Bölümün adında anlayacağınız üzere bölüm cinsellik içeriyor, rahatsız olacaklar ficin olay akışının nerede cinselliğe taşacağını anladığında orada okumayı kesip yeni bölüme gidebilirler.
Hoseok
Ben hep mantığı ile hareket eden biriydim. Ama Yoongi'yle tanıştıktan sonra mantığım ve libidom aynı anda çalışmaya başladı.
Ve ortaya tuhaf şeyler çıkıyordu.
Arabadan çıkıp Jimin'le eve giderken Jimin'in yol boyu ağzını bıçak açmadı. Sustu ve kaderine teslim oldu. Susmak kaybedişin çığlıklarıdır.
Bu hayatta iki doğanın konunu vardır; kazanmak ve kaybetmek. Ayrıca bu kazananlar ve kaybedenlerde ikiye ayrılıyordu. Kazananlar ya ezerlerdi ya eşitlik isterlerdi, kaybedenler ya kafa tutmaya devam ederdi ya kaybedişi kabullenirlerdi.
Jimin abisine çok düşkündü. Jimin abisine deli gibi düşkündü. Aralarındaki abi-kardeş ilişkisi çok ama çok farklıydı. Yoongi, Jimin'e gidip camdan atlamasını istese, Jimin abimin bir bildiğini olduğunu düşünüp atlardı. Ve Jimin'e bir şey olsun, gerek karşısında ölüm olsun Yoongi asla altta kalmaz ve kardeşimi korurdu. Aralarındaki bağa o kadar farklıydı ki. Bunu ben ilk günden anlamıştım.
Jimin kendi anahtarıyla kapıyı açtığında kapıdan çekildi ve içeri girmemi işaret etti. Hızlı adımlarla ayağımdaki Air Jorden'ları çıkardım ve ayakkabılarımı ayaklarımdan çıkarttım.
Ayakkabılarımı kapı pervazının yanına koyup içeri geçtim ve salon olduğunu düşündüğüm koltuk takımlı odaya girip ayakta dikilmeye devam ettim.
Jimin içer geçti ve küçük bir öksürük ile tek kişilik bordo deri koltuğa çöküp suspus oturdu.
Yoongi içeri öyle bir hışımla girdi ki elim ayağım titredi. Sert adımlarını attı ve salonun başında dikilirken "Min Jimin," diye tısladı sıktığı dişleri arasından. "Odana çık."
Gözlerindeki o sinir, yumruk sıktığı elleri ve çatık kaşlarının yerleştiği yüzü, öfkesini zor kontrol ettiğini belli ediyordu. Öfkesi 'Ben buradayım!' diye bağırıyordu. Aurası o kadar güçlüydü ki, hissettiği şeyleri anlanabiliniyordu.
Jimin, titrek bacaklarıyla kalktı ve yeni fark ettiğim amerikan mutfağın ve salonun arasındaki tahta merdivenlerden çıkmaya başladı.
Bakışları bana kaydı ve öfkesini dindirmeye çalışırken "İstersen odama geç güzelim?" dedi, sakin ve dirgin sesinin aksine siniri sıktığı yumruklardan belli oluyordu.
Vücudumun titrememesi için sıkarken "Ben de Jimin'in odasına geleceğim!" dedim kendimden emin sesimle. Huh, sesimin böyle çıkması için hayli uğraşmıştım.
Yoongi kendini dirginlemek istercesine derin bir nefes aldı ve ağzından nefesi geri verirken "Güzelim, ya odama geç ya da burada bekle." dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle.
Ayağımı yere vururken kendime düşünme fırsatı tanıdım biraz. Eğer odası Jimin'in odasına yakınsa iyice dinleyebilirdim. Burada ise bir bok duymazdım. Ama odasına gidersem odasından tam net duyamayacağım için, odasından çıkıp Jimin'in odasını dinlemem gerekecekti ki bu biraz riskliydi.
Yoongi'yi tam tanımıyordum ve sinirlenirse nasıl bir tepki verirdi bilmiyordum. Eğer dinlenirken yakalanırsam bana kızabilirdi, üzebilir ve kırabilirdi. Hareketlerini tam kestiremiyordum ve büyük ihtimal kızardı. Zaten kim olsa kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Youre My Tear |𝙎𝙊𝙋𝙀| ✓
Fanfiction"Tek hatırladığım şey senin dudakların..." Bilim adamların dediği şey nedir? Hafızasını kaybetmiş birine müzik dinletmek ve bir özel bir şey hissettirmek onun hafızasını yerine getirmek için en iyi şeydir. Hoseok'un hafıza kaybını iyileştirmek için...