30.Bölüm

360 28 1
                                    

Arden Evaluna Zorlu:

Hayatıma dair hatırladığım ilk anıda fazla bir şey yoktu. Sadece güneşi hatırlıyordum. Aydınlık bir günü ve ayaklarımın altındaki ıslaklığı. Etraftaki ışık öyle parlaktı ki anımın tamamı neredeyse ışıktan ibaretti.

Ama arada bir yerde şu an bile sebebini hatırlamadığım şekilde babam görünüyordu. Şimdikinden daha genç, daha fitti vücudu. Daha zindeydi. Daha da mutluydu.

Babama en son hiçbir olumsuz duygu içermeyen şekilde ne zaman baktığımı hatırlamıyordum. Çünkü iki buçuk yıldır neredeyse her şey o kadar korkunçtu ki.

En son Almanya'ya gittiğimde bile bir yerden sonra annemsiz oluşumuzdan mutluluk diye bir şey kalmamıştı içimde.

Üç gün geçmişti. Mert için mutlu olmaya çalıştığım, her günü Mert ve Alp'le geçirirken gülümsediğim üç gün. Babamdan haber almadan geçen üç gün. Dayımın bir daha aramadığı üç gün. Ama benim düşünmekten uyku uyuyamadığım üç koca gün.

Babam hala yoktu ve bu konuda ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Her şey o kadar çok üstüme geliyordu ki nefes alamıyordum sanki.

Aslında evet, gerçekten nefes alamıyordum. Çünkü babam yokken bunu düşünüp durmaktan uyku uyuyamıyordum. Strese sebep oluyordu. Stres ise kalbimin ritmini bozuyordu. Birdenbire gün içinde hızlanan kalbimin tekrar durulması saatler sürüyordu. Sonuç olarak, gerçek anlamda nefes alamıyordum sonra.

Mert otobüse binmişti bir saat önce. Alp ona gideceğimizi söylemişti ve ben dersi bahane edip gitmemiştim. