Bölüm 18

336 37 6
                                    

" Felix eğelndik falan ama benim kafama takılan bir şey var."

" Nedir?"

" Bu aralar mevzulardan dolayı ağebeyinle konuşmaya pek fırsat bulamadım.Trip yemem yakındır." Güldü. " Kavga sonrası Hyunjinle aralarında bir şey mi oldu?"

" Neden soruyorsun?"

" Felix, ben Minho'nun en yakın arkadaşıyım. Kavgayı anlattı. Sonrasını sorduğumda yüzü düştü. Şöyle dedi: Sonrası yok işte eşyaları yerleştirdik, gittim."

" Anlattıklarından sonra adamlara ben oturduğum yerden felaket sinir olmuştum. Minho kavgayı anlatırken sinirliydi ama belli kavgayı onun için önemsiz hâle getirecek bir şeyler olmuş."

" İnan bilmiyorum hyung." Sehpasının üzerinde duran şekerleme kutusunu aldı. Changbin'in yanına sokuldu. Changbin'in kucağına sekerleme kutusunu koydu. Şekerleme kutusunu açarken konuşmaya devam etti. " O ikisini anlamak mümkün değil. Çok belirsiz ve saçma davranıyorlar. Bilmiyorum. Her şey karmaşık."

" Seungmin'le alakası var mı?"

" Hayır."

" Minho Seungmin'i unutmuş gibi."

Felix ağzındaki şekerlemeden dolayı konuşamıyordu. Başını Changbin'in göğüsünden kaldırıp kaşlarıni çatarak ona baktı. Changbin onun ne demek istediğini anlayıp Felix'i omzundan tutarak göğüsüne çekti.

" Eskiden bana sürekli Seungmin'den bahsederdi. 'Changbin gördün mü? Çok tatlı olmamış mı o şapkasıyla?'" Sesini incelterek onu taklit ediyordu. Felix de gülüyordu buna. " Sonra okul etkinliklerinde Seungmin şarkı söylerdi ve bir hafta boyunca aynen şöyle geziyordu. 'Ses kontrolü çok profesyonel değil mi?' 'Changbin sesi hâlâ kulaklarımda.' 'Şarkı söylerken çok etkileyici görünmuyor mu?' 'Yok ben bu çocuğun insan olduğuna inanmıyorum sesini meleklerden çalmış.' İki buçuk üç aydır Seungmin'in konusunu bile açmadı. Doğum gününden bir ay önce aldığı hediyeyi gösterip. 'Abarttım mı?' demek dışında hiç Seungmin'in konusunu açmadı. Hatta geçen Seungmin'in önlüğünün cebine küçük bir köpek köpek yavrusu işlemis sevgilisi. Gördün mü, diye sordum. Dikkat etmedim, dedi."

" Fark etmemiştim."

" Başka şeylerle uğraşıyorsun çünkü."

" Neyle uğraşıyorum?"

" Kolun kırıldı. Uzaklaştığımızı fark ettin. Telefi etmeye çalışıyorsun ve gözümden kaçmadı sanma sürekli mutfakta yeni şeyler denemek için kitaplarını kurcalıyordun elin alçıdayken. Okul birincisisin Felix. Üç hafta elin alçıda kaldı diye derslerini bozmadın. Gastronomi bölümünün en becerikli ögrencisisin." Şekerleme kutusundan bir tane şekerleme aldı. " Annemden defalarca özür dilemem gerek belki bunun için ama hayatımda yediğim en güzel şeyleri hep sen pişirdin."
Şekerlemeyi ağzına attı. Felix de ona daha çok yaklaşabilirmiş gibi yaklaştı. Kollarını beline doladı. Kafasını göğüsüne daha cok bastırdı. " Teşekkür ederim." dedi. Kocaman gülümsüyordu. Changbin ağzı dolu olduğundan konuşmak yerine Felix'in sırtını sıvazladı. Felix onu anladı. Huzurla gözlerini kapadı. Kendini bir süre Changbin'in göğüsünde onun kalp atışlarını dinleyerek dinlendirdi.

" Hindistan cevizi yağı mı kullandın?" dedi Changbin.

" Hmm."

" Yakışmış. Dokusu da çok iyi. Pembeler neli?"

" Japon kiraz çiçeği."

" Hmm. Deniyeyim."

Changbin'in yutkunduğunu hissettiğinde " Nasıl?" diye sordu.

" Çok hoş ama hindistan cevizlileri daha çok sevdim."

" Bir dahakine ondan daha çok yaparım."

" Hmm olur." Kafasını geriye Felix'in yatağına dogru attı. Felix o an aklına bir şey gelmiş gibi kafasını hafif yukarı cardı. Göğüsündeki hareketlilikten anlayıp Changbin de onun gözlerine baktı:

" Hyung sen odana nasıl çıkacaksın?"

" Ben... Orasını hiç düşünmedim."

" İnerken çok zorlandın mı?"

" Merdivenin döndüğü yerlerde az daha düşecektim. Çıkmak daha da zor olur."

" Anlıyorum."

" Sence yatağına iki kişi sığar mıyız?"

Felix sırıttı:

" Deneriz."

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin