Really Getting To Know

37 4 45
                                    

Hoseok

Yoongi'nin beni bırakması üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti. Ben yıkanmıştım ve bana ayırdığı  açık kahverengi şortla tişörtü giymiştim.  Ardından odasına geçmiştim ve hiçbir şeyi ellemeden yatağının kenarına oturmuştum ve onu beklemeye başlarken odasını süzmeye başlamıştım.

Odası krem rengiydi. Duvarlarda kendi imzası olduğu psikoloji ve manzara konuluydu. Onun yaptığını da altında resimlerin sağ altında hangeulla adını yazıp altına düz bir çizik atıp sonuna koyduğu noktadan anladım. 

Odasında yatağı ortasındaki duvara dayalıydı ve sol tarafa daha yakındı. Sağ tarafta köşede bir cam cardı ve camın yanında siyah-gümüş renginde bir çalışma masası vardı. Çalışma masasının önünde büyük bir mantar tablo vardı ve mantar tabloda notlarla resimler asılıydı, özelidir diye pek dikkatli bakmadım.

Çalışma masasının sağ tarafında boydan boya kitaplık vardı ve kitaplık ağzına kadar doluydu. Kitaplığın önünde gri puf vardı. Pufu gördüğümde aklımda az önceki görüntüler canlanınca nefesim tekledi. Siktir, beni feci etkiliyordu!

Odasında, yatağının solunda büyük uzun ve geniş bir elbise dolabı vardı. Dolabın yanında kahverengi bir kapı vardı ve o kapı da banyoya uzanıyordu. Direk önümde duvarda birkaç resim ve odaya giriş kapısı vardı.

Dudaklarımdan bıkkın nefesi verirken yatakta oturduğum yerin yanından telefonu alıp baktığımda Yoongi'nin tam tamına kırk sekiz dakikadır banyodaydı. Kırk sekiz dakikadır!

 Hızla ayağa kalktım ve tam adım atacağım an kapı açıldı ve içeri Yoongi girdi. Ama nasıl girmek!

Altında sadece kahverengi bir havlu vardı ve o kadar gevşek şekilde bağlıydı ki her an düşecek gibiydi. Kırmızı saçları su sebebiyle hafif akmıştı ama gene de çok iyi gözüyordu. Hele ki fit vücudu yok mu... Süt beyazı teninde o kasları ve sıkı vücudu insanın aklını çıldırtacak derecede iyiydi!

"Yedin bitirdin beni gözlerinle." Alayla mırıldanması ile elim ayağıma dolaşırken kıkırtısı kulaklarıma doldu. Ellerimi kucağıma koydum ve parmaklarıma bakıp oynarken utançla mırıldandım. "Ne alaka ya.."

Gülüş sesi kulaklarıma dolarken başımı kaldırıp ona baktığım an elinin birinin beline gevşek bağladığı havlunun ucunda olduğunu görünce vücudumdaki tüm kan elmacık kemiklerime hücum ettiğini hissettim.

Tam başımı indireceğim anda "Dur," dedi derin sesi. Başımı utançla kaldırdığımda sırıtarak eliyle çenemi kavradı ve tam kaldıramadığım başımı tutup, tamamen kaldırıp yüzüme eğildi. Çenemi baş parmağı ile okşarken "Bana bakacaksın ve utanmayacaksın." dedi otoriter sesiyle. 

Diğer elini bileğime koyup elimi çekiştirerek havlusunun gelişi güzel tokuşturduğu yere koyup "Çöz." diye emretti. Sertçe yutkunup yüzüne bakmaya devam ettim. Siktir, istediği şeyi yapınca elim kasıklarına değmek zorunda kalacaktı!

Ellerim titrerken Yoongi "Çöz." dedi gene otoriter sesiyle. Derin bir cesaret nefesi alıp elimi havluya sardım ve titreyen parmaklarımla havluyu çözdüm.

Yoongi memnuniyetle sırıtırken titreyen ellerimdeki havluyu yere düşürdüm. Hadi ama, bunu yaşamasam olmazdı değil mi!

Hızla Yoongi'nin elinden kurtulup aşağı eğildim ve hızla havluyu alıp gözlerimi kapatarak geri doğruldum.  Yoongi gözlerimi kapalı gördüğünde başını iki yana salladı ve "Aç gözlerini." dedi derin sesiyle. Başımı hayır anlamında iki yana salladım. Eğer gözlerimi açarsam ölümüm olurdu!

Anlımda sıcaklık hissettiğimde gözlerimi hafif araladım. Yoongi üzerime hafif eğilmiş ve anlımı öpüyordu. Tamam, beni nasıl yumuşatacağını biliyordu...

Youre My Tear |𝙎𝙊𝙋𝙀| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin