BÖLÜM 8

108 14 16
                                    




Bölüm 4 ~ Geriye kalan tek şey küller


1 yıl 6 ay sonra...


Hayatta hep çok şanslı birisi olduğumu düşünürdüm. Şöyle geriye dönüp baktığımda eksik hissettiğim hiç bir şey görmezdim çoğu zaman. Güzel bir ailem vardı, güzel bir eğitim hayatım ve sonrasında işim. Güçlü bir kadındım, güçlü biri olmayı seviyordum. Ama hayatı planlı yaşayan biri değildim. Buna rağmen hayatımda her şeyin düzgünce ilerlemesi şanstı benim için. Ama benim bu durumun böyle gidebileceğini sanmam tamamen aptallıktı. Hayatım boyunca kendimi aptal hissettiğim tek konu, anın büyüsüne kapılıp her zaman böyle kalacağını zannetmemdi. Bir adam çıkmıştı karşıma, aşkı anlatmıştı. Öyle de güzel anlatmıştı ki inanmıştım tüm söylediklerine. Aşkı birlik beraberlik sanmıştım ama kocaman bir hiçlik olarak bulmuştu beni.

Önümdeki kum torbasını tüm gücümle yumruklarken de kendi aptallığıma, bir türlü toparlanamayan zihnime, bırakamadığım ilaçlara, ve sürekli yorgun hisseden bedenime tepki veriyordum bir bakıma. Aslında hepsinin sebebi tek bir şeye bağlanıyordu ama o sebebi aklımın ucunda dahi görmek istemiyordum. Yumruklarımın ardı arkası kesilmeden kum torbasına inmesi sonucu ellerim iyice acırken, Nihat da fark etmiş olacak ki kollarımı arkamdan tutup bir an da geri çekti bedenimi.

''Kızım bir sakin ol, kum torbasının suçu ne?''

Gözlerimi kapatıp soluk verdim. ''Kusura bakma kardeşim, bir an kaybettim kendimi.''

Nihat'ın spor salonu benim stres atma yerimdi. Canım her sıkkın olduğunda buraya gelirdim. O da her seferinde başka bir aletin üzerinden alırdı beni. ''Kum torbalarımı o çiroz olarak görmeyi ne zaman bırakacaksın? diye sorunca hızla ona dönüp parmağımı üzerine doğru salladım.

''Bir daha anma onu Nihat. Kimseyi düşündüğüm falan yok. Ayrıca zayıf olduğunu nereden çıkardın?''

Nihat soruma karşılık omuz silkti umursamaz bir tavırda. ''Karakteri zayıf.''

Anlattıklarım sayesinde görmeden nefret ettirebilmiştim ondan. Nihat'a ondan bahsetmesini yasaklamıştım, sadece canım sıkkın olduğunda ben anlatırdım. O da beni içmeye getirirdi. Dert ortağımdı benim. ''Bu gece gidelim mi mekana?'' diye sorunca kafamı iki yana salladım.

''Yarın okul var, hafta sonu hariç dert komasına girsem de içemem. Ders veriyorum.''

Nihat aydınlanmış gibi gözlerini büyüttü. " Off okul vardı değil mi. Ben unutmuştum onu. Sana mesai başlıyor güzelim.'' deyip yanağımdan bir makas almaya kalkışınca elini itip geri çekildim. Nihat göz devirince ensesine vurdum bir tane. Gülüp ensemi kavradığında güreşmeye çalıştığını anlayıp dizine tekme attım. Biz de böyle anlaşıyorduk işte.




~




''Tek sıra halinde dizilin. Beş tur koşu yapacaksınız. Sonra da daire şeklinde ortaya gelin.''

Çocuklar verdiğim komutla koşmaya başlayınca ben de ortada durup izlemeye başladım. Bir ortaokula göre epey büyük bir yerdi burası. Spor salonumuzun olması çocuklar için çok güzel bir imkandı. Koşmayı pek sevmeseler de derslerimi boş geçirecek bir öğretmen değildim. Bazıları hızlı bazıları yavaş, öyle ya da böyle bitirdiler beş turu. Yarım daire şeklini aldıklarında tam karşılarında durdum. Çocuklar dikkatle beni izlerken bulunduğumuz salonun büyük kapısı açılınca hepsi o tarafa baktı. Ben de o yöne döndüğümde Müdür Bey ve diğer beden öğretmeni içeri giriyordu. Yerimden ayrılıp onlara doğru ilerlerken Müdür Bey arkasını dönüp birine bir şeyler söyledi ama kapı arkasında kaldığı için kiminle konuştuğunu görememiştim. Gittikçe onlara yaklaşırken kapı arkasından bir adam ve yanında da kucağında bebek olan bir kadın çıktı. Adamı gözüm bir yerden ısırıyor gibiydi ama nereden olduğunu çıkaramamıştım. Müdür Bey geldiğimi görünce. ''İşte diğer beden öğretmenimiz de burada. Aylin Hürşan.'' deyip beni gösterdi onlara. Kimdiler ve neden beni onlarla tanıştırıyordu anlayamamıştım. Kapı önündeki adam bana öyle bir bakmıştı ki bir an için ürpermiştim. Biraz sonra gülümseyip hala göremediğim kapı arkasına çevirdi başını.

Sen Sar Bütün YaralarımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin