Bölüm 24

283 25 48
                                    

" Nereye gidiyoruz ya?"

" Eve."

" Neden?"

" Seninle ağabey kardeşmiş gibi davranarak uyumak rahatsız edici. Ağabeyin gelene kadar sevgilinmiş gibi yatacağım. Ayrıca almam gereken bir ilk öpücük var."

Durağa geldiklerinde Changbin boş durağın tahta oturağına oturdu. Felix kızarmıştı. Changbin ne dediğini fark ettiğinde kulaklarının kızarmasına engel olamadı. Otobüs iki dakika içinde geldiğinde sahte bir öksürükle Felix konuştu:

" Otobüs geldi. Yardım edeyim kalkmana."

" A evet. Tabi... Teşekkür ederim."

Eve gelip Felix'in odasına geçtiklerinden bu yana yirmi dakika geçmişti ve ikisinin de aklında öpücük vardı. En sonunda ilk denemeye Felix yapmaya çalıştı yatakta oturup hemen az önce Felix'in kazandığı oyuna bakıp konsol tutan sevgilisinin omuzlarından tutarak üzerine eğildi. Changbin konsolu bıraktı, gözlerini kapadı. Ne yapması gektiğini bilmiyordu. Öylece bekliyordu. Felix Changbin'in nefesini hissedince utanıp geri çekilerek konuştu:

" Filmlerde ve kitaplarda nasıl o kadar doğal yapıyorlar?!"

" Hiçbir fikrim yok."

" Hyung sen hiç..."

" Tecrübe mi? Hayır. Hiç sevgilim olmadığını biliyorsun."

" Belki sen üniversite birdeyken... Ben lisedeydim biliyorsun. Yani..."

" Olmadı Felix ilkim olacak. İlk sevgilimsin, ilk öpücüğüm olacak. Ne Hyunjin gibi önceden sevgilim oldu ve hiç öpmedim. Ne de Seungmin gibi bir ilişki içinde oldum. Benim ilk aşkımsın ve son ola..."

Lafını kesen Felix'in dudaklarıydı. Changbin anlık şoku atlattıktan sonra gözünu kapadı. Felix sadece dudaklarıni Changbin'inkilerin üstüne koymuştu. Hareket ettirmiyordu. Changbin minik bir harekette bulunduğunda Felix de hareket ettirdi dudaklarını. Sonra öpüşmeleri doğal bir hâl aldı. Düşünmüyorlardı, hissediyorlardı sadece. Nefessiz kaldıklarında bıraktılar. Felix nefes nefese konuştu. Eli boynundaydı. Nabzını ölçüyordu:

" Bu... bile kalbimi deliler gibi attırıtor. İnsanlar nasıl dillerini kullanarak..."

" Çok güzeldi." kaybolmuş gibiydi.

" Ha?"

" Felix?.." Dudaklarını yaladı. Felix'e yaklaştı. " Bir daha."

İkisinin de hareketlerini daha yumuşattığı, tadını çıkararak geçirdikleri yirmi iki saniyelik bir öpücüktü. Ayrıldıklarında ikisi de deliler gibi atan kalpleri dışınde bir şey hissetmiyorlardı. Felix Changbin'in elini alıp göğüsü üzerine koydu. Changbin gülümsedi.

" Aynı" diyip Felix'in elini göğüsü üzerine koydu.

Sonrasında sadece sarılıp birbirlerinin kalp atışlarıni dinlediler. Minho'nun dersinin bitmesine iki saat vardı. Changbin Felix'in saçlarını öptü:

" Teşekkür ederim." Felix sadece hmmladı. Bu da onun teşekkürüydü.

İlk aşklar unutulmazdı ve yıllardır kalplerine gömdükleri ilk aşkları açmıştı. Birbirlerini arzulamaları ikinci planda kalıyordu. İkisi de birbirlerine hayrandı, saf duygularla seviyordu. Anlayışlıydı ikisi de. İkisinin de şu an düşündüğü tek şey maziydi.

" Felix!"

" Changbin!"

Aynı anda konuşmuşlardı. Güldüler.

" Önce sen söyle."

" Hayır sen söyle."

" Sen söyle sevgilim."

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin