özel bölüm

2.4K 124 5
                                    

Acar'dan (Rahel'in abisi)

Bakışlarım adliye koridorlarında gezerken Çisem'i görünce duraksadı. Gözlerimi ondan ayırmadan bana bakmasını bekledim ve gözleri bana döndüğünde gülümseyerek oturduğum yerden kalktım.

Çisem de çatık kaşlarını düzeltip bana gülümserken birbirimize doğru yürüyorduk. Karşılıklı bir şekilde durduğumuzda hayıflanarak söylenmeye başladı. "Mahkemedeyiz falan demeyeceğim yolacağım bu kadının saçını başını." Hırsla ellerini saçından geçirirken ben gözlerimi dikmiş onu izliyordum. "Hayır yani, karşında senin hemcinsine cinsel istismarda bulunan bir adam var ve sen utanmadan bu adamı savunuyorsun."

Son dedikleriyle kaşlarım çatıldı. "Nasıl sonuçlandı." diye sorduğumda az önceki sinirli halinden çıkıp elini omzuma koydu. "Baban on iki yıl hapis cezası yedi."

"Baban deme şu herife." dediğimde bakışları kısıldı. "Pardon. Ben şey olunca-"

"Sorun değil."

Bir süre sessizlik hakim sürerken koridorda gördüğüm sıfatla yüzümü buruşturdum ve kafamı çevirdim. Çisem, niye kafamı çevirdiğimi anlamış olacak ki kolumdan tutup asansörlere yöneldi. İkimizde sessizce asansörün gelmesini bekledik ve gelen asansöre binip aşağı indik.

Binadan çıktığımızda Çisem'in eli hâlâ kolumdaki yerini koruyordu. Sesimi çıkarmadan beni yönlendirmesine izin verdim.

Yeşillik bir alana geldiğimizde ağaç gölgesi düşen bir bankın üstüne oturduk.

"Teşekkür ederim." diyerek uzun süre hakim olan sessizliği bozdum. "Kurabiyelerin karşılığı olarak sayabilirsin." diyen Çişem'le gülmeye başladım.

~

Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes verdim ve elimdeki saklama kapını daha sıkı tuttum.

Bir elimi kaldırıp kapıyı çalacağım sırada kapı açıldı ve Çisem'le göz göze geldik.

Şaşkınlıktan olsa gerek gözleri önce irileşti. Sonrasında yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu. "Hoş geldin Acar." derken sesinden şaşırdığı anlaşılıyordur.

"Müsait misin bilmiyordum ama değilsen. Ben sonra şey ederim." dedim. Çünkü ben tam kapıyı çalacakken odadan çıkmıştı. "Dava için bir yere gitmem gerekiyordu ama acil değil. Sonra da gidebilirim." dedi ve bir adam geri çekilip odasına girdi. "Hadi, geç içeri." dediğinde hafifçe tebessüm edip içeri adımladım.

Masasına oturmak yerine karşısındaki koltuğa oturdu ve bana bakmaya başladı. Yanına gitmemi beklediğini anladığımda yavaş adımlarla yanına gidip aynı yavaşlıkta koltuğa oturdum. Utanıyordum sanırım.

Çisem merakla elimdeki kaba bakmaya başladığında tepkilerini izliyordum. "O ne?" dedi elimdeki kabı işaret edip bana bakarken. Gülümseyip kabın ağzını açtım.

Ben onu izlerken o, yaptığım kurabiyelere gözlerini kırpıştırarak bakıp dudaklarını birbirine bastırdı.

"Bana mı yaptın?" diye sorduğunda kafamı salladım. Sonra bana bakmadığını, gözlerinin hâlâ kurabiyeyle olduğunu fark edip sesli bir şekilde onayladım. " Evet sana. Sana yaptım."

Kaptan bir tane kurabiye akıp kocaman bir ısırık aldı. Gözleri kapanırken yüzünde tatmin olmuş bir gülümseme oluştu. Gözlerini açıp bana baktığında "Çok güzel olmuş bu." diye mırıldandı.

