BÖLÜM 2

115 11 3
                                    



Bölüm 2 ~ Elveda 


"Salim! getir oğlum diğer kutuyu da.''

Miraç'ın amcasının seslenmesiyle mahalle gençlerinden Salim koşar adım giderek diğer havai fişek dolu kutuyu da kaptığı gibi yanımıza getirdi. Çok farklı bir ortamdı burası. kenarda ağlayan teyzeler iki dakika sonra çalan müzikle göbek atıyor sonra yine ağlıyorlardı. Kevser anne, oğlundan ayrılacağı için o kadar duygusaldı ki onu kimse yerinden kaldırmamıştı. Miraç'ı gördüğü yerde öpüp kokluyordu oğlunu. Mahalleli severdi Miraç'ı. Küçük yaşlardan bu yana yardım eder dururdu buradakilere. Bu yüzden birçok kişinin gönlündeydi. Ahmet amca havai fişekleri yakıp yakıp patlatıyordu son on beş dakikadır. Çalan oyun havasıyla ve etrafta oynayan insanlarla birlikte çok güzel görünüyordu burası. Ben de bir kenarda oturmuş onları seyrediyordum. Kalabalığın arasında gözüm Miraç'ı ararken onu babasının yanında gördüm. Kulağına bir şeyler söyleyip bana doğru gelmeye başladı. Oturduğum yerden kalkıp ben de ona doğru ilerledim. Buluştuğumuz yerde kolumdan tutup çekmeye başlayınca ona uyum sağladım. Nereye gittiğimizi bilmesem de sorgulamak istemedim. Biraz sonra sokağın ıssız bir tarafına gelmiştik. Etrafta kimse olmasa da müzik ve havai fişek sesleri duyulabiliyordu. Yanımızda duran evin arkasına çekti Miraç beni. Etrafına bakınıp kontrol ettikten sonra bana döndü. ''Babama söyledim. Bir süre idare edecek beni. Biz biraz yalnız kalalım istedim.'' dedi dudaklarıma uzanırken.

Elimle yüzünü kavrayıp kendime çektim onu. Dudaklarımız büyük bir açlıkla birleşirken kulaklarım bir süreliğine sadece onun sesine açıktı. Dışarıdan gelen ne müzik sesi, ne fişek sesi, ne de insan sesleri. Hiçbiri yoktu şimdi.

Dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma yaslayıp bir süre sakinleşmeyi bekledi. Olduğu yerden ayrılmadan elini cebine sokup içinden küçük bir kutu çıkardı. Geri çekilip kutuyu açtığında gördüğüm şeyle gözlerimi büyüttüm.

''Miraç sen ciddi misin ya?'' dedim gülerek. Omuz silkip gülümsedi. Elimi uzatıp kutunun içinde duran mor menekşeli küpeleri aldım. Küçükken birinde görüp o çok heves ettiğim küpelerin çok benzeriydi bunlar.

''Çocukluk anısı bile olsa içinde kalmasını istemedim.''

Gözlerimi küpelerden ayırıp Miraç'ın güzel yüzüne baktım. ''Ben bile unutmuştum, senin nasıl aklında kalıyor bunlar ya?'" deyip küpelere baktım yine. Geçen günlerde bir yerde görüp ona küçüklük anımdan bahsetmiştim. Ama elinde bu küpelerle çıkıp geleceğini düşünmemiştim.

''Sen benim aklımdan çıkmıyorsun ki söylediklerin çıksın.'' diye fısıldadı yaklaşıp. Kutuyu kapatıp hırkamın cebine koyduktan sonra ona döndüm. ''Aklım fikrim sen diyorsun ha.'' dedim sırıtıp.

Kafasını aşağı yukarı salladı yavaşça. ''Aklım fikrim sensin diyorum.''

Büyülenmiş gibi bana bakarken yutkundu. Birden durgunlaşmıştı. Ellerimi kendi avuçlarının içine alıp dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. ''Ben bu güne kadar yapmam gereken her şeyi en iyi şekilde yaptım Aylin.'' dedi gözlerimin içine bakarak.

Başımı sallarken devam etti. ''Şimdiki görevimi de en iyi şekilde yerine getirmeye gidiyorum.''

Tekrar başımı salladım. ''Bundan eminim.'' dedim yanağını okşayıp.

''Döndüğümde ise çok farklı bir hayata yelken açacağım. Seninle bir ömür sürecek bir hayata.''

Söylemesi bile güzel geliyordu kulağıma. Onunla beraber olma düşüncesi safi mutluluk veriyordu. Ben gülümseyince onun da dudakları kıvrıldı. ''Benim gecelerim seni düşünerek geçecek Aylin, peki döndüğümde benim buradaki yerim de aynı kalacak mı?'' dedi kalbimin üstüne elini koyup.

Arkadaşlarından dinlediği askerdeyken terk edilme hikayeleri Miraç'ı da etkilemişti belli ki. Normal zamanda kızacağım bu sözler komik gelmişti bir an. Ellerimi iki yanağına koyup kendime çektim onu. Gözlerimi güzel gözlerine kilitledim. ''Bu kalp ben de kalmayacak Miraç. Giderken onu da yanında götüreceksin. Beni düşlediğin her gece, ben de seni düşlüyor olacağım. Beni özlediğin her saniye seninle aynı hisleri paylaşacağım. Eğer bir gün sana olan duygularım değişirse, o zaman hissizleşmişim demektir sevgilim. Duygularını kaybetmiş bir insana dönüşmüşümdür. Çünkü başka türlü kimse söküp atamaz seni kalbimden.''

Miraç'ın gözlerinin anbean dolduğuna şahit oluyordum. Onu birçok kez ağlarken görmüş olmama rağmen her seferinde içim acıyordu. Onun aksine ben hiç ağlamamıştım yanında. Elimi yüzüne uzatıp akmaya hazırlanan göz yaşlarını sildim. Miraç kollarını bana dolayıp sımsıkı sardı bedenimi. Nefes alacak alan bırakmasa da güzeldi. Onun kollarında olmak en güzel şeydi. Sırtını sıvazlarken mırıldandım. ''Mutlu git, mutlu dön Miraç. Sonra zaten birlikte mutlu olacağız.''

Ses etmese de omuzumdaki başını salladı. Birazdan eğlence yerine geri dönecektik ama şimdilik sarılmamız gereken konular vardı. Zira yarından itibaren göremeyeceğim bu görüntüyle de, soluyamayacağım bu kokuyla da, bu güzel adamla da gitmeden önce vedalaşmam gerekiyordu. 

Sen Sar Bütün YaralarımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin