Bölüm 28

254 26 48
                                    

" Öyle." Changbin'in kısa kollusundan dışarıya çıkan kol kaslarıyla oynadı. İki elini de Changbin'in kolları üzerinde hareket ettirirerek yukarı çıkarıp Changbin'in omuzlarında durdu. " Karşımda Seo Changbin'in olması da sınır tanımamam için en büyük etken."

Changbin güldü. " Hm?"

" Yıllardır içimde biriktirdiğim sana karşı bir özlem var."

" Gösterebilir misin?"

Felix Changbin'in üzerinden kalkıp sırıttı. " Her seyin bir zamanı var canım." Kapıyı kapatıp odadan çıktı. Changbin ihanete uğramış gibi arkasından seslendi:

" O ne demek ya? Felix! Gel şuraya! Felix! Sevgilim? Alo bacağım kırık falan hani? Ya bir kere buna oyun bozanlık denir tamam mı?" Koltuk değneklerini alıp kalktı. " Neredesin?" dedi kapıyı açarken.

" Yiyecek hazırlıyorum bize."

" Onu abin varken de yaparsın."

" Ya bir şeyler yeriz işte."

" Birbiri... Tamam hazırla sen."

" Ne diyecektin?"

" Hiç."

" Changbin ne diyecektin?"

" Yok bir şey Felix."

" Changbin!"

" Vay sinirlenince ateşli oluyorsun"

Felix kızardı " Ne alaka şimdi?"

" Çok alaka" sevgilisine doğru bir adım attı. Felix de geriledi. Sonra Changbin arkasını dönüp giderken konuştu:

" Yiyecek bir şeyler hazırla sen."

" Ya!"

" Karma diyoruz buna Felix."

" Ayıp ama."

" Konsolları hazırlıyorum."

" İyi geliyorum."

Sehpayı önlerine çekip meyve tabağını üstüne koydu. Changbin'in yanına oturdu. Gülüşerek oyunu oynuyorlardı:

" Hey Changbin ne ara bu kadar iyi oldun oyunda?"

" Motivasyon kaynağım yanımda da"

" Dün de yanındaydım."

" O gün düşündüğün tek sey öpücüktü."

Felix duraksadı. Bir süre oyuna odaklanamadı. O sırada da Changbin kazanıp Felix'in yanağına hızlı bir öpücük kondurdu. Sonra tabaktaki kürdanı bir elma dilimine saplayıp ağzına attı.

" Yeni tur hadi!" dedi

Felix transta  çıkmış gibi konuştu. Gözleri dolmuştu:

" Seni hak edecek ne yaptım?"

" Sevgilim." Felix'in yüzünü elleri arasına aldı. " Senden daha iyisini asla bulmayacağımı biliyorsun değil mi?"

Felix gülümsedi. Dolu gözlerinden bir yaş düştü:

" Tesekkür ederim... Her sey için..."

Changbin sevgilisinin dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu. Baş parmağıyla gözünden akan yaşı sildi:

" Ben teşekkür ederim. Var oldugun ve beni sevdiğin için."

Felix telefonundan saate baktı:

" Üç buçuk saatimiz var." diyip Changbin'in boynuna sarılarak dudaklarını birleştirdi. Saymadı, hareketlerini bilinçli yapmadı, nefesini tutmaya kendini zorlamadı sadece Changbin'i düşündü onu öperken.

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin