

Ortam aşırı dozda gergindi. Bu durumdan sadece ben ve Berşan Hanım memnunduk. Öyle ki Adil Bey'in bu kadar insanın içinde küçüldükçe küçülmesini zevkle izliyorduk. Berşan Hanım, benim yanıma yaklaştı ve yüzünde ki zafer gülümsemesiyle Adil Bey'in suratına baktı.

YILANIN YAVRUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin