about us

78 13 10
                                    

Kafamı çevirerek yanımda oturan Zayn'e baktım. Benim gibi sırtını duvara yaslamış bir şekilde oturuyordu.

Bu dünyaya şöyle bir göz attığımda kısacık zaman diliminde gördüğüm en güzel şeydi. Güçlüydü. Bu güç çok kuvvetli bir vücut tarafından destekleniyordu. İyi biriydi. Buradaki insanları canı pahasına koruyordu. Üstelik hiç bir çıkarı yoktu. Zamanla ona karşı inşa ettiğim tüm önyargıları yıkmamı sağlamış tüm gerçekliğiyle karşımda duruyordu. Bana karşı duyduğu hislerden bahsettiği andan itibaren mutluluk bedenimi esir almıştı. Bastırmaya çalıştığım heyecanıma engel olamıyordum ve bu yüzüme aptal bir gülümseme olarak yansıyordu.

"En sevdiğin yemek ne?" diye saçma bir soru sordum heyecanıma yenik düşerek.

"Tavuklu olan her şeyi severim. Sen?"

"Aslında bakarsan tüm yemekleri severim."

"Günlerdir doğru dürüst bir şey yemiyorsun."

Stresten kaynaklı içim hiç bir şey almıyordu.

"Stresliyken canım hiç bir şey istemiyor. Son günlere baktığımızda stres seviyem yüzde beş yüz falan."

Elini bacağımın üzerindeki elimin üzerine koyarak "Zor bir durumdayız fakat her şey düzelecek." dedi. Aksini düşünmek istemiyordum.

Derin bir nefes bırakarak "Umarım düzelir." dedim ve devam ettim. "Bir planın var mı?"

Kafasını belli belirsiz salladı. "Eğer işler beklediğimiz gibi ilerlemezse kasabaya gideceğim."

Hiç düşünmeden "Bende seninle geleceğim." dedim.

"Olmaz, Hazel." dedi net bir şekilde.

"Neden? Şehir merkezinde beraberdik. Niall, sen ve ben yeniden bir yolculuğa çıkabiliriz."

"Kasaba, şehir merkezinden daha tehlikeli. Merkeze gittiğimizde Niall sayesinde hangi markete gideceğimizi biliyorduk fakat kasaba için aynı şeyi söylemem. Günlerce saklanmamız gerekebilir hatta elimiz boş bile dönebiliriz. Seni bu tehlikeye atamam."

"Tek başına da gidemezsin."

Biraz düşündü. "Bilmiyorum. Bu konuyu zamanı geldiğinde konuşuruz."

Konuyu uzatmamak için sessiz kaldım fakat kasabaya gideceği gün, yanında olacaktım.

"Anlatsana." dedi.

"Ne anlatmalıyım?"

"Kendini anlat. Nasıl bir çocukluk geçirdiğini, neler yaptığını ya da hangi tür müziklerden hoşlandığını..."

Gülümsedim. Konuyu değiştirmek için değilde hayatımı, beni merak ettiği için sorduğunu anlamıştım.

"Eğlenceli bir çocukluk yaşadım. Babamın yurt dışı görevleri dışında hep bir aradaydık."

Tüm anılar gözlerim önünde bir şerit halinde geçmişti.

"Edwin ile aramızda iki yaş var. Çocukluğumuz hep kavga ederek geçti. Sert kavgalara değildi tabii..." aklıma gelen ilk anıyla devam ettim. "Bir keresinde sekizinci yaş günümde babam bana büyük bir peluş civciv almıştı. Edwin onunla uyumak istediği bir gün yine kavga etmiştik ve izin vermediğim için ertesi gün civcivin tüm tüylerini parçalamıştı. Şehir merkezine indiğimizde marketteyken ona benzeyen bir anahtarlık buldum. Siktir. Edwin'e verecektim fakat hala bende."

Güldü. "Küçükken de geçimsiz biriymişsin."

"Ne?! Hiçte bile. Çok sakin ve tatlı bir çocuktum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the walkers •zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin