2.BÖLÜM

2K 102 36
                                    

İlk bölüme gelen yorumlar beni çok mutlu etti, umarım artarak ilerleriz 🥺

Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.

Keyifli okumalar ve hayırlı bayramlar!

2.BÖLÜM

Cihan'a "Hoş geldiniz," deyip karşısındaki koltuğa oturdum. "Hoş buldum," diyerek kafasını salladığında çoktan karşımdaki yerini almıştı. Bakışlarımı ona, Cihan'a, değdirmeden edilen sohbeti dinlemeye başladım. Babam "Nasılsın Hamit?" diye sorarak tespihini çekmeye devam etti.

"İyiyim, çok şükür. Siz nasılsınız?" Annem Hamit amcaya bakarak gülümsedi ve cevabı o verdi. "Bizde iyiyiz çok şükür." Annem Cihan'a bakıp "Sen nasılsın oğlum?" diye sordu. Şimdi hepimizin gözü onun üzerindeydi ve vereceği cevabı bekliyorduk. "Sizi gördüm daha iyi oldum, Hülya teyze." Annem ve babam onun cevabından memnun kalarak gülümsediler. Babam Cihan'a "İşler nasıl gidiyor?" diye sordu. "Ne zamandır gelmiyorsun buralara, bir sıkıntı mı var?"

"Bir sıkıntı yok Yusuf amca, ben tüm randevuları aynı zaman aralığına koydum; erken bitsin de burada daha çok kalabileyim diye. Yoğun olunca gelemedim buraya ama rahatladım şimdi. Bir aksilik çıkmazsa iki ay buradayım."

"İyi iyi, ailen de çok özlüyor seni. Yalan söylemeyeyim, bizde özledik. Çalışmaya başladığından beri yüzünü gören cennetlik." Babamın söylediğine gülüp bana bakmakta olan Zübeyde teyzeye baktım. "Ben çayları getireyim," diyerek ayaklandım. Sena da "Yardım edeyim," diyerek ayaklandığında annemin bakışlarından doğru zamanda ayaklandığım anlaşılıyordu. Salondan çıkmadan önce Cihan'ın sesi duyuldu. "Sena, bana bir bardak su getirebilir misin zahmet olmazsa? İlacımı içmem gerekiyor da."

"Getireyim Cihan ağabey." Salondakiler Cihan'ın ilacını konuşurken dinlemeyip salondan çıktık. Ben çayı bardaklara doldururken Sena da suyu götürdü. Hazırladığım tepsiyi alıp içeri girdim ve Sena'nın misafirlerin önüne koyduğu sehpalara yöneldim. Önce Hamit amca ve Zübeyde teyzenin çayını ikram ettim sonra Cihan'ın, ardından da anne ve babamın. Annemin yanındaki boş yere oturduğumda Zübeyde teyze çayından bir yudum alıp bana döndü. "Sen ne yapıyorsun Verda, günün nasıl geçiyor?"

"Okula gidip geliyorum işte, Zübeyde teyze. Tüm günüm böyle geçiyor. Başka bir şey yapmaya vakit kalmıyor açıkçası." Hafifçe hayıflandığımda gülüp çayından bir yudum daha aldı. "Bunlar güzel ve rahat zamanların," diyerek eşine baktı. "Ben Hamit'le evlendiğimde de çalışıyordum. Evlilik ve iş o kadar yıpratıyor ki..." Zübeyde teyze emekli olmadan önce ebelik yapıyordu. Defalarca bir kızın mesleğinin olmasının önemini kendi hayatı üzerinden anlatmıştı. Onun uyarılarını dikkate almıştım.

"Evlilik demişken," diyerek söze girdi Hamit amca. "Var mı size kısmet?"

"Yok, Hamit." Babam gülümseyerek tespihine bakmaya başladı. "Birkaç defa söyleyen oldu ama ben uygun görmedim. Şimdi diyeceksin ki, Verda'nın uygun görmesi lazım, senin değil. Önce benim gelen kişinin kişiliğini beğenmem lazım, içim ısınırsa kızıma da öneririm. Son kararı Verda verecek elbette ama onun önüne doğru bulmadığım adayları çıkaramam."

"Haklısın," dedi Hamit amca. "Verda kızım kimi isterse onunla evlenir." Sadece tebessüm etmekle yetindim. Zübeyde teyze "Evlenmeyi düşünüyor musun?" diye sordu. Bu konuyu anne ve babamla da daha önce konuşmuş olduğumdan içim rahat bir şekilde cevap verdim. "Evet. Mesleğimi edindim, kendim için belirlediğim hedefleri yerine getirdim. Hepimiz çift yaratıldık neticede, yaratılış amacına uymamız lazım, evliliğe sıcak bakıyorum bu yüzden."

ŞegafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin