10. KARANLIKTAN KAÇANLAR

2.5K 157 49
                                    


10. BÖLÜM
"Karanlıktan Kaçanlar"

Ahmed Arif, Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden.
_______
__

Günlerden salı, aylardan kasım.

Çok kısa bir an duvardaki saate takılıyor bakışlarım.

Ardından bakışlarımı tekrar karşımda yemek yiyen adama çeviriyorum. Görüntüsü midemi bulandırıyor ama suratım oldukça ifadesiz. Elimde ki bira bardağını adamın tabaklarla dolu masasına bırakıyorum ve içimde hiçbir korku yok.

Adam içmekten kızarmış gözleriyle baştan aşağı beni süzüyor. Aklından geçirdiği igrenç planlarından haberimin olmadığını zannediyor çünkü içki aptal beynini çoktan ele geçirmiş. Adam bakışlarını bira bardağına indiriyor ve parmaklarıyla bardağı kaldırıp beyaz sıvıya birkaç saniye öylece bakıyor. Belki de biraz sonra o sıvının sonu olacağını hissediyor ama beyni o kadar uyuşmuş ki, muhtemelen o birayı içmek için içinde müthiş bir istek var.

Adam içki bardağını ağzına dayıyor ve birkaç saniye içinde, bardakta ki beyaz sıvıyı tamamen içip bitiriyor. Bu kadar çabuk içmesi beni şaşırtıyor ve ölümünü kendi elleriyle bu kadar hızlı getirmesi, buz gibi bir ifadeyle ona bakmama neden oluyor.

İçimde herhangi bir acıma hissetmiyorum.

Adam bardağı elinde tutmaya devam ediyor ve bir kaç dakika boyunca bardağa boş boş bakıyor. O sessiz dakikaların ardından adamın o bakmaya iğrendiğim gözleri bir anda üzerime dikiliyor ve elinde ki bardağı yere fırlatarak tuzla buz olmasını sağlıyor.

Şimdi içimde garip bir dehşet hissetmeye başlıyorum.

Adam tek kelime dahi etmeden ayağa kalkıyor ve hızlı adımlarla yanıma ilerliyor. Adımları o kadar hızlı ki içimde ki korkunun büyümesine engel olamıyorum. Adam sadece yüzüme bakıyor ve gözleri içimde ki dehşeti arttırıyor.

Gözleri çok korkunç.

"Yılanın yavrusu," diye fısıldıyor adam korkunç bir sesle. "Katil!"

Adamın elleri bir anda boğazıma sarılıyor. İçimde ki korku çığlıkları büyüyor ve nefesim boğazımda takılı kalıyor. Ellerimi oynatmaya çalışıyorum ama ellerim yerinden bir santim bile kıpırdamıyor. Adam boğazımı öyle bir sıkıyor ki gözlerimin daha şimdiden karardığını hissediyorum ve bu karanlığın içinde adamın sesi hâlâ kulağımda.

"Yılan," diye bağırıyor. "Yılanın yavrusu, katil!"

Yoğun bir sıcaklık vücudumu aniden esir aldığında derin bir soluk alarak yerimden sıçradım. Soluğum nefes boruma tıkanmış ciğerlerime ulaşamazken bir an boğuluyormuş gibi hissettim ve karanlık adeta bir karabasan gibi üzerime çöktü.

Kâbuslarım, sahipleri olan geceye ihanet etmiş ve geceyi dar ağacına sürüklemişti.

Kalbimin sıkıştığını hissediyordum.

Üzerimde ki örtüyü fırlatırcasına üzerimden atıp ayağa kalktım ve derin soluklarım eşliğinde kapıya doğru yürüyüp kendimi dışarı attım. Soluklarım bir türlü düzene girmiyor ve kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu.

Seç Dilba.

Buzlu su?

Rüzgar?

YILANIN YAVRUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin