6. AYKIRI

2.5K 128 20
                                    


6. BÖLÜM
"Aykırı"

Şebnem Ferah, Çakıl Taşları.

Tesadüfler artık canımı sıkıyordu.

Ve bu bir tesadüf müydü, ben onu bile bilmiyordum.

"Kimmiş o terbiyesiz?" diye sorduğunda bir an ona öylece bakakaldım. Evet, o gün düğünde de karşılaşmıştık ama bu adam tam olarak kimdi ve şuan karşımda ne işi vardı gerçekten bilmiyordum. Biçimli dudaklarında varla yok arasında alaycı, uçuk bir tebessüm peyda olurken benim kaşlarım çatılmıştı.

"Sen?" diye sordum şaşkınlığımı belli eden bir sesle. Bana bakmaya devam etti, dün gece Baran denen çocuğu döven ama ismini hâlâ öğrenemediğim adam.

Yasemin, ellerini önünde bağlamış ve kafasını yere eğmiş bir şekilde bize bakarken benim yüzümde sorgulayıcı bir tavır vardı. Karşımdaki adam Yasemin'e gitmesi için eliyle bir işaret yaptığında Yasemin'in tek kelime dahi etmeden gitmesi şaşkınlığımı bir hayli arttırmıştı.

"Burada ne işin var senin?" diye sordum Yasemin'in arkasından bakarken. Ardından tekrar adama döndüm, sorduğum sorunun cevabını bir an önce almak istiyordum.

Gözlerini yüzümde gezdirdi. Yüzünde ki rahatlık ve alaycı ifade, sert yüz hatlarıyla beraber ona özgü bir hava katıyordu. "Aslında, bu soruyu benim sana sormam gerekiyor," diye cevap verdiğinde, bende devam etmesini beklercesine yüzüne baktım.  "Boranlı Konaklarındasın," diye devam etti alaya alır gibi. Gözlerimi devirip sinirli bir ifadeyle yüzüne bakmaya devam ettim. Gözlerim cevabını alamadığım soruların merakıyla onun yüzünü inceliyordu. Adamın duruşu, bakışları ve tavrı sert ve kendine hastı. Her haliyle baskın ve sert bir izlenim veriyordu. Ağır abi bir tavrı vardı ama bu ona garip bir şekilde çok yakışıyordu. Her hareketiyle farklı bir adamdı.

Adamı aptal gibi incelemeyi bırakıp, kafamı aşağı yukarı hafifçe salladım.
"Ne demek istiyorsun?" diye direttim, sabırsız bir çocuk edasıyla ama bir yandan da adamın gözlerine istemsizce bakasım geliyordu. Gözlerinin yoğunluğunu, kendi gözlerimde hissediyor olmam dikkatimi yeterince dağıtıyordu.


Gözlerim sorarcasına karşımda ki adama bakarken, onu dudaklarında yine uçuk bir tebessüm belirdi. Ama bu öyle bir gülümsemeydi ki sert duruşuna hiçbir zarar vermemişti.
"Ali Azer Boranlı," dedi kusursuz sesini kelimeleriyle birleştirerek. İsminin ve ses tonuna verdiği o kusursuz tınının mükemmel uyumu zihnimin derinliklerine bir bıçak gibi saplanıp izini bırakmak istercesine süzüldü dudaklarından.

Ali Azer Boranlı.

Ne?

Gözlerim şaşkınlıkla az önce adını öğrendiğim adama bakarken, zihnime bir anda bomba gibi düşen o şoku atlatmaya çalışıyordum. Ne yani, dün gece o çocuğu öldüresiye döven bu adam, Berşan Hanım'ın oğlu, Ali Azer Boranlı mıydı?

Düğününü bastığım adam.

Lebriz Hanım'ın en değer verdiği torunu şu an karşımdaydı ve ben onunla dün gece çok kötü bir şekilde karşılaşmıştım. Berşan Hanım'ın oğluyla bu şekilde karşılaşmış olmam onun hiç hoşuna gitmeyecekti. Tabi benimde...

YILANIN YAVRUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin