19

461 39 4
                                    

Bu bügün attığım ikinci bölüm. Önceki bölümü okumayı unutmayın.

Arkasını dönüp gittiği sıra kapının kolunu tutmuş kafasını bana dönmüştü.

"Unutmadan, okulda yaşadığın o küçüçük tatsızlığıda benim yaptığımı biliyor ama sana söyleyeceğini düşünmedim hicbir zaman bu yüzden benden duy istedim, iyi eğlenmeleeer."

Kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi kala kalmıştım. Biliyordu ve buna rağmen susmuştu. Üstüne birde tokat atmıştı. Ağlamamam lazım, kendine gel. Aşağıda deden bekliyor. Biraz sık dişini güçlü olmam gerekiyor. Aşağı adımlarla inip dedemin heycanla beni beklediğini görmek boğazımı düğümlemişti.

Zorla gülümseyip bana heycanla kolumu uzatan bu adamın koluna girdim.  Kapıların açılması ile dedem sakince beni ilerde bekleyen adama doğru götürüyordu. Bana gülümsemeye çalışıyordu. Gözleri kocaman olmuş beni bekliyordu. Dedem kolumu bıraktığı gibi taehyunga yönelmiştim.

"Sana en değerli varlığımı emanet ediyorum alfa. Ona çok iyi
bak."

Taehyung önünde eğilip gülümsemişti.

"Hiç şüpheniz olmasın efendim."

Doğruca önüme döndüğümde taehyung elimi tutmak istemişti.
Etrafı ufakça süzdüm. Dikatlerin bizde olmadığnı görünce red etmiştim. Yüzüne bakmak dahi istemiyordum.  İğreniyordım alçaklığına.

Nikah memurun günün en  önemli
sorusunu sorduğunda artık birbirmize bakıyorduk. Taehyungun hızlıca
evet demesi ile herkes alkışlamıştı. Sıra bana geldiğinde ağzımı açmaya
korkuyordum. Gözlerim misafirlerin üzerinde gezerken arkada Jeongin
dikiliyordu. Başını salladığı gibi güçlü kalmaya çalışıyordum, gelmişti.

"e-evet…"

"O halde bay kim eşinizle birlikte yüzükleri takıp öpebilirsiniz."

Yüzükleri parmaklarımıza geçirdiğimizde sıra kabusuma gelmişti.
Duruyorduk öylece göz göze.

"İzin verir misin?"
"Oğlum o senin eşin mutluluğnuzu gösterin bize!"

Demesi üzerine gözlerimi kapatmıştım. Dudağıma yakınlaştığını hissetikçe
kendimi öldürmek istiyordum. Buluştuklarında ise yanaklarımdan süzülen yaşlara engel olamamıştım.

(Taehyung)

Tüm güzelliği ile salondan bana doğru ilerliyorken kalbim hızlıca atıyordu.
O kadar güzeldiki ama çok durgundu. Neden kimse göremiyordu bunu?
Zorla gülümsediğini, zorlandığında dudaklarını ısırmasını ve ellerinin
titrediğini, sakinleşmesi için elini tutmak istemiştim ama geri çekmişti.

İki haftadır onu uzaktan görmek bana o kadar zor gelmiştiki, beni görmek
istemediği her gece için içkiye vermeye başlamıştım kendimi. Ona
yaptığım pisliklerin pişmanlığını çekiyorken kendi ellerimle
uzaklaştırmıştım kendimden. Korkuyordum dokunmaktan ve
konuşmaktan.

Daha fazla kırılmasından korkuyordum, 'evet' demem uzun
sürmemişti çünkü doğru bir karar vermiştim. Onu haketmediğimi bile bile
bencilce evet demiştim. Aynı soru ona yöneldiğinde tedirgin bir halde
bekliyordum. Şimdi herşeyi bırakıp hayır derse ne yapacaktım?

Kimse umrumda değildi ama hayır demesi umrumdaydı oda 'evet' söyleyince istemsizce sevinmiştim. Sira öpmeye geldiğinde ayaklarım titriyordu.

O gün dedikleri aklımdan çıkmıyordu.

İzin istediğimde kafasını misafire
çevirip büyükanne ve büyükbabasına bakmıştı. Onu takip ettiğimde en
arka sırada dikilen Jeongin'i görmemle Jungkook'un bakışlarını takip etmiştim. Ben bu zamana kadar onu sevmesinden mi korkmuştum?

Kafasını çok hafif yok
denilecek kadar salladığında dikkatlice dudaklarına eğilmiştim.
Yanaklarımda hissettiğim islaklık ile kalbim parçalanmıştı. Benden nefret
ediyordu ve buna sebep olan bendim. Yine istemediği bir şey yapıyordum. bu sefer karşılık vermemişti. Dudağından ayrıldığımda ailelerimizin yanına gidip sarılmıştım. Jungkook hepsine birer birer sarıldığında ayrılmıştı yanımızdan. O herifin yanına gidip sarıldığında gerilmiştim. Ama haksız durumda olduğumdan tek kelime bile edemedim.

...

Yemeğin ardından eve doğru gidiyorduk. Arabada sessizliğin hakimiyeti herşeyi dahada kötü yapıyordu. Ailem bu gece şirketin hotelinde kalacaktı bu yüzden yalnızdık evde. Mühürlenme aklıma bile gelmiyorsu.

Eve girmeden önce kapıda durmuştum. Jungkook kilide bakıyordu pür dikkat.

" Jungkook ben-"

"Kapıyı aç. Sesinden rahatsız oluyorum"

Aldığım cevabı alfama yedirmeye çalışıyordum. Sinirle kapıyı açıp önden
girmesine izin vermiştim. Işıkları açmıştım. Evde kimseler yoktu.

"Yukarıda sağdan ikinci kapı. Sabah burada olacaklar."

Hiçbir şey söylemeden yukarı çıktı. Bir süreliğine içkimden bir yudum aldım.
Mutfakta oturup düşünüdüm. Saatin çok geç olmuş. Jungkook büyük ihtimalle uyumuştur. Artik odaya çıkabilirim.

Pijamalarımı almak için kapıya tıkladığımda ses çıkarmadı.

"İçeri girmeliyim."

Kapıyı sessizce açıp içeri baktığımda, yataktaydı. Uzanıyordu. Makyajı ağlamaktan hafifçe yüzüne bulaşmıştı. Duvara yaslanmak onu izliyordum. Sebep olduğum tüm acılarla onu yalnız bıraktım.

Aklıma çiçekçideki anlarımız gelmişti. Dudaklarını kapattı ve bana verdi
sıcaklık... beni biraz sevse bile verdiği huzur. Onu kendim öldürmüştüm.
ellerimle...

Kapıyı kilitledim ve tek kişilik kanepeye oturdum ve çok sürmeden olduğum yerde sızdım.


(Jungkook)

Uyandığımda öğlene doğru geldiğini hissedebiliyordum. Bu kadar
huzursuzken nasıl bu kadar uzun süre uyuyabildim? Kalk ve yatağa
doğrulduğumda üzerimde olan takımı  fark ettim.

Kanepede Taehyung hala başını koluna dayayarak uyuyordu. Senin için ne hissetmem gerekiyordu ona mı bakıyorsun? Sahte olsaydı, herkes için bu adam benim kocamdı. Yavaşça
Yataktan kalktım ve odaya bağlı olan banyoya girdim. Aynadaki yüzüme
bakıyordum.

Makyajım akmış. Evimi özledim
zaten. Üstümdeki ağır ve işlemeli takımı zar zor açıp içinden çıkmıştım. Duştagirdim ve suyun vücudumu ısıtmasına izin verdim. Yıkandım ve saçlarımı yıkadım kuruduktan sonra kapıda asılı olan bornoza baktım.

🐯❤️🐰

My EverythingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin