07

398 47 106
                                    

Saatler süren ameliyatın ardından ameliyathane kapısı açılmış, doktor dışarı çıkmıştı. "İzuku Midoriya'nın yakınları?" Hepsi yaklaştı. Shinso "Ben abisiyim." dedi. "Kalbine yakın bir yerden vurulduğu için çok riskli, çok uzun bir ameliyat geçirdi. Hayati tehlike ilk üç saat devam etti. Hala var ama önceki kadar değil. Şimdi yoğun bakım ünitesine alacağız. İlk yirmi dört saatimiz hala kritik. Uyanacak mı bilemiyoruz. Şimdilik bu kadar. Gelişmelerden sizi haberdar edeceğiz."

Ardından İzuku'yu çıkardılar. Bakugou yanına gitmek istemişti ama İida onu tuttu. "Ameliyattan yeni çıktı. Enfeksiyon kapma riski yüksek." Bakugou durdu, yere oturdu. Ağlamaya başladı tekrardan. Zaten yeni dinmişti ağlaması. "Nereden girdim hayatına ki!?" Ağzını kapalı tutup sakince dursaydı şu an o iyi olacaktı. En azından o böyle düşünüyordu.

Saat sabah dörde geliyordu. Ochaco ve İida Aiko için geri dönmek zorunda kalmıştı. Shinso, Shoto, Katsuki, Denki ve Kirishima kalmıştı hastanede. Mina'yı zorla Ochacolarla birlikte göndermişti Kirishima. Şimdi İzuku'nun odasının önünde uyanmasını bekliyorlardı. Katsuki kaç kez içinden kendini suçladığını sayamıyordu artık. Aslında bunun olacağını tahmin ediyordu ama bu kadar erken beklememişti.

Shinso, yanına çöktü onun. Omzuna dokundu. "Sende yoruldun, hadi evine git." Bakugou derin bir nefes çekti içine. "Olmaz. Gidemem." Shinso omzunu patpatladı kahramanın. "Peki gitme ama en azından birşeyler ye." Elinde tuttuğu tepsiyi uzattı ona. Üstünde bir kruvasan, bir de kahve vardı. Katsuki kahveyi aldı. Kruvasan sevmezdi. "Kruvasan?" dedi Shinso. Başını salladı iki yana Katsuki.

O orda öylece yatarken boğazından hiçbir şey geçmiyordu. Oturdu koridordaki buz gibi koltuklara. Etraftaki ilaç kokusuna burnu artık alışmıştı. Kaç saattir buradaydılar? Ameliyatla birlikte on üç saattir hastanedeydiler. Katsuki americanodan bir yudum aldı. Kahve ona su gibi geldi. Hiçbir şeyin tadını alamıyordu. Dahaca bir ay bile olmamıştı onunla tanışalı, nasıl bu kadar değer vermişti ki?

Denki camın önünde İzuku'yu izliyordu. Her an hareket edebilir ihtimali içindeki dalları taçlandırıyordu. Gözünü ayırmıyordu. "Hadi Midoriya, uyan. Daha sizin düğününüzde halay çekeceğim ben!" İçinden demişti bunu tabii. Tam o anda parmakları hareketlendi İzuku'nun. Denki gözlerini büyüterek camdan ayrılıp çığlık attı. Herkes onun yanına dönüp İzuku'ya baktığında gözlerinin hafif aralandığını gördüler. "Çabuk doktorları çağırın, hemşireleri çağırın çabuk!"

Katsuki sevinçten ne yapacağını bilememişti. Kapıyı açıp içeri girdi. İzuku gözlerini ona çevirdi ve gülümsedi ne kadar yorgun olsa da. "Susadım." dedi. Katsuki tam su verecekti ki "Doktora sormamız lazım ama." diyip su şişesini komodine geri bıraktı. İzuku başını salladı ve "Sen ağladın mı?" dedi. "Sence?" İzuku başını salladı tekrardan. "Ama bak, iyiyim. Bir kurşunla yıkamazlar beni." Katsuki güldü. Yanındaki sandalyeye oturup damaryolu olmayan elinden çok kez öptü. "Şükürler olsun. Bin kere şükürler olsun ki yaşıyorsun!"

Doktorlar gelip İzuku'yu muayene etmek için Katsuki'yi çıkardılar. Muayene bittikten sonra doktor gülümseyerek çıktı kapıdan. "Şimdi görmek için teker teker girin lütfen. Bay Bakugou, sizde benimle biraz gelin." Doktorla birlikte diğerlerinden uzaklaşan Katsuki dikkatini yaşlı adama verdi. "Buyrun doktor bey?" Doktor derin bir nefes aldı. "Bay Bakugou, Bay Midoriya çok fazla fiziksel zarara uğramış. Sırtında derin yanıklar, karnında birçok iltihaplanmış kesik vardı. Bir doktorumuzun quirki sayesinde yaraları hallettik. Birkaçının izi kaldı. Bunu size neden dediğimi anladınız mı peki?" Katsuki başını iki yana salladı.

