" Aa bu seferki mekân fazla güzelmiş."
" Yani geçen senekini beğenmedin?"
" Öyle mi dedim ben şimdi?"
" Hadi geç hadi!"
İçeri girdikleri gibi arkadaşlarının sesiyle doldu ortalık:
" İyi ki doğdun Seungmin!"
Sonra Minho'nun her zamanki ortam bozma girişimi herkesi güldürdü:
" SEUNGMOOO" diye bağırmıştı çünkü.
Seungmin gülerek üzerinde mum yanan pastaya yaklaştı:
" Evet kesinlikle bilmiyormuşum gibi yapıp : Ya çok güzel olmuş bu beklemiyordum, hatırladınız mı?" dedi sonra yüzünü donuklaştırıp " geçen seneki gibi." dedi onun bu hâline başta Chan gülmeye başladı. Sonra diğerleri de en büyüklerini tkaip ederek kahkahalar bıraktı. Seungmin o kahkahalar arasında dilek tutup mumlarını üflemişti bile. Jisung kolunu Seungmin'in omzuna attı:
" Artık sen de yirmi birsin dostum."
" Sizinle yaşıt olduğumu düşünmüyorum velet gibi davranıyorsunuz." dedi baş parmağıyla Felix'i göstererek. Jisung dudağını büzdü:
" İkizime laf atma."
Minho araya girdi " İkiz falan değilsiniz çıkar onu aklından. Bir tanesi yetiyor zaten."
Jisung Minho ile tartışmaya giderken Jisung'un arkasından gülen Seungminle sakin bir ses tonuyla Hyunjin konuşmaya girdi:
" Ne diledin?"
" Söylenmez diye biliyorum ama?"
" Söylersen gerçek olmaz diyorlar gerçi."
" İnanıyor musun?"
" Aslında hayır ama her sene dilek diliyorum ve kimse söylemiyorum."
" O hâlde ben de söylemeyeceğim."
" Gıcık!"
Seungmin güldü " Sen yaparken sorun yok. Ben yapınca niye gıcık oluyorum?"
" Kimse gelip ne dilek dilediğimi sormadığı için söylemiuorum ben."
" Hmm. Sorsalar söyleyeceksin yani?"
" Söylerim herhalde."
" İyi. En son ne diledin doğum gününde?"
" Hatırlamıyorum."
" Gıcık!"
" Ya niye?"
" Ben kendiminkini hatırlıyorum çünkü."
Hyunjin yarım ağızla sırıttı " Ee ne diledin?"
" Söylemem mi gerekiyor?"
" Evet."
" Kaç yıl geçerse geçsin grubumuzun dağılmamasını diledim."
" Oh!"
" Başka bir şey mi bekliyordun?"
" Sevgilinle ya da mesleğinle ilgili bir şey dilemeni beklerdim."
" Sevgilimi seviyorum. Mesleğim de başarılı olmak da istiyorum ama mesleğime bir alternatifim var ve her ne kadar üzgün hissettiğimde her zaman yanımda olmaya çalışsa da sevgilim her zaman yanımda olamadı. Olsa da beni mutlu etmeyi beceremediği oldu. Siz bunu bir şekilde beceriyorsunuz. Yedinizden biri hep yanımda. Tabi ki sevgilimin yeri başka ama sizi hiçbir şeye değişmem."
Hyunjin'in gözleri doldu. " Hey, hey! Ağla diye söylemedim bunları. Aa duygusal bir bebeksin Hyunjin."
Hyunjin Seungmin'in omzuna vurdu. " Sensin bebek."
Minho'nun gözleri onlara takıldı. Felix ağabeyiyle konuşurken gözleri daldığından nereye baktığına baktı. Hyunjin'le Seungmin tatlı tatlı atışıyorlardı. Minho'nun yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Kötü bir his içini kaplamıştı canı yanıyordu ama küçükleri için mutluydu da. Kıskandığını biliyordu ama kıskanmak ilk defa sinirini bozmak yerine canını yakıyordu.
Felix ağabeyini o duygu karmaşasından kurtarmak adına onun duyabileceği bir sesle konuştu:
" Changbin hyung çok yakışıklı olmuş."
" Ne? Bakma lan o tarafa!"
Evet efendim aşk üçgeni mi desem ne desem bilemedim. Bu karmaşık ilişkimizi konu alan bölümümüz de bu kadardı. Sağlıcakla kalın. Öpüldünüz ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik
FanfictionFelix'i kardeşi gibi gören Changbin ve ona yanan Felix. Felix'i kimselere vermeyecek olan ağabeyi Minho. Minho ile aynı kişiye âşık Hyunjin. Genelde texting #changlix #hyunho Birazcık #hyunmin ve #2min