Daha fazla burada oturup bekleyemezdim yerimden kalkıp yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum kafam sanki durmuş gibiydi.
Bir anda kolumdan birinin çekmesiyle kendimi bir adamın kollarında buldum.
"Ne yapıyorsun ha sen ben sana beni burda bekle demedim birde yoldan geçerken neden arabalara bakmıyorsun." Mertti. Gelmişti. O bana böyle söylenirken ne yaptığımı yeni yeni farkediyordum. Farketmeden yolun ortasına atlamıştım eğer mert gelmeseydi belkide şuan araba çarpmış olacaktı.
O anın etkisiyle yapmamam gerekn bir şeyi yapmıştım. Ellerimi mertin beline dolamıştım." Beni bırakıp gittin sandım." Bir anda ne yaptığımı farketmemle kendimi geri çekmem bir olmuştu. Karşımda put gibi donmuş şaşkınlıkla bana bakan merte baktığımda utançtan yanaklarım kıpkırmızı olmuştu.
Ne yapacağımı bilemiyordum sanki yer yarılsada yerin içine girseydim. Elalemin adamına sarılmıştım. Hem üstelik yaptığım günah bir şeydi. Ne yapmıştım ben.
"Ö-özür dilerim ben."
Mertin yanaklarıda kızarmıştı. Utançla ensesini kaşıdı." Sorun değil." İkimizde o an utançla birbirmizin yüzüne bakamamıştık. Biraz zaman geçince beni öylece bırakıp saatlerce gelmediğini hatırlayınca hesap sorarca merte döndüm.
"Beni bırakıp nereye gittin kaç saattir seni bekliyorum."
Mert buna da şaşırmıştı, yani hesap sormama. Sahi ne haddimeydi hesap sormak. "Ben"dedi cümlelerini toplamaya çalışarak boğazını temizledi. "Seni bırakmak istemedim mescidde bi abi fenalaştı onu ambulansa götürmelerine yardım ettim o yüzden kusura bakma seni böyle üzdüğüm için özür dilerim ama haber verecek hiçbir şeyim olmadığı için haber veremedim."
"Yaa iyi mi peki adam."telaşlanmıştım.
"Bilmiyorum hastaneye götürdüler bende direkt senin yanına geldim. Senin telefonun yok mu?"
"Malesef yok."
"Bu zamanda telefonu neden olmaz birinin ."şüpheyle tek kaşını kaldırmıştı bunu derken.
"Yok işte." Dedim omuzlarımı silkerek."herkesin telefonu olacak diye bir kural yok sonuçta."
"Tamam ya sinirlenme hadi artık şu işleri halledelim."
"Sinirlenmedim."bunu söylerken gözlerimi devirip mertin önünden yürümeye başladım. Arkamdan sessizce söylenen mertin sesi geliyordu."belli." Geri dönüp baktığımda yüzünde hafif alaycı bir tebessüm vardı. Bu adam çok güzel gülüyordu. Ve çok güzel bakıyordu.
Bir anda nereye gittiğimi bilmediğim için durdum."nereye gidicez."
Eliyle karşısındaki büyük binayı işaret etti."tam olarak şu binaya hanımefendi."
"Tamam."diyip hızlı adımlarla o binaya ilerledim. Mertte peşimden geliyordu.
"Şuraya gideceğiz ece." Hızla ilerlerken mertin sesiyle yavaşladım ve gösterdiği yere girdim. Mertte peşimden gelmişti.
"Merhaba hocam nasılsınız." İçeri girdiğimizde büyük bir masanın arka tarafında oturan hafif yaşlı bir adama selam vermişti mert. Adamda merti görünce birden yüzüne kocaman bir tebessüm yayılmıştı. Sanırım insanlar merti gerçekten seviyordu.
"Merhaba mert hoşgeldin."
"Hoşbulduk hocam arkadaşımın kaydı yaptırılcakta onun için geldim yardımcı olur musunuz?"
"Tabi olurum dosyları verin."
Mert elini dosyaları almak için bana uzattı hemen ona verdim o da hocasına verdi." Buyrun hocam." Hoca elindeki dosyları incelerken bir yandanda beni süzüyordu. "Bu hanım kızımız kim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son defa
Teen FictionDelikanlı mahçupca yaşlı adama defalarca teşekkür etti. "Saol amcacım çok güzel bir hediye bu." Kapıların açılmasıyla adam ineceğe yere gelmişti. Son bir kez baktı delikanlıya. "Bazı bağlar vardır evlat kaybetmeden farketmen gereken. Son defa olduğu...