Yoongi
Önüme yiyişen iğrenç çifte baktım. Tamam bende müzik ayarlarken önümdeki yılışık çifti görmem mide bulantıma sebep oldu. Tamam, homofobik bir birey değildim ve asla da olmazdım. Her insanın tercihi kendine özeldir. Bir erkek isterse kızlardan hoşlanır, isterse erkeklerden hoşlanır, isterse hiç bir cinsten hoşlanmaz, isterse iki cinsten de hoşlanırdı. Bu o kişinin kendi tercihiydi. Ben buna karışıp bireyi üzersem ahmaklık yapmış olurdum. Her insanın kendi tercihidir.
Ama bunlar birbirlerini yiyordu bildiğiniz. Yok baby falan. Tamam anladık en Vegas'lı sizsiniz!
Ama nedensiz saçlı çocuk hiç istemiyor gibi geliyordu diğer siyah saçlı çocuğun dokunuşlarını. Evet seviyor gibi görünüyordu ama dokunuşlardan rahatsız gibiydi. Eğer işler yolunda gitmezse şarkı yazan çocuğu seve seve savunur ve kollardım.
Zil sesi ile notalar ve gitarımı gitar çantama yerleştirip gitar çantamı kapattım. Yan sırama gelen sarışın çocuğa başımı kaldırdım. Benim aptal kardeşim...
"Yoongi hyung, ne yapıyorsun?"
Jimin'in yanıma zıplayarak oturması ile göz devirdim. Minicikti ve benden bir yaş küçüktü. Bir yıl kaldığım için herkesten bir yaş büyüktüm. Ama bunu takmıyordum. Takıyor olsaydım burada olmazdım.
Jimin anlatmak gerekirse benim aksime yaşam doluydu. Kahkahalar ile gülen ve hayat ışıltısını asla kaybetmeyen biriydi. O kahve rengi gözleri hayata verimli bir toprak gibi neşeyle bakardı. Minicik boyu ve minicik elleri vardı. Kahve rengi olan saçlarını sarı boyamaktan asla çekinmiyordu ve sarı ona çok yakışıyordu. Adı Min Jimin olmasına rağmen o Mini Jimin'di.
Ben ise tam tersiydim. Kırmızı saçlarımı yeni boyattığım için parıldıyordu. Kahve rengi gözlerim hayat neşesini yitirmişti, aynı bir kurak toprak gibi. Nadiren gülen biriydim. Hayatımı müziğe adamıştım. Ödevler ve sınavlara hazırlık bittiğinde hızla elime gitarımı alır ve kemikli -bence değiller ama Jimin öyle diyor- parmaklarımla gitar çalıyordum. Ben de böyleydim. Min Yoongi'ydim.
Sınıfa her öküz- pardon öğrenci girince yeni gelen 5 kişiye baktım. O Vegas'lı bozuntular İngilizce bir şeyler söylüyordu ve biz salak olmadığımız için anlıyorduk. Şu an o masum çocuğa kasıntı yapan orospu çocuğunu sikmek istiyordum orası ayrı konu. Şimdi kalkıp elini yüzünü dağıtabilirdim. Sinirli halimi görmese iyi ederdi.
Çocuk daha çok masum olana yaklaşırken artık dayanamadım ve "HERKES BURAYA BAKABİLİR Mİ?" diye bağırdım. Şu an her şeyi koruma içgüdüsü ile yapıyordum, bu yüzden ne yaptığım hakkında en ufak bilgim yoktu.
Herkes bana baktığında biraz gerilmiştim. Ama bozuntuya vermedim çünkü Vegas'lı şerefsiz masum çocuğu yiyecek gibi bakıyordu ve masum olan pekte memnun değildi.
Boğazımı birkaç öksürük bırakıp temizledikten sonra "Bir grup kuracağım. Rap'i iyi olan iki kişiyi seçeceğim. Eğer Rap'de iyi iseniz benle konuşabilirsiniz." dedim. Gergindim ve bunu yapmak binde hatta milyonda bir istemiyordum ama koruma içgüdüm ile konuşmuştum.
Masum çocuk hemen el kaldırmıştı. "Ben istiyorum!" Gülümsedim, hatta sırıttım. İstediğini almış bir çocuk gibi sırıttım. Sevdiğine kavuşmuş bi- Hayır. Hayır bu dediğimi unutun...
Masum çocuk el kaldırdığı için yanında Vegas'lı İngilizce bir şekilde "Bebeğim, neden katılıyorsun? Zaten Kore'de o kadar çok kalacağınız belli değil?" dediğinde masum çocuğun yanında oturan benle aynı yaşta gösteren kız "Inyoup, bırak kardeşimi, o ne isterse yapar. Ben ağzımı açmadım sen ne haddine konuşuyorsun?" dediğinde şu an Vegas'lıya ilk koluma tükürüp, ovalayıp ve ağır şak sesi çıkararak nah çekmek istemiştim. Bu kız her kim ise ağzına sağlık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Youre My Tear |𝙎𝙊𝙋𝙀| ✓
Fanfic"Tek hatırladığım şey senin dudakların..." Bilim adamların dediği şey nedir? Hafızasını kaybetmiş birine müzik dinletmek ve bir özel bir şey hissettirmek onun hafızasını yerine getirmek için en iyi şeydir. Hoseok'un hafıza kaybını iyileştirmek için...