Bölüm 34

209 19 23
                                    

" Anne, Baba!" dedi herkesin neredeyse doyduğuna emin olarak.Changbin'de durumu anlamıştı ve Felix'in yaptıgı gibi çatalını tabağının yanına bıraktı. Felix masanın altından Changbin'in elini tuttu. Annesi yemeyi bırakıp oğluna baktı. Babası yemek yemeye devam ederken konuştu:

" Evet, Felix?" ağzına bir parça daha et attığığında Bayan Lee masanın altından eşinin bacağına bir tekme attı. Adam başını kaldırarak " Ne var?" diye bir bakış yolladı. Kadın ima ile bir şey söylemeye hazırlanan oğlunu işaret etti. Adam da Changbin gibi elindekileri bıraktı. Ellerini masa üzerinde birleştirdi:

" Dinliyoruz Felix."

Oğlan önce iki ebeveyninin gözlerine baktı. Sonra bakışlarını kaçırdı. Başını eğerek konuşmayı denedi:

" Ah... Söylemesi zor. Şey... Nasıl başlayacağımı inan bilmiyorum."

" Rahat ol tatlım" dedi annesi nazik sesiyle Changbin masanın altından nazikçe elini okşadı sevgilisinin.

" Ben..." dedi cesaretle ama sonra kelimeler boğazına dolandı. Boğazını temizledi öksürerek. Bu sefer gözleri doldu:

" Eşcinsel..." ağlıyordu. " Olduğumu söy..." sesi kısılmıştı ve titriyordu.

Annesi şefkâtle oğluna sarılmak için kalktı. Felix Changbin'in o an elini çekeceğini düşünerek elini gevşetti ama Changbin elini "Yanındayım." dercesine daha sıkı kavradı. Felix bir güven hissetti. Annesi Felix'e sarılırken birbirini kavrayan elleri fark etse de hiçbir şey demedi:

" Ağabeyini kabul ettigimiz gibi elbette seni de kabul edeceğiz, bebeğim. Onun zamanında birkaç yadırgamamız ve sorun çıkarma durumumuz olsa da sende bu durumu biliyoruz. Emin ol yanındayız oğlum. Gerçi Minho'ya bir özür borcumuz var."

Minho güldü:

" Defalarca diledin zaten annem." dedi sondaki aitlik ekini vurgulayarak.

Felix babasına baktı teredütle. Adam elleri üzerine çenesini yerleştirip sadece izliyordu. Felix'in ona baktığıni görünce gülümsedi. Güven kazanmıştı ama yine de annesi daha da yardımcı olmak istedi ona. Oğulunun omzundan tutarak konuştu:

" Ağabeyin mükemmel birini getirdi." dedi. Hyunjin birazcık da olsa kızardı duyduklarıyla. Minho sevgi dolu bakışlar gönderdi sevgilisine. Annesi bu hâllerine güldü ve devam etti:

" Sende var mı birileri?"

Her ne kadar rahatlasa da gözyaslarını durduramayan Felix boştaki eliyle yaşlarını sildi. Gelmeye devam ediyorlardı ama Felix konuştu:

" Aslında..." dedi durdu.

" Evet?" dedi annesi onun omzunu sıvazlayarak.

" Biri var." dedi Felix. Babasının kim olduğunu anlamaya çalışırken çattığı kaşları ve annesinin sefkat dolu bakışlarıyla karşılaşınca tekrar gözyaşlarıni tutamadı. Yutkundu. Konuşmaya çalıştı:

" Şey..."

Changbin durumu anlayarak müdahale etti:

" Tamam Felix, sorun yok. İstersen ben söylerim." dedi. Felix başını salladı. Babası aptal değildi. Anlamıştı ama yine de doğrulanma ihtiyacını hissediyordu.

" Yıllarca Felix'in ağabeyi gibiydim. Çocukluktan beri Minho'nun her ne kadar en yakın arkadaşı da olsam Felix ile de ilgiliydim hatta Felix'i bana emanet edecek kadar güveniyordunuz bana. Belki güveninizi boşa çıkarmış oluyorum. Şimdiden özür dilerim ama Felix ile çıkıyoruz. Onu seviyorum." dedi. Her ne kadar bunları öz güvenli bir sesle söylemiş olsa da öyle degildi. Masanın altından bacağını stresle sallıyordu. Felix hissetmesin diye birleştirdikleri elleri Felix'in dizine çoktan koymuştu.

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin