waiting

87 12 0
                                    

Silahlarımızı ona doğrultmuşken "Buradan çıkmama izin verin yoksa kadını öldürürüm." dedi, yabancı.

Bize karşı ne kadar dik ve cesur gözükmeye çalışsada yorgun görünüyor, eli titriyordu.

"Anna'ya zarar verdiğinde gitmene izin vereceğimizi mi sanıyorsun? Elindeki bıçağı bırak ve konuşalım." dedi, Zayn sakin bir şekilde.

Tepki vermemişti. Daha çok aklı yerinde değil gibiydi.

Edwin "Kadını bıraksana!" diye bağırdığında irkildiğini fark ettim.

Korkuyordu.

En başından beri dikkatimi çeken üzerindeki ince kirli elbiseyi incelerken aklımdan korkunç senaryolar geçmişti. Bu kız buraya tek başına gelmiş olamazdı. Muhtemelen birileri tarafından aylaklarla dolu bir depoya bırakılmıştı ve biz, kaç gündür burada olduğunu bile bilmiyorduk.

"Bana bak." dedim. Sözlerim üzerine gözleri benimkilerle buluştu. "Silahımı indiriyorum." Silahımı belime sıkıştırırken Zayn ve Edwin beni izliyordu. "Konuşalım."

"Hazel ne yapıyorsun?" diye sessizce sordu, Zayn.

"Bana bırak." diye fısıldadım ve karşımdaki kıza doğru bir kaç adım attım.

"Yaklaşma!"

"Adın ne?"

"Emily."

"Emily...çok güzel bir adın var."

Bir kaç adım daha yaklaştım.

"Sana yaklaşma dedim!"

"Bizden korkmana gerek yok, Emily. Sana zarar vermeyiz. Lütfen elindeki bıçağı bırak, konuşalım."

Kafasını hayır anlamında salladı. "Konuşmak istemiyorum. Buradan gitmek istiyorum."

"Dışarıda tek başına hiç bir şey yapamazsın? Ailen ya da arkadaşın var mı?"

"Yok." dedi güçsüz bir sesle. "A-ailemi öldürdüler. Yalnızım. Aylakların arasında tek başıma kaldım. Küçücük bir dolabın içinde...yalnızım."

Kendi kendine konuşur gibiydi. Gözleri yere bakıyor, dalmıştı. Bunu fırsat bilerek bir kaç büyük adımda yanına ulaştım ve hızlı bir hareketle elindeki bıçağı aldım. Yaşadığı zihin bulanıklığından kaynaklı hiç bir şey anlamamıştı. Boş bakıyordu. Anna, kızın kollarından kurtulup kendini Edwin'e doğru attığında artık tüm ilgisi bendeydi. Saldırmak için bir kaç harekette bulunacağını düşünürken olduğu yere yıkılmıştı. Yere çöküp onu kucağıma çektim ve kafasını dizlerimin üzerine koymasını sağladım.

"Ne yaptığını sanıyorsun? Sana saldırabilirdi?" dedi, Zayn yüksek sesle.

"Hiç bir şey yapamazdı. Ne kadar korkuyordu görmediniz mi?"

"Elinde bıçak vardı ve aklı yerinde değildi! Akademide sana hiç bir şey öğretmediler mi?"

Öfke dolu bakışlarımı Zayn'e çevirip "Bana bir şey yapmaya kalkışsa bile buna izin vermezdiniz." dedim. Ona olan güvenimden bahsettiğimde bakışları yumuşar gibi oldu.

Kafamı eğip kızın yüzüne dökülen saçlarını kenara çektim. Vücudu buz gibiydi. Üzerindeki ince kumaş parçasından kaynaklı olduğunu düşünsemde ısırılmış olma ihtimalini göz ardı edemezdim.

"Bana izin verin. Isırılıp ısırılmadığını kontrol etmem gerek."

Zayn gözlerini kısarak bana baktı bir süre fakat ne kadar kararlı olduğumu anladığında bıkkınlıkla arkasını döndü. "Çabuk ol."

the walkers •zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin