Önüme bırakılan yulaf lapasıyla o kadar çok oyalanmıştım ki diğerlerinin masadan kalktığını fark etmemiştim. Bir kaç gündür iştahım yoktu. Kendimi zorlayarak yediğim tüm gıdalar tuvaleti boyluyordu. Kendimi halsiz hissediyordum.
"Tabağını bitirmemişsin." dedi, Anna. Sesi beni gerçekliğe bağlamıştı. Lapadaki bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzünde annelik içgüdüsünden kaynaklı yalancı bir kızgınlık vardı. "Yine."
Elimdeki kaşığı masaya bırakarak arkama yaslandım. "Canım istemiyor."
"İki gündür doğru dürüst hiç bir şey yemiyorsun. Yüzün çok solgun görünüyor."
Bastırdığım duyguları sindiremediğim için midem de bu işlevini bırakmıştı.
"Kendimi halsiz hissediyorum."
Masanın etrafında dönüp yanıma geldiğinde hızla elini alnıma dayadı. "Ateşin var gibi. Taylor'ın yanına gidelim. Seni kontrol eder ve bir kaç ilaç verir."
Taylor, meşguldür demek istedim. Fakat sustum. Zayn'in odama geldiği günden itibaren onlar oldukça yakındı ve toplu alanlar haricinde ne Zayn'i ne de Taylor'ı görebiliyorduk. Bir şeyler karıştırıyorlar ya da birbirlerine olan ilgileri, onları bizden kopartıyordu. Bilmiyorum.
"Gerek yok. Çantamda bir kaç ilaç olacaktı. Onları kullanırım." Bakışlarımı Anna'nın arkasına, mutfak tezgahına çevirdim. "Sana yardım edeyim."
"Dinlenmen gerekiyor. Buraları ben hallederim."
Onu dinlemeden ayağı kalktım ve tezgahın önüne geçtim. "Bizim için çok fazla şey yapıyorsun. Sana yardım etmek bana iyi gelecek. Emin ol."
"Pekala."
Gömleğimin kol düğmelerimi açıp katladıktan sonra suyla çoğaltılmış bulaşık deterjanını süngere dökerek işe başladım. Bu kadar insanın yemeğini, bulaşığını ya da bir çok ihtiyacını tek başına üstlenmek zorunda değildi. Gerçi Taylor ve Nancy ona bu konularda yardımcı oluyordu ama Nancy hamileydi ve Taylor bir kaç gündür ortalıkta yoktu.
"Bu işler bana hiç zor gelmiyor, biliyor musun? Aylakların olduğu bir dünyada beni eski hayatıma bağlayan şey ev işleri yapmak sanırım." dedi, gülerek.
"Haklısın olabilirsin. Yine de tüm bunları tek başına yapmamalısın."
"Kocam ev işlerine hiç yardım etmezdi. O biraz geri kafalıydı. Ona göre kadın çalışmamalı ve tüm gün evi temizlemeliydi. Bulaşık, ütü, yemek, temizlik tüm işlerden kadınlar sorumluydu. Bir gün, bardağını bile yıkadığını görmedim."
Göz ucuyla ona baktığımda yüzündeki ifade çok karamsardı. Kocasını kaybettiği için üzgün bir kadın mı yoksa onun baskısından kurtulduğu için mutlu muydu anlamamıştım.
"Eşini özlüyor musun?"
Alayla güldü. "O hiç bir zaman iyi bir eş olamadı. Ama iyi bir babaydı. Amy, onun eksikliğini içten içe hissediyor, bunu biliyorum. Bu yüzden yanımızda olmasını isterdim."
Babamı düşündüm. Kaç yaşında olursam olayım, onu her zaman yanımda isterdim.
"Her kız çocuğu babasına biraz daha düşkündür."
"En başından beri Edwin ile sen miydin yoksa ailen...ailen de sizinle miydi?" diye sordu, çekinerek.
Köpüğü arındırmak için ellerimi suyun altına soktum ve temizlendiğinde suyu kapatarak tezgaha yaslandım.
"Annemizi, felaketten önce kaybettik. Babam asker. Bu kadar çok silaha sahip oluşumuz bu yüzdendi. Felaket başladığında Rusya'da görevdeydi. Güvenli bölgeye gitmemizi söylemişti. Babamla son konuşmamız buydu. Şu an hayatta mı değil mi, bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the walkers •zm
FanfictionDünya'nın sonunda, yeni bir dünya için. @besameoldlover #zombies 290323