Ben birazdan çıkıcam ve buraya oğlum gelicek detayları, yapman gerekenleri, maşşı, çalışma saatlerini konuşursunuz."
"Ya o gelmeden birisi siparis verirse? "
"Kimse benden daha hızlı olamaz."
Dükâna bitter çikolata kokulu, buyük ihtimalle çekinik, alfa, uzun boylu, ince, benim kadar beyaz olan, mavi uzun saçlı bir oğlan girdi. Çok tanıdık geliyo ama çıkaramayorum.
"Yeni çalışanımız mı?"
"Evet. Şimdilik deneme süresinde. Benim işim var, buluşmaya geç kalıcam sende lütfen yeni çalışanıma iyi davran, sorularını cevapla-"
"Merak etme anne, aklın burda kalmasın. Ben Jungkook'a her şeyi anlatırım."
"Dikkat etin, dükkanıda saat dokuz olmadan kapat. Bugün yemek var unutma sakın. "
Kadın oğluna büyük bir tebessüm sundu ve çantasını alıp dışarı çıktı. Şöförün açtığı beyaz lüks arabaya bindi.
"Sen benim adımı nerden biliyorsun?"
"Daha bir saat önce üzerime atlayan ve özür bile dilemeyen okul arkadaşımı tanımazsam ayıp olur."
"Ne, ben hatırlayamiyorum."
"Bu çok normal, çok şidetli ağlıyodun. Bu arada ben deniz okulun popüler çapkınlarından yakışıklı, karizmatik Yang Jeongin."
Kendini böyle tanıtması acayip komiğme giitmişti.
"Egoyu unuttun. Beni tanıyosun ama bende Jeon Jungkook. "
"Endişelenme sonuçta beraber olcaz bunlari bol bol konuşuruz. Ama önce annemin dediği konular. Hafta içi 12 ile 21 arası ama özel günse mesala anneler günü, babalar günü, sevgililer günü falan mesaji erken başlar. Hafta sonu ise 10 ile 21.00 arası çalışma saati oluyor. Kızgınlık zamanları ise izinlisin."
"Bunlar çok az deĝilmi, siz nasıl geçiniyorsunuz?"
Jeongin bu dediğim sanki çok komikmiş gibi kahkaha ata ata gülmeye başladı.
"Rahmetli babacığım ülkenin iyi politikacılarındandı. Annem ise emekli savcı. Bende arada sırada bazı mekanlara çıkıyorum şarkı söylemek içinn, bazende reklamlarda oynuyorum."
Sanki çok basit şeymiş gibi anlatıkları benim ucundan bile geçemeyceğim şeylerdi.
"Aman tanrım şu gözlere bak nasılda tatlı bişeysin öyle sen."
Ben ciddi ciddi düşünürken Jeongin bi anda üsteme atlayıp yanaklarımı sıkmaya başladı. Rahatsız olmasamda böyle tavırlar bama yabancıydı. Bu yüzden kaşımı çatıp hafif geri kaçtım.
"Şimdi bana telefon numaranı veriyorsun."
"Pekala telefonunu verirmisin lütfen kaydediyim."
"Al bakalım."
Bana son model baya havalı ve yeni büyük bir telefon geldi şaşırsamda numarayı sonunda kaydettim.
Jeongin memnun olup kasadan bir zarf aldı.
"Bu senin ilk maaşın"
"Hemen mi? Ama daha hiç bişey yapmadım, lütfen bana acıma."
"Hayır hayır yanlış anladın! Amacım seni küçük düşürmek değil bu olan bişey zaten. Yeni elemanı başkası kapmasın diye yapılır."
"Ama daha önce çalıştığım yer hiç böyle bişey yapmadı."
"Acemi olduğun için kandırmışlar galiba neyseki benim sayemde öğrenmiş olmuş. Şimdi gel burayada sana buket yapmayı öğretiyim."
...
"Ve son olarakta ölçtüğün kurdeleyi böyle sıkıca sarıyosunki demet çözülmesin."
