16.Bölüm

583 34 3
                                    

Alp Kutluer:

Evden ve hatta yataktan bile çıkmadan geçen günler benim için imkansızdı. Çünkü her zaman bir şey yapardım. Hep bir şeyler olurdu.

Olmuyordu.

Dün bir ara sigara almaya gitmek için evden çıkmıştım ama eve geldikten sonra tek lokma bile almamıştım ağzıma. Bunun için bile kalkmamıştım yerimden. Uyuyakaldığım koltukta uyanmış ama yine de koltuktan kalkıp yatağa gitmemiştim. Sigaram da bitmişti telefonumun şarjı da.

Tanıdık geliyordu.

Yılın 2020 olması kadar tanıdık geliyordu hatta.

Haziranın yirmisi gibiydi. Yirmi biri ve yirmi ikisi. Temmuzun onuna kadar olan her günüm gibiydi.

Al sana gerçek bir sebep vereyim deyip nasıl da itin götüne sokmuştu beni ama değil mi?

Ocağın yirmi dokuzuydu bugün. Ve başım öyle ağrıyordu ki kafayı yemek üzereydim.

Merak ediyordum. Ne haldeydi? Ne yapıyordu? Dediklerinin hepsi doğruydu emindim ama onun gibi küçük bir kız nasıl bunların hepsinin üstüne hala gülebiliyordu merak ediyordum. Dünya üzerinde rastladığım en saf en temiz şeydi bir zamanlar. Nasıl böyle bir hayatın içindeydi. Bu kız bunları hak edecek biri varsa dünyada yanından bile geçemezdi.

Annesi öylece ölmemişti. Tanıdığım bir kadındı Alexandra. Belki biraz soğuk bile olsa Arden'in evinde takıldığımız zamanlarda bizimle fazla iletişime geçmese bile arada bir gülümserdi. Mert daha çok konuşurdu onunla. Ailece evde İtalyanca ve Türkçe karışık konuşurlardı ama kadın her şeyi anlamazdı. Bizimle İngilizce konuşurdu. İyi biriydi.

Babası da iyi biriydi. İlhan. İlhan Zorlu. Adam tam bir Türk babaydı biliyordum. Benden hoşlanmıyordu hiç. Hele de küçük kızının iki yaş büyük sevgilisi oluşum hoşuna gitmezdi. Ama kötü biri değildi.

Tüm ülkeyi dolandırmak.

Haberlere bakmıştım. Yoktu adamdan iz. Yüksek ihtimalle akla hayale sığmayacak paralar mevzuydu ve bu yüzden sadece devlet biliyordu. Basına sızmamıştı bir şeyler.

Kimlerdi mevzu bahis bilmiyordum. Ama öyle pis herifler de vardı ki annesine sebep olmuşlardı.

O kadın o kadar da hayat dolu durmasa da iyi bir kadındı. Arden ise hayat doluydu. Küçük hayat dolu, iyimser Arden. Canlı. Neşeli. Güzeller güzeli.

Ah. Siktir.

Ağlamış mıydı evine gidip? Çok kızgındı.

Birden kapı çaldığında kaşlarımı çattım. Bir an için bunun hayal ürünü olduğunu sandım ama zil bir daha çalınca kalktım koltuktan. Aniden kalkınca başım döndü ve gözlerim karardı çünkü inanılmaz açtım. Ama kapıya ulaştım. Aşağıdan çalındığını zilin sesinden anladığımdan otomatiğe bastım ve bekledim. Birkaç dakika sonra kapı deliğinden Emre'yi gördüm

Bunun ne işi vardı burada amına koyayım ya?

Tıkladı kapıya. Derin bir nefes alıp açtım kapıyı.

Tamam. İki yıllık arkadaşın. Sorun yok.

"Ne var?"

Kabaydı sesim. Sert. Nefret dolu.

Arden'le olan ne varsa onun bok yemesiydi.

"Telefonun kapalıydı." dedi.

"Açık olsa da seninle konuşur muyum sence?"

HAYAT VE AY (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin