12.BÖLÜM
Gözlerimi açar açmaz Cihan'ı görüyor olmak beni büyülüyordu. Yakışıklı yüzüne bakarak dakikaları deviriyor, iç çekerek onu izliyordum. Bu, dakikalarımı en verimli kullanma şeklimdi.
Yine ondan önce uyanmış, onu izlemeye başlamıştım. Çıplak göğsünde parmaklarımı gezdirerek sakallarının üzerine bir öpücük bıraktım. Gülümseyerek saçlarımı kenara çekip omzuna alnımı yasladım. Omzunu da öptüğümde uyanmak üzere olduğunu fark ederek hareketsiz kaldım. Ne zaman uyanacak olsa omuzları hareket ediyor, derin bir nefes alıyordu. Bedenini döndürdüğünde kafalarımız üst üste geldi, bu yorucu bir pozisyondu. Bedeninin altından kaçmaya çalıştığımda uykulu sesiyle konuştu. "Hem beni öpücüklerinle uyandırıyorsun hem de kaçıyorsun... Çok ayıp karıcığım!"
"Pek memnun görünüyordun öpücüklerimden," diye karşılık verdiğimde bedenini döndürdü ve beni üzerine çekti. Önüme düşen saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdı ve yüzüme üfledi. "Günaydın, sevgili eşim."
"Günaydın, sevgili eşim," diye karşılık verdiğimde güldü ve "Seni gördüğümde günün aymaması mümkün değil," diye fısıldadı. Yanaklarından öptükten sonra doğruldum ve "Hadi kahvaltımızı edelim," dedim. "Edelim ama dışarıda." Kafamı sallayıp banyoya girdim ve yüzüme bakım yaptım. İşlerimi halledip dolabımın karşısına geçtim ve kıyafet seçtim, sonra Cihan'a da benimkiyle benzer bir kombin yaptım. Kıyafetlerimizi giyindiğimizde yatağımızı topladık ve evden çıktık. Cihan elimi kavradığında gülümsedim. Arabamıza binip yola koyulduğumuzda onun birçok fotoğrafını çektim, çerçeveletecektim.
Güzel bir kahvaltı salonunun önünde durduğumuzda aynı anda indik ve cam kenarındaki masalardan birine oturduk. Birbirimize bakarken masamız hazırlandı, çaylarımız geldi. Yemeye başladığımızda bakışmamız da kesilmişti.
Kahvaltımız bittiğinde kalkmadan önce biraz oturmaya karar verdik. Yemek yerken yorulmuştuk resmen. İkimizde iki gün sonra işlerimize dönecektik, günlerimizi dolu dolu geçirmek istiyorduk. "Ne yapalım günün geri kalanında?"
"Sinemaya gidelim mi?" diye sorup ona baktım. "Gidelim," dedi. "Sonra da kitapçıya gideriz, yeni kitaplar alırım. Sonra da Zübeyde annelere gideriz, davetlerini unutmadın değil mi?"
"Unutmadım, karıcığım." Masamız toparlandığında hesabı ödeyip çıktık. Yolda giderken şarkı açmış, ona eşlik ediyordum. Cihan bu halime gülerek bakarken hem mutlu oluyor hem de utanıyordum. Sinemanın önünde durduğumuzda arabadan indik ve tekrar el ele tutuştuk, içeri girip bir film seçtiğimizde Cihan mısır ve içecek almak için yanımdan ayrıldı. Salona girip koltuklarımıza oturduk, filmin başlamasını beklerken omzuna kafamı koydum. Elini yanağıma atıp okşadığında kedi gibi ona sırnaşmayı istedim. Film başladığında içeceğimin ilk yudumunu içtim ve kafamı omzundan kaldırdım. Tüm dikkatimi filme verdiğimde heyecanla izlemeye başlamıştım.
Filme ara verdiklerinde kafamı çevirdim ve bana bakıyor olduğunu gördüm. Gülümseyerek yanaklarını okşadığımda o da gülümsedi. Arayı birbirimize bakarak bitirdiğimizde "Film başlıyor," diye uyardı. "Hadi, izle onu."
"Seni izlemek daha cazip geliyor," diye mırıldandığımda elimin üzerini okşadı.
"Evimizde beni bolca izlersin, karıcığım." Kafamı iki yana sallayıp filme odaklanmaya çalıştım. Bir süre odağımı toparlayamasam da sonrasında tüm odağımı filme verebilmiştim. Film bitimine kadar dikkatimin dağılmaması için Cihan'a bakmadım ama o bana bakıyordu, hatta film izlemeyi bırakmış gibiydi. Sinemadan çıktığımızda ezan okunuyordu. Cihan camiye yöneldiğinde caminin bahçesine oturup onu beklemeye başladım, sabah namazını kılmıştım ama günün kalanını kılamayacaktım. Oysaki camide Cihan'ın namaz kılışını seyretmek isterdim. Evimizde hep yan yana da kılsak namazlarımızı, onu izlemeye doyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şegaf
RomanceVerda Yiğit, bir ortaokulda görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenidir. Çok yakın oldukları ailenin oğlu olan Cihan Karaer onu sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söylediğinde hayatının nasıl devam edeceğini bilemez hale gelmiştir. Ge...