Jeongin bana örnek amaçlı yaptığı çiçek buketini bozup bana döndü.
"Şimdi sıra sende, göster marifetlerini."
"Pekala."
Jeongin'in gösterdiği gibi çiçekleri sardım önce şefaf sonra renkli kartona sararken sanirım yanlış oldu Jeongin müdale etti.
"Orayı öyle sarma."
Arkama geçti ve eliyle elime destek verip beni yönlerdirmeye başladı.
"Parmağnı şuraya destek ver yoksa buket ya kayar yada bozulur ve baştan başlarsın."
Jeongin bana bunu anlatırken dükana çakma sarı saçlı, kısa dekolteli elbiseli, topuklu ayakabılıabartı makyajli bir kadın girdi. Büyük ihtimalle baskın omega.
Direk bize bakti ve yüzünü buruşturdu.
"Iyy, eşcinsellik yasaklanmıdımı hala."
"Hayır Cha bireyler özgür, ayrıca ahlaksız davranışlar yasaklansaydı önce senin gibi sürtüklük yasaklanırdı."
Jeongin sanirım tanıdığı bu kadına lafını söyleyip benden uzaklaştı.
Cha dediği kadın ise sanki kendisine laf söylenmemiş gibi bakışlarını bana çevirdi.
"Bana bir buket kırmızı gül ve son gelen kırmızı taşlı bileklikten paket hazırla. Güzelde bir not yaz."
Sanki hizmetçisiymişim gibi bana emir vermesi acayip sinirimi bozdu. Ama ilk iş günümde sıkıntı çıkarmamalıyım. Jeongin ise önce göz devirdi ve sen iflah olmazsın bakışları atmaya başladı. Mimikleri komiğme gitmeye başladı hafif hafif tevessüm etmeye basladım.
Buda Jeongin'e olan siniri benden çıkarması için harika bir fırsat sunmuştu.
"Niye gülüp duruyosun? Sana dediklerimi duymadın mı?"
Sakin kalmaya çalışıp kendimi tuttum. Gözlerimi devirdim, gerçekten bunlarla uğraşmak istemiyorum.
"Sen kime göz deviriyorsun?!"
Kadının yine bana çıkışıp üstüme yürümeye başlamasıyla Jeongin kadının önüe geçti.
"Ne oluyor burda!?"
Yükselen seslerle içeri esmer uzun boylu birisi girdi. Okyanus gibi kokuyodu. Sanırım baskın alfa. Ve ben çekinik halimle kime sataşıyorum?
"Cha, Jeongin siz ikiniz napıyosunuz!?"
"Tae, bu ikisi beni küçük düşürmeye çalışıyodu. Jeongin yetmiyormuş gibi bide bu istediklerimi vermedi."
"Cha'nın dediği doğrumu Jeongin?"
"Bu para avcısı sevgilini hala çözemedin yaa. Sence Tae kim doğru söylüyor? "
"Kes sesini sen bana ne demeye çalışıyorsun?"
Cha denen kiz suçunu bastırmak için bağırmaya başladı.
"Ve sen Tae! Gerçekten düşünüyor musun? Bana yaptıklarından sonra-"
"Biz sana hiçbirşey yapmadık! Yalan söyleme, ayrıca bize ilk sen sataştın!"
Biçok şeye sustum ama iftiraya asla. Kendimi savunmak icin açtım ağzımı yumdum gözümü ama bu esmerin bağırmasına sebep oldu.
"Sesinin ayarına dikkat et! Sen kimsin? Kiminle konuştuğnun kime sesini yükseltiğni sanıyorsun! Basit bir çalişansın, kiminle boy ölçüşüyorsun. Bi kendi haline bide bizim halimize bak yerine göre davran. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Everything
Fanfiction"Oğlum düşündünüz mü hiç teklifimizi?" "Evet dedecim biz Jungkook'la evlenmeye karar verdik. " "Ne?!"