Hoseok
"Şht, uykucu uyan, saat kaç oldu."
Yoongi'nin derin sesi kulaklarıma dolarken yavsştan gözlerimi araladım.
"Saat kaç..?"
Sesim o kadar uykulu ve o kadar titrek çıkmıştı ki, yeni uyandığımı belli ediyordum.
"Dokuz buçuk." Yoongi saati öyle sallamasyon söylemişti ki geri uyumak istedim. Ama bugün kahrolası okul vardı!
Gözlerimi kırpıştırıp, tamamen açtım ve karşımdaki yakışıklı adama baktım.
Dün bizim için ateşli, bir o kadar da eğlenceli geçmişti. Yoongi sınırlarını aşıp bizi tek beden haline getirmişti. Ve biz de geçirdiğimiz ateşli gecede birbirimize kendimizden bahsetmiştik. Artık tamamen Yoongi'yi tanıyordum, o da beni tamamen tanıyordu. Birbirimizin ev sevdiği müzik türünden tutun, heyecanlandığında nasıl tepki vereceğine dahil artık her şeyimizi biliyorduk.
Yavaş yavaş yatakta doğruldum ve bacaklarımın arasındaki sızıyı önemsememeye çalışarak "Okul kaçta başlıyor?" dedim uykulu halimden çıkamayarak. Yoongi dudaklarını büzüp biraz düşündükten sonra "Yedi buçuk." dedi rahat rahat.
Hızla ayağa kalktığım an inleyerek elimi kalçalarıma götürdüğümde Yoongi hıza yanıma gelip ellerini bedenime sarıp tüm vücudumu baştan aşağı elleriyle süzdü. "Ne oldu? İyi misin? Çok ani kalkıp oturma, dün krem sürdük ama sen gene de dediğimi yap."
Alt dudağımı dişlerken başımı aşağı yukarı salladım ve onu bir süzdüm. Üzerinde kırmızı ceket ve altında beyaz, üç düğmesi kapanmamış gömlek vardı. Altında bacaklarını tam saran, siyah okul pantolonu vardı. Kırmızı saçlarını iki yana ayırmış ve önüne kısa saçlarının düşmesine izin vermişti. Normalde insanlara okul forması yakışmazken Yoongi'ye fazlasıyla yakışıyordu.
Yoongi histerik şekilde güldü ve "Beni süzme işin bittiyse sende okul formalarını giysen iyi edersin, bebeğim. Okula bir ders daha geç kalırsak tutanak yiyeceğiz." dedi ve yatağın üzerindeki poşette duran okul formalarını gösterdi.
Kaşlarım çatılırken "Ama ben okul forması almamıştı ki..." diye mırıldandığımda Yoongi uzun ince parmaklarıyla burnumu kıstırdı. "Bu benim kendime aldığım yedek formaydı, ama artık senin."
Gözlerimi kocaman açıp ona çevirdim ve "Ne gerek vardı ki, ben şimdi kırtasiyeden bir takım alıp soyunma kabinlerinde giyerdim." dedim itiraz eder gibi. Ama Yoongi derin bir nefes verip başını iki yana sallarken cık cıkladı."Sevgilime bir şey veremeyeceksem neden varım ki?"
Dudaklarımı utanç ve heyecanla birbirine bastırırken Yoongi poşeti açtı ve içindeki kıyafetleri çıkartıp yatağa koydu. Ardından pantolonu aldı ve önümde eğildi.
Yanaklarımı şişirip derin bir nefes verirken "Yoon, ben giyerdim ama!" dedim istemsiz şekilde. Yoongi ise beni susturmak adına "Şhht," dedi. "Dün nasıl doyduysam şimdi de ben giydireceğim."
Utana utana ayaklarımdan pantolonu geçirmesine izin verdim. Dün gece yıkanmıştık ve o kadar yorgundum ki, sadece bir iç çamaşırı giyip uyumuştum.
Yoongi pantolonu bacaklarımdan kasıklarıma doğru çekerken dudaklarımı birbirine bastırıp onu izliyordum. Bu adam net karizmasının farkında değildi, yoksa bu kadar rahat duramazdı.
Onun bacaklarını tam saran pantolon bana bol gelmişti ama bunu umursamamıştım. Bol şeyler giymeyi seven biriydim ve bu benim için gayet iyidi.
Pantolonun düğmesini kapatıp fermuarını çekti ve ayağa kalkıp beyaz gömleği kollarımdan geçirdi. Ona yardımcı olmak adına tuttuğu gömleği kol kısmına kolumu soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Youre My Tear |𝙎𝙊𝙋𝙀| ✓
Fanfiction"Tek hatırladığım şey senin dudakların..." Bilim adamların dediği şey nedir? Hafızasını kaybetmiş birine müzik dinletmek ve bir özel bir şey hissettirmek onun hafızasını yerine getirmek için en iyi şeydir. Hoseok'un hafıza kaybını iyileştirmek için...