Bazen her şey göründüğü gibi değildir bazen ise her şey gözünün önünde'dir o kadar açık çıplaktır ki gözünün önünde'ki gerçek görmezden gelirsin kendine başka bir suçlu başka bir gerçek ararsın.
Balına ihanet etmiş bir petek hiç bir şeye yaramaz , balı ile anılan o peteğin artık balı yok.
Petek balı olmadan bal petek olmadan bir hiçti.
Gözümün içine bakıp gülen kişi öz kardeşim bügey'di oydu bu pisliğin kraliçesi
Elerim, dizim titriyordu savaş bana baktı anlam vermeye çalışıyordu büge'ye elini uzatı "merhaba" dedi ama halen gözü bendey'di "sonra görüşürüz" dedi ve beni belimden tutu ve diğer masalara doğru yürüyüp kalabalığa karıştı
"Bige iyimisin" dedi bana döndü gözlerinde endişe vardı büyük bir endişe
Başımı bir sağa bir sola olumsuzca saladım nefes almak'da zorlanıyordum savaş bir elini belime sardı "bige ne oldu" dedi masadaki su şişesinin açtı elime uzatı elime baktı titrediğini gördü ve kendi ağzıma dayadı suyu bir kaç yudum içtim ve kendimi geri çektim"Bige ne oldu" dedi şişeyi masaya bıraktı ve titreyen elerimi tutu
"O bü.." cümle kuramıyordum gözlerimden yaşlar akmaya başladı savaş eli ile göz yaşlarımı sildi
"Bige ne oluyor" dedi savaş sesi donuk çıkıyordu neden sesi donuk çıkıyordu görevin bozulmasını istemiyordu galiba
Savaşı sertçe itim ve koşarak lavaboya girdim yere oturdum göz yaşlarım durmuyordu kardeşim bir canavardı masum sandığım şey bügenin gölgesiy'di
Belki ona ablalık yapsaydım bu hale gelmezdi yine her şeyin sorumlusu bendimBüge benim hayata kalan tek yanım'dı
Lavabonun kapısı çaldı "bige neyin var" dedi bu sesin sahibi savaşdı göz yaşlarımı silmeye çalıştım ama göz yaşlarım durmuyordu bir saniye sonra savaş kapıyı açıp içeri girdi "kendine gel sen bigesin pes edemezsin " dedi göz yaşlarım durmuyordu savaş yanıma geldi bana sarıldı bende onun gibi ona sarıldım, ona sarılmak çok iyi gelmişti
Geri çekildim göz yaşlarımı sildim boğazımı temizledim savaşa açıklamalıydım neden ağladığımı ama cümle kuramıyordum. Telefonumun kilit ekranını açtım ve fotoğraflara girdim ve en başta duran, büge ile ben olan fotoğrafa bastım ve telefonu savaşa uzatım, savaş telefonu aldı "o benim kardeşim" dedim titreyen sesim birazda olsa düzelmişti
Savaş telefondan gözünü ayırdı "bige istersen burdan gidebiliriz" dedi başımı iki yana olumsuzca saladım "onu bu gün sasha olarak öldürecegim" savaş deliymişim gibi bana baktı "içeri gidelim" dedim üstümü düzeltim kapıya yöneldim ve aynadan sahte yüzüme baktım kapıyı açıp dışarı çıktım savaş da arkamdan geldi
Masamıza geri döndük etrafa bakınıyordum ama aynı zamanda bügeyi görmekten utanıyordum "kulaklıkları takalım mı" dedi savaş kulaklığımı bana uzatarak başımı olmusuzca saladım "bige buna dayanabilirmisin" dedi cevap vermek istemiyordum başımı olumluca saladım
Dakikalarca sustuk ne o konuştu ne ben. düşünmek mi canımı daha fazla yakıyordu yoksa dayanmak mı ?
Dakikalar sonunda yanımıza doğru yürüyen kişi bügey'di yanımıza geldi
Her zamanki gibi çok güzeldi güzelliği can yakıyordu gülümseyerek yanımıza geldi savaş sahte bir şekilde tebessüm etti bende savaş gibi tebessüm ettim büge yanımıza geldi "tekrar merhaba" dedi o bu kadar pis olamaz, bu kadarını'da yapmamaz dedim ama yaptı arkasında bıraktıklarını umursamadı bile"Merhaba" dedim sahte bir şekilde gülümsedim
"Ben sasha sizle tam tanışamamıştım" dedi ve elini uzatı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
41 EYLÜL
General FictionBige bataklıkta çıkmış lotus'du her şeye rağmen asla umudu bitmeyen biriydi ama bu umutun arkasında bile umutsuzluk vardı bige her şeyi tiye alan biriydi herkes bige veznadarı bataklıkta açan lotus sansada bige bataklığın ta kendisiydi lotus saflığ...