Büyükbaba Jake, elindeki balıkların kılçıklarını temizlemekle uğraşırken mırıldandığı şarkı kulaklarıma doluyordu. Elimdeki dal parçalarına yenisi ekledikten sonra eğildiğim yerden kalkarak Jake'in yanına yürümeye başladım. Elvis, göldeki suyun tehlikeli olduğunu söylerken o, bir kaç tane balık tutmuştu. Akşam için hazırlıyordu.
"Göldeki su sence güvenli mi? ya da içinde yaşayanları yemek?"
Dal parçalarını ateşin yanına bıraktıktan sonra Jake'in bıraktığı boşluğa, yıkılmış ağacın gövdesine oturdum.
"Avlanmak çok zor. Özellikle benim gibi altmış üç yaşındaki biri için. Eskiden balık tutmaya giderdim...her haftasonu. Elimden gelen tek iş bu. Balık tutmak."
Kılçığı balığın gövdesinden ayırmasını izliyordum.
"Gölde temizlendiğimiz çok zaman oldu. Bu zamana kadar vücut açıklıklarından içimize geçen hastalık olmadı."
Yine de bana güvenli gelmiyordu. Hatta öyle şüphelerim vardı ki dün temizlenmeden önce kullanacağım suyu kaynatmış dinlendikten sonra kullanmıştım. Ah, günler sonra temizlenmek o kadar iyi gelmişti ki!
"Bilmiyorum."
Elindeki bıçağı ve balığı kenara indirerek bakışlarını bana çevirdi. "Gözlerinde ne var biliyor musun, Hazel? Güvensizlik. Bu duyguyu ezip geçtiğin zaman, hayat senin için daha kolay olacak."
"Bulunduğumuz şartlarda böyle hissetmem sence de normal değil mi?"
Kafasını hayır anlamında salladı. "Aylaklardan bahsetmiyorum. Güvenmek istediğin insanlardan uzak durmayı seçiyorsun. Söylesene, gideceğiniz günü kararlaştırdın mı?"
Bakışlarımı gölün diğer tarafında odun taşıyan Zayn ve diğerlerinin olduğu yöne çevirdim. Edwin bir kenarda oturarak onları izliyordu. Kampa geleli bir hafta olmuştu. Geldiğim ilk gün söylediğim gibi, Edwin tam olarak iyileştiğinde buradan gidecektik.
"Edwin'in tam anlamıyla iyileşmesini bekliyorum."
"Gitmek zorunda değilsiniz."
Geçen bir haftadaki en önemli olay tabikide Edwin'in uyanması ve günden güne sağlığına kavuşmasıydı. Bunun yanı sıra kamptakilerle güzel vakit geçirdiğim söylenebilirdi. Zayn'e rağmen.
Zayn.
O, tutarsızın tekiydi. Gölün kenarında ettiğimiz sohbetten sonra ne oldu bilmiyorum geçen günlerde beni görmezden gelmiş konuştuğu zamanlarda ise sert tarafını göstermekten çekinmemişti. Artık, emindim. Gitmemizi istediği için böyle davranıyordu. Zaten buraya ait değildik. Kurulu bir düzenleri vardı. Neredeyse felaketin başından beri tanışıyorladı ki bu bizi açık hedef olmaya itiyordu. Sanki ilk tehlikede bizi önde gönderecekler gibi hissediyordum.
"Zayn ile bir anlaşma yaptık. Edwin'in sağlığı karşılığında ona bir kaç silah vereceğimi, sonrasında gideceğimizi söylemiştim. Kalmak için bir sebebimiz kalmadı."
"Anlaşmayı buraya geldiğinde kardeşi vurulduğu için ne yapacağını bilmeyen, üzgün ve daha da tehlikelisi öfkeli Hazel yapmıştı. Önemli olan şu an ne istediğin. Gerçekten gitmek istiyorsan seni burada zorla alıkoyamam ama kalmayı düşünmeni isterim."
Kamptan ayrıldıktan sonra bizi neyin beklediğini bilmiyordum. Ormandan çıkana kadar hayatta kalacağımız bile kesin değildi. Fakat kampta güvenli değildi.
"Aranıza en son kim katıldı?" diye sordum aniden.
"Ashton."
"Öyle birini tanımıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the walkers •zm
FanficDünya'nın sonunda, yeni bir dünya için. @besameoldlover #zombies 290323