Gözüm seni arıyor her zaman
Yoksun, sesin yok
Kokun yok
Hiçbir zeren yok
Olsan ne olurdu?
Sesini dikatle dinleyebilirmiydim ?
Kokunu içime çekebilirmiydim?
Her zereni kusursuz bir tablo gibi izleyebilirmiydim?🪷
Korktuğum şey ne bilmiyormum ama acı çekiyordum ,ama bu acı sıradan birine beslediğim bir vicdan değildi özeldi
"Karar verildi davalı bige veznadarın 1 yıllık açığa alınması 1 yıl içinde hiçbir devlet kurumunda yer almaması 1 yıl arzu ederse tekrar dava açıp mesleğine geri dönmesi uygun görülmüştür"
Mahkeme salonundan sonra eve geçmiştik yağız eve gelene kadar konuşmuştu dinlememiştim çünkü her zaman farklı cümlelerle aynı yere geliyordu evin bahçesindeki koltuklarda oturmuştum karşımda ipek oturuyordu ikimizde susuyorduk savaşa Savaştan daha çok değer veriyordu ipek onların kardeş gibi büyüdüklerini biliyordum ama ipek ona başka yaklaşıyormuş gibi geliyordu bana
"Savaş senin neyin oluyor" dedim ağzını aramak ister gibi
"Kardeşim, sen galiba savaştan başka duygular bekliyorsun ama bekleme savaş kendinden tiksiniyor senin gibi birinden de tiskinir" aşağılayıcı bakışları ile bana bakıyordu hahfiçe gülümsedim
"Öylemi insanların psikolojisinden hiç anlamıyorsun ipek" ipek deneri canımı acıtmaya çalıştın bu unutulmayacak bir hataydı
Ayağı kalktım içeri girdim koltukta yağız oturmuş Ezel izliyor berfu da yanında oturmuş telefonuna bakıyordu "yağız yeter ya yemin ederim sıkıldık ya kapat şunu" dedim yağız Hızla ayağı kalktı berfunun sandalyesinin arkasına geçip berfunu boğazını sıkıyormuş gibi yaptı "emri ver ezel emri ver" bağrıyordu, berfuda boğazından gıdıklandığı için kahkaha atıp yağıza 'dur' diyordu
"Yağız canım sıkılıyor"
"He ya işsiz kaldın boşver üzülme ben sana para yardımında bulunurum"
"Of yağız, bu akşam bir görev ayarlayın hep beraber gidelim"
"Milet canı sıkıldığında bara gider biz insan öldürüyoruz"
"Çok konuşma ekin nerede"
"Mutfakta kayrada orada"
Berfunun yanına gittim bana bakıp kıkırdıyordu "bige abim seninle konuşmadı mı" dedi iri gözleri dolarken Anlamsızca kaşlarımı açtım "Hayır, Ne konuşacak" gülümsedi dudagını ıslatı "Doktor yürüme olasılığının artığını söyledi" berfuya sarıldım berfunun göz yaşlarını sildim "berfu sen başardın" dedim yağıza baktım O da gülüyordu "aferin küçük kedi başardın" dedi ve gülümsedi ve berfunun sandalyesini hızlıca etrafta sürmeye başladı berfu kıkırdıyıp 'yavaş' diye bağrıyordu onun mutluluğu benide mutlu ediyordu
"Yağız dur kız kusucak" dedim ve odadan çıktım mutfağa girdim masada ekin ve kayra oturuyordu
"Ekin nasılsın" dedim ve dolaba doğru uzandım bir bardak alıp beyaz şarap doldurdum masaya döndüm sandalyelerden birine oturdum
"İyiyim, yanlış analmasanız siz beni zehirliyenlere ceza veriyorsunuz ama sizde kendinizi bu boş içeceklerle zehirliyorsunuz" duraksadım çok haklıydı bardakta ki içkiye baktım belkide öldürdüğüm kişiler gibi bende ölmeyi hak ediyordum
"Bence sen onu yanındakine söyle" dedim ve kayraya baktım güldüm
"Yanlış analamamışsınızdır umarım" dedi müteşekkir bir biçimde gözlerime baktı onun umutsuzluğu beni bitiriyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
41 EYLÜL
General FictionBige bataklıkta çıkmış lotus'du her şeye rağmen asla umudu bitmeyen biriydi ama bu umutun arkasında bile umutsuzluk vardı bige her şeyi tiye alan biriydi herkes bige veznadarı bataklıkta açan lotus sansada bige bataklığın ta kendisiydi lotus saflığ...