"Ben Bay Midoriya'nın hocasıydım. Öğrencilik zamanlarında çok özgüvensiz biriydi. Yüzündeki birkaç küçük sivilce bile onu içine kapatırdı. Şimdi o izlerden çok çekinecektir. Lütfen ona bu zamanlarda yardımcı olun. Elbette olursunuz yanında ama yine de demek istedim. Çünkü o çok yetenekli ve çok sevdiğim bir öğrencimdi. Baksanıza, hiç hata yapmayan ünlü bir cerrah oldu şimdide. Herneyse, çok geçmiş olsun. Mümkünse dikişleri aldırmaya geldiğinizde benim yanıma da bir uğrayın."

"Elbette uğrarız, sağolsun doktor bey." Doktor yanından ayrıldığı gibi odanın önüne geri döndü. İçeride Shinso vardı. Bekledi. Shinso çıktıktan sonra o girdi odaya. Sandalyeye oturdu. İzuku'nun elini elleri arasına aldı. "Güzelim, nasılsın?" dedi elini öperek. "Daha iyiyim." Bakugou merak ediyordu. Ona orada ne olmuştu ve Shigaraki'nin dediği doğru muydu? "Sana...o zamanları sorsam, kötü hisseder misin?" İzuku düşündü. "Hayır, hissetmem."

"Peki. Shigaraki'nin dediği şey doğru muydu?"

"Ne doğru mu?"

"Sana tec-tecavüz-" İzuku gülmeye başladı. "Hayır, seni kışkırtmak için söyledi onu. Sence ben öyle bir şeye izin verir miydim?" Bakugou 'tch'ladı. "Vermezdim. Herşeye izin verirdim ama buna hayır." Bakugou'nun içine bir rahatlama çöktüğünde başını yatağa yasladı. Ağlamaya başladı tanrıya şükürlerini sunarak. "Hey, neden ağlıyorsun!?" dedi İzuku sarı saçları okşayarak. "Çok korktum, İzuku. Ben çok korktum, çok endişelendim."

"Sen bile bile gittin oraya, bile bile atladın silahın önüne. Geleceği değiştiremiyorum demiştin evet ama ya ölseydin? Aptal!" Yatağa vurdu, İzuku'ya kıyamadı. İzuku gülümsedi ve saçlarını okşamaya devam etti. "Önemli değil bütün bunlar. Geçti. Bak dememeliydin bana." Başını kaldırdı Bakugou. Yeşil gözlere baktı. O yeşil yeşil parlayan değerli irislere bakmak bile şu an en büyük şükür kaynağıydı onun için. "Bile bile yapman gerekli miydi!? Ölseydin ne olacaktı!?" İzuku derin bir nefes aldı.

"Ölmeyeceğimi biliyordum! Tamam mı!?"

"Nasıl eminsin bu kadar peki-"

"Kendimi gördüm Bakugou!" Katsuki sustu. Kendini nasıl görmüştü? "Ne?" diyebildi sadece. "Senin geleceğinde ben vardım! Oldu mu!? Rahatladın mı!?" Katsuki ne diyeceğini bilemedi. Sevinmeli miydi üzülmeli miydi, kendini şaşmıştı artık.

***

"Yavaş yavaş, yavaş yavaş yürü." Hastaneden çıkmış, Bakugou'nun evine gelmişlerdi. Artık burada yaşayacaktı. "Ayağımdan sakatlanmadım Katsuki! Göğsümden!" Bakugou ağzını kapattı onun. "Sus tamam!" Peşlerinden de Todoroki geliyordu, bavulları sürüyerek. İçeri geçtiklerinde Todoroki kendini koltuğa attı. "Bana bakın, odamı sana verdim İzuku. Lütfen masumane odamda pis işler yapmayın." İzuku kızardı ve kırlenti ona attı. "Sen önce tek gecelik ilişkilerini düzenle!"

Todoroki lafı yediği gibi kalkıp gitmişti. Diyecek cevap bulamamıştı bu haklı söze. Bakugou İzuku'yu kendi odasına götürüp yatağına yatırdı ve "Ben eşyalarını yerleştirene kadar sen burada dinlen, tamam mı?" dedi. İzuku gülümsedi. "Teşekkür ederim." Bakugou gidip bavulun içindeki eşyaları yerleştirdi ve mutfağa inip masayı hazırladı. "Önce yemek, sonra duş, sonra da uyku. Hadi bakayım."

"İstersen ağzıma ver Bakugou!" Bakugou gülümsedi. Bu gülümsemede bir muziplik vardı. "Olur." dedi yan bir gülüş atarak. İzuku sinirli gözlerini ona dikti. "Senin gibi bir sapıkla bakirliğim tehlikede gerçekten."

_____________________________________

Tamam bundan sonra kaos olmicak bdkshdkd siz Sillage'de kaossuz ortama mı alistiniz bakiiimm oyş bebeklerim benim 😍😘💕

Bu pazar değilde cuma atacağım bölümü. Yine cuma-pazartesi yapacağız yani. Köye gidersem bölüm gelmeyebilir...internet bi gıdım bile çekmiyor amk köyünde😭😭😭

Umarım bölümü beğenmişsinizdir aşklarım. Okuduğunuz, yorum yaptığınız ve oy verdiğiniz için teşekkür ederim. Sizleri çok ama çoooookkkk kocaman seviyorum. Öptümmm😘😘💕

doktor civanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin