Hayat çok değişikti. Sevdiğin adamın seni seviyor olması ayrı bir güzeldi aslında. Ancak bazen öyle olmaz. Hayata insanı değiştirirmiş derlerdi inanmazdım. Pusat ile evliliğimin üçüncü ayındaydım. Hamile kaldım ilk başlarda Pusat buna çok yakın bakm...
Beklemekten taş olduğumuz doğrudur. Hiç bir haber almamak dahada zordu. İnsan meraktan çatlıyordu resmen, korku bütün bedenini sarıyordu. Acı titrememi söylüyordu. Sevdiği insanın sizden çok uzak ve ne yaptığını bilmemek can alıcıydı. Korkuyla attığım mesajları teker teker siliyordum. Korkuyla attığım adımlar anında yere düşücekmişim gibi hissettiriyordu. Kalbim sıkışıyor ölüm bedenimi sarmış gibi hissediyordum.
(Yazardan: Bu bölümde Beste'yi çok iyi anlıyorum. Hatta üstte yazdığım duygular bana ait diyebilirim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
—
Mina'ya son kez bakıp Büşra nın yanına oturdum. "Aramalarıma cevap yok..." diye mırıldandı.
"Bendende aynı..." Sabaha karşıydık. Pusat bu saatlerde geleceğini söylerken şimdi nerde olduğunu bile bilmiyordum. "Napıcaz?"
"Beste hanım, sizi götürmemiz gerek." Yutkunduğumda Büşra nın sesini duydum.
"Melih nerde!" Adam iç çekip bana baktı.
"Melih bey, Beste hanım ile gelmeniz yerine Mina'ya bakmanızı söyledi Büşra hanım." Büşra koluma dokunduğunda ona dönüp başımı salladım.
"Haber ver." Çıkıp hızla kapıyı Önümdeki adamı takip ediyordum. Yanımda duran iki adama bakıp iç çektim. "Nereye!?"
"Zorluk etmeyin Beste hanım." Adam arabanın kapısını açtığında göz devirip bindim. Yakın sürede yola çıktığımızda kalbim deli gibi atıyordu.
"Ha-hastane yoluna girdiniz ama..." diye mırıldandım Şöföre doğru. Adam dikiz aynasından bana bakıp iç çekti. "Niye hastane yoluna girdin!" Cevap vermek yerine yola bakmaya devam etti. "Sana diyorum aptal herif!"
"Bilgi vereme-"
"Bilgine ben senin!" Adam derin bir nefes alıp hastane bahçesine girdiğinde gözümden düşün yaşı silip arabayı park etmesini beklemeden kapıyı açıp girişe doğru koşmaya başladım. "Beste hanım!"
Bian durup yutkundum. Gözlerini görmek bile kalbimi ısıtmıştı. Üstündeki eşyanın üzerinde olan kan damlaları içimi ürperti. Koşarak üstüne atladım resmen!
Bacaklarımı beline sararken boynunu defalarca öptüm. Oda benden farksız değildi. "Çok korktum adam!" Gülümsediğini hissediyordum. Kokumu içine çekip belimi dahada kavradı. Bacaklarımı indiripgeri çekildim. Saçlarımı geriye iterken Melih'e bakıp geri Pusat'a döndüm.
"Büşra nasıl-" diye soran Melih'i es geçip bian kendimden bile beklemeyeceğim bir şey yaptım. Melih yalandan bir öksürükle yanımızdan uzaklaşırken Pusat'ın dudaklarını dudaklarıma dahada yapıştırdım. Belimi kavrayıp kendine bastırdığında daha tutkulu karşılık veriyordu. Hafifçe geri çekilip derin nefesler aldım. "Çok korktum Pusat..."
"Seni seviyorum..." diye mırıldandı.
"Sana bir şey oldu mu!?" Başını iki yana sallarken dudağıma yapışıp hemen geri çekti. Gözümden akan yaşı silip gülümsedim. "Ne oldu, hepsini anlatıcaksın!?"
"Anlatıcam."
"Hala kızgınım sana!" Oflayarak başını geriye attı. "O silah neydi öyle?"
"Bi dur be kadın, dur!" Gülümseyip dudağını ufak bir öpücük daha kondurdum. "Böyle sürekli öpersen ölürüm yalnız."
——
"Dinliyoruz." Büşra ile yanyana oturmuş karşı koltukta oturan Melih ve Pusat'ın açıklama yapmasını bekliyorduk. Pusat iç çekip kucağındaki Mina'yı öpüp kokladı. "Şirket meselesi..." diye konuya girdi bu sefer Melih. Pusat sadece Mina'ya odaklanmış gülümsüyordu. "Eski ortaklarımız adamlar." derken Pusat, Mina'yı pusetine koydu.
"Alıp veremedikleri bir şey var. Siktiğiminkiler bizimle uğraşıyorlar." diye açıkladı Melih. Pusat sadece bana bakıp göz kırptığında iç çekip göz devirdim. "Kısaca artık isteselerde bulaşamazlar."
"O silah niye hala evdeydi Pusat? Konuştuk bu konuyu!"
"Kızım var evde Beste, ne yapsaydım?" İç çekip arkama yaslandım. "Oğlum siz gitsenize artık yorgunum zaten" diyen Pusat'a ters ters baktığımda omuz silktim.
Büşra "İnanamıyorum hala size! Nasıl bu kadar rahatsınız!?" dediğinde Melih ayağa kalktı.
"Evde konuşalım güzelim, hadi." Büşra iç çeki ayağa kalkarken bende ayağa kalkıp onları kapıya kadar geçirdim.
"Görüşürüz kuşum. Dikkat et." Gülümseyip Büşra'ya sarılırken geri çekilip yavaşça kapıyı kapattım.
Salona geri girdiğimde Pusat başını geriye atmış gözleri kapalıydı. Bian kollarına bana açıp iç çekti. "Hadi odaya çıkal-"
"Yorgunum."benimle birlikte koltuğa uzanırken kollarının arasında kaldım.
"Sarhoşluk hala damarında senin." Başını iki yana sallayıp iç çekti. "Pusat."
"Söyle yavrum." Gülümseyip yanağından öptüm.
"Seni seviyorum." İç çekip gözlerini açtığında beni altına alıp dudaklarıma yapıştı. Öyle sert öpüyorduki parçalandı sandım dudaklarım. Aslında bende farksızdım. Geri çekildiğin ikimizde nefes nefese kalmıştık. Kendini koltuğa geri atarken iç çekti.
"Yorgunmuşum." Gülümseyip geri kollarının arasına girdim. "Bende seni seviyorum."