Audrey nuna-damn right
"Kendim için doğru olanı yaptım ve işte oyun o zaman sona erdi"
Hayat su kadar masum okyansu kadar da tehlikelidir ben suyu görmüştüm ve kolay sanmıştım kolay sandığım an düştüm okyansun ortasına okyanus beni derin sulara götürdü ben ise sadece izledim suyun ne zaman duracagını sonra anladım ki su asla durmayacak durmayacagını anladığım an savaştım çünkü ben durdurmadan durmazdı o okyanus
Arkama döndüğüm an aklıma yağızın sözleri geldi 'sıçtıgımı sandığım an zaten sıçmıştım' içimde yağızın sözlerini tekrarlarken savaş yanıma doğru yürüdü büyük ihtimale saat on ikiyi geçmişti acaba bu saate burda ne işi vardı diye düşünmedim değil "bige" dedi yanıma ulaştığında savaşın magazinlerden ve nikolaydan sinir hastası olduğunu duymuştum ama burdan daha çok tavşana benziyordu hata kediye yok yok pandaya benziyordu evet evet panadalar da sinir hasatsıdır ama onlarda çok tatlı duruyor evet savaş bir pandaydı
"Pardon dedigini duymadım da ne dedin" dedim duyamamış gibi yapıp agzını yoklamaya çalıştım ama gülemedim çünkü fazla yorulmuştum zaten ne ara bu kadar samimiyet kurduğunuda anlamamıştım zaten savaş da ağlak bir pandaya benziyordu evet evet ağlak panda
"Bence gayet iyi anladın bige veznadar benim senle bir sorunum yok" dedi sorunun yok mu o zaman neden benim mafya olduğumu söylüyorsun göz dağı vermek için mi işte ne yapacaksın ağlak panda
"Ben ve mafya sen kafayı yedin galiba ben bir savcıyım" dedim ona hemen evet mafyayım demeyecektim ve gülümsemedim neden gülümseyecektim ki sadece adını bildiğimi yeni tanışdıgım bir adama
"Herkese yalan söyleyebilecek egtimler gördün ama elinde kanıt olan birine yalan söyleyemezsin" dedi ukala bir ses tonuyla şeytan yavrusu yok yok şeytan benim o benim yavrum olamazdı o sıçan yavrusuydu pis sıçan yavrusu neden bilmiyorum ama ağlak pandadan nefret etmiştim nedeni gayet açık ukala biri
"Kusura bakma da Kanıt ne ya olmayan bir olayın kanıtı da olmaz" dedim ağlak pandaya bakarak hem sanane benden ağlak vik virikçi panda kusura bakabilirsin eğer elinde kanıt varsa işte onu o zaman düşüneceğim
"Al bakalım " dedi ve elindeki beyaz kapaklı dosyayı uzatı dosyayı elime aldım ve açtım dosyanın içinde fotoğraflar vardı son bir ayda yaptığım bütün görevlerden bir kare vardı ağlak panda iyi iş çıkarmıştı takdir etmek gerekiyordu bu boş çabasını
"Bu ben degilim ki bu başkası" dedim olayı saptırmaya çalışıyordum ve zaman kazanmaya çalışıyordum o fotoğraflardaki besbelli bendim
"Bige olan bir şeyi inkar edemesin kaybetin bige veznadar" dedi ağlak panda ben senin o egonu şıcarım
'Ben kazandım' bok sen kazandın sıçan surat tam cevap vereceken savaş tekrar konuştu "kimsenin yardımı olmadan bir ay boyunca peşine takılıp senin bu oyunda kaybetirdim" dedi kendin çok fazal bir şey sanıyorduBu sefer alaycı bir biçimde gülen ben oldum komikti söyledikleri benim konuşmama tekrar izin vermeyeceğini anladım elimi belimi kaşıyormuş gibi belime götürdüm ve elimi silahın üstüne yerleştirdim ama hareket etirmedim
Savaş baytekin tekrar konuştu "Şah mat veznadar" dedi tam silahımı çekecektim ki savaşın arkasından biri bize doğru ilerledi bende silahtan elimi çekip hemen silahı kazagım ile kapatım"Savaş savaş " dedi bağırarak buraya doğru koşan adam. bu koşan adamda fareye benziyordu savaş sesle beraber arkaya döndü ve konuşmaya başladılar
"Ne oldu barış" dedi ağlak panda demek faremizin adı barış fare barış bu barış da iri ve kaslı biriydi koruma tipi vardı adamda
"Savaş sıçtık oğlum sen sıçtın" dedi namussuz fare evet çok yakıştı namussuz fare barış. komik
yağız dışında birinin ağzından sıçtık duymak garip gelmişti demek sadece yağız ve ben sıçmıyorduk .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
41 EYLÜL
General FictionBige bataklıkta çıkmış lotus'du her şeye rağmen asla umudu bitmeyen biriydi ama bu umutun arkasında bile umutsuzluk vardı bige her şeyi tiye alan biriydi herkes bige veznadarı bataklıkta açan lotus sansada bige bataklığın ta kendisiydi lotus saflığ...