Fall Out boy-centuries
(20-20-20 kuralına uyarak okuyunuz)
"Yıldızlar sönmeden yolunuzu bulun"
Hayat bana her gün bir şey ögretiyordu en çok da yenilgimi unutmam gerektiğini çünkü hayat yenilgilerden oluşuyordu ben çok kez yenilmiştim yenilmek güçsüzlük değildir yenilmek her şeyi kabullenmek için yapılan bir hayat dersidir
Mesajı tekrar okudum ve telefonun ekranını kapatım telefonun siyah ekranında kendi yansımama baktım uzun süre siyah ekrana baktım daha sonra savaş konuştu
"Bir sorun mu var bige" dedi samimi bir ses tonuyla yüzüme bakıyordu ben hala telefon ekranına bakıyordum sonra daldıgımı fark etim ve savaşa baktım
"Sorun yok benim eve gitmem lazım iyi günler" dedim çünkü artık eve gitmem lazımdı ve bu numaranın kime ait olduğunu öğrenmem lazımdı ve onun tüm gelmişini geçmişini üzgünüm artık gelmişi geçmişi kalmayacak
"Tamam sen bilirsin" ses tonu gergin değildi ama mimiklerimi okumaya çalışıyordu yüz hatalarımı izliyordu
"Bu arada teşekür etmedin ama ben söyleyeyim rica ederim" samimiyeti sağlayarak gülümsedim ve oda gülümsedi
"A ne kadar mütevazisin bige" gözlerini kıstı mimiklerimi çözemiyordu istediğini yapamıyordu mimiklerimi okuyabilecegini sanıyordu
"İyi günler görüşürüz" dedim ve arkamı döndüm ve arabama doğru yürümeye başladım mide bulantım gitmişti giderken kendi içimden şarkı mırıldanırken arkadan birini bağırdığını duydum
"yarın bir davete gidecegim benimle gelirmisin anlarsın mafya işleri" ses çok ince ve kulağa hoş geliyordu bu güzel ve çekici sesin sahibi savaşdı
Kurdugu cümle ile derin düşüncelere kapılmamak elde değildi ama ben cümlesinden saniyeler sonra arkamı döndüm savaşı uzakta bıraktığım kayalıkların orda görmeyi beklerken sadece bir kaç adım ötemde görmüştüm bana bakıyordu gözleri bile sutu gözlerinde kendimi görüyordum siyah gözleri bana ayna oluyordu resmen siyah gözleri büyüleyiciydi
Savaşın gözlerinden kendime bakmayı kestim ve savaşın müthiş sorusuna ne cevap vereceğimi düşünüyordum güzel bir cevabım yoktu ama ben bir avukat kızıydım yani yalan en iyi yaptığım işlerden biriydi muhtemelen bir kaç saniye sonrada en az soru kadar müthiş bir yalan söyleyecektim ama onunla davete gidip onun daha iyi tanımak varken yalan söylemeyecektim
"Düşünücem ben sana iletirim okumadıgımı sandıgın dosyada telefonun yazıyordu" dedim ve sahte bir samimiyet gülüşü sergiledim o dosyayı okumamıştım ama sevgililerime kadar yazıyorsa telefonu da yazıyordur
"Neden yalan söylüyorsun bige" dedi ama gülüyordu galiba anladı yalan söylediğimi
Gülmedi
Güldüm
Gülmedi
Güldüm
Gülmedi
Güldüm
Güldü
Gülmedim
Bir süre aramızda bir birimize güldükten sonra savaşın yüzüne baktım ve cevap yetiştirmeye başladım "bu seni neden ilgilendiriyor bilmiyorum ama ben yalan söylemeye ihtiyaç duymam seni tanıdıgın kadınlara da benzemem" dedim ve gülmedim çok cidiydim ve ben yalan söylemeye gerek duymam derken bile yalan söylemiştim ya ben mükemmel bir insanım ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
41 EYLÜL
General FictionBige bataklıkta çıkmış lotus'du her şeye rağmen asla umudu bitmeyen biriydi ama bu umutun arkasında bile umutsuzluk vardı bige her şeyi tiye alan biriydi herkes bige veznadarı bataklıkta açan lotus sansada bige bataklığın ta kendisiydi lotus saflığ...