Sessiz kaldım ve yüzündeki mutluluğu izledim.

"Hep isterim ama bak." diyen Çisem'le iç çektim.

"Hep yaparım ben de."

(2.9 isimli bölüme göz gezdirirseniz daha iyi anlayabilirsiniz.)
~

"Gerçekten nasıl bu kadar lezzetli kurabiye yapabildiğini hâlâ anlamış değilim."

Çisem'in isyan eder gibi çıkan sesiyle birlikte keyifle sırıttım. "Senden daha güzel kurabiye yapıyorum diye kıskanıyorsun diye yorumladım." dediğimde kaşlarını çatıp hayretle bana baktı. "Ha yani benim kurabiyelerim kötü." dediğinde kahkaha attım.

Omzuma vurup "Gülme." dediğinde gülmeye devam ettim. "Ya Acar! Gülme."

Kolumu omzuna atıp başının göğsüme yaslanmasını sağladım. Bakış açıma giren saçlarının arasına hafifçe dudaklarımı bastırdım. " Senin kurabiyelerin hayatımda yediğim en güzel kurabiyeler."

"Yalancı."

"Çok ciddiyim ben. Senin elin değmiş. Nasıl kötü olabilir."


Yazar'dan

Esim karşısında oturmuş ona bakan Çağıl'a göz ucuyla kısa bir bakış atıp gözlerini geri önündeki masaya çevirdi.

Çağıl ise inatla Esim'e bakmaya devam ediyordu. En son dayanamayarak söze girdi. "Ne kadar daha beklemem gerekecek?"

Gelen soruyla şaşıran Esim gözlerini, onunla göz göze gelmeyi bekleyen gözlere çevirdi.

Anlamış mıydı? Anlamıştı. Bal gibi de anlamıştı.

"Anlamadım?" dediğinde Çağıl sabırsız bir nefes verdi. "Bekledim Esim. Okul bitsin, sınav bitsin, sınav açıklansın. Ben hep bekledim."

Esim, duyduğu şeylerle gözlerini kaçırdı. Niye beklemişti ki?

"Bana bak." diyen Çağıl'la kaşlarını çatıp ona bakan ela gözlere baktı. "Niye bekledin?" diyen Esim'le bu sefer şaşırma sırası Çağıl'a geçti.

Doğru mu anlamıştı?

"Beklemeseydin keşke." diyen Esim doğru anladığını kanıtlar nitelikteydi.

"Hırslıydın." dedi Çağıl. "Benim yüzünden kafan karışsın istemedim."

"Sınavdan sonra gelseydin."

"Korktum o zaman da."

Esim oturduğu yerden kaktığında gideceğini düşünen Çağıl telaşla Esim'e baktı ama Esim onu bir kere daha şaşırtıp Çağıl'ın yanına oturup uzandı ve kollarını Çağıl'a doladı.

"Artık beklemezsin." dedi Esim, Çağıl'dan ayrılırken. Çağıl kendine gelip sırıtmaya başladı. "Öpeyim mi bir kere?" dediğinde Esim kaşlarını kaldırdı. "Sen o hakkını dedemin geldiği gün kullandın."

Çağıl huysuz bir çocuk gibi omuzlarını kaldırıp indirdi. "Ya ama o sayılmaz ki."

Esim sesli bir şekilde gülerek beklenmedik bir an da dudaklarını Çağıl'ın yanağına bastırdı. "Bir süre susarsın artık."

🌼

Son kez merhabalar.

Umarım özel bölüm hoşunuza gitmiştir ve aklınızda kalan sorular varsa cevaplanmıştır.

Kitap boyunca benimle beraber olduğunuz için teşekkür ederim.

Umarım başka hikayelerde görüşebiliriz.

Kendinize çok iyi bakın. Kimse için değil. Kendiniz için.

Seviliyorsunuz
Öpüldünüz

🌼🌼🌼

Beni Bugün Sev || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin