Bölüm 14

375 41 18
                                    

" Neler taşınacak yakışıklı?"

" Şuradakilerin hepsi."

" Hepsi?"

" Evet."

" Hyunjin orada sana bir yıl yetecek boya ve iki şovalye var."

" Şöyle bir sey var ki ben çalışırken şovalyeleri şekilden şekile soktuğum için kırabiliyorum."

" Odana sığacak mı?"

" İki oda arkadaşım da Sahne sanatları okuyor ve dördüncü sınıflar. Yani tura gittiler."

" Oda boş yani?"

" Aynen."

" Tamam."

" Konuşmanın son kısmı biraz garip oldu."

Minho yarım ağızla sırıttı:

" Aklı başka şeylere çalışan sensin."

" Hyung, çok yakın bir zamanda reddedildim."

" Güzel, unut onu. Daha yakışıklı milyon tane erkek var."

" Şimdi yalan söyleme. Seungmin'in seviyesinde kaç erkekle tanışabilirsin maximum? Onun üstünde tanışacağın kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez."

" Aynaya her baktığımda ondan daha iyi birini görüyorum."

" Hyung, böyle yaparak sadece göz ardı ediyorsun sorunu. Seungmin'i hâla seviyorsun."

" Jinnie izin ver unutayım."

" Sen bilirsin. Hyung! Dördünu birden alma!"

" Tamam be!"

" İki tane al. Zaten birazdan yemek servis arabası boşalır onu alırız yemekhaneden."

" Sen yemek yemeyecek misin?"

" Aç değilim."

" İyi o zaman. Hadi gidelim."

" Hyung kavga yok, tamam mı?"

" Hyunjin yürüsene."

Hyunjin'in odasının kapısının önüne geldiklerinde Hyunjin kartını okuttu. Kapıdan geçerken karşı odadakiler alaylı bir sırıtışla onları izliyordu. Minjo umursamadı. Hyunjile yemek haneye gidip servis arabasını aldılar sonra tekrar fakülteye gittiler. Hyunjin servis arabasını sürerken Minho sığmayan şovalyeyi taşıyordu.

" Hyung sakin ol." dedi yurda girerken."

" Sakinim ki beni sinirlendiremezler."

Kapıya geldiklerinde karşı odadakiler hâlâ orda dikiliyordu. İçlerinden biri gülerek konuşmaya başladı:

" İbne kardeşinden sonra ağabeyi de ibneliğe karar kılmış ama Minho Hyunjin sana bakmaz ki!"

Minho sinirlendiğini hissetti. Ağzını açacağı sırada Hyunjin'in bakışlarıyla karşılaştı. Diğeri arkadaşının dedigine güldü bu defa:

" Hyunjin eşcinsel bile olsa senin gibi biriyle olmazdı. Gerçi o ibne kardeşin bayağı güzeldi. Annen sana genlerini aktaramamış."

Minho şovalyeyi bir kenara bıraktı. Çocuğun suratına yumruk geçirmeye hazırlanırken konuştu:

" Aslında annemin kopyasıyımdır."

Üzerine atlayacakken Hyunjin beline sarıldı. " Hyung gerek yok."

" Minho~ İmkânsız aşkını dinle bak sana ne diyor?"

" Kardeşi de böyleydi. Fevri davranırdı. Kız olsa beceremekten zevk alırdım."

Öteki güldü: " Iııy tacizci gibi konuştun."

Minho Hyunjin'den kurtulmaya çalışıyordu.

" Hadi ama bana hayır demezdi. Hatta altıma almam için yalvarırdı."

" Hepinizin belasını sikerim. Felix hakkında konuşma hakkına sahip değilsiniz puştlar."

" A doğru ya adı Felix'ti."

Minho Hyunjin'in kollarından kurtulduğu gibi üzerine atladı çocuklardan birinin.

" Onun adını pis ağzına alma göt herif." Ard arda dört yumruk geçirirken söylemişti bunu.

İçlerinden biri bedenin üzerine oturan Minho'ya tekme atmaya çalışınca Minho ayağından tutup çekti onu. Adamın sırtı yere yapışınca üstüne oturduğunun karnına doğru tekme atarak yere yapışanın üzerine çıktı.

" Ne o?" dedi kavgaya karışmadan izleyen çocuk. " Bizi dövüp sana yüz vermeyecek Hyunjin'e şov mu yapıyorsun?"

" Yeter bir kapa çeneni amına koyayım." diyip ona saldırdı bu sefer Hyunjin de sabrı kalmayınca. Yakasından tutup yumruklar geçirdi. İki bacağı arasına dizini geçirip adamı acı içinde bırakırken Minho'nun az önce yumrukladığı ve bıraktığı çocuk konuştu:

" İbne kardeşin hâlini görünce ağ..."

" Felix'e laf atıp durma sen de gerizekalı!" diyip yerde uzanan adamın suratına tekme attı Hyunjin. Kendi odasının kapısının önune geçtiğinde Minho sinirini hâla tam olarak atamamış burnundan soluyarak kalktı:

" Gösterin bitti mi?" diye konuştu yarım yamalak içlerinden biri. " Hyunjin etkilenmiş gö..."

Minho ani bir hareketle Hyunjin'i ensesinden kendisine doğru çekerek dudaklarını Hyunjin ile birleştirdi. Hyunjin'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Minho kısacık bir süre Hyunjin'in dudağını emip bıraktı:

" Memnun oldun mu amına koduğum?" dedi bağırarak. " Kapa o sikik çeneni artık."

Hyunjin ise soyutlanmıştı o an. İlk öpücüğünün böyle olmasını beklemiyordu. Ağzından minik bir fısıltı kaçtı.

" İlk öpücüğümdü."

Minho ses duymuştu ama ne dedigini anlamamıştı. Sessini ayarlamadan yüksek bir şekilde " He?" demişti. Hyunjin sesini biraz daha yükselterek cevap verdi:

" İlk öpücüğümdü." Sesi yine de yüksek sayılmadı. Dalan gözlerini Minho'nun gözlerine çıkardı. Bakıştılar bir süre, Minho öfkesinin dindiğini hissetti. Yaptıklarını anladı. Özür dilemesi gerekiyordu ama nasıl başlayacağını bilemedi.








Niye böyle başlattım bunların iliskilerini inanin ben de bilmiyorum ama oldu işte

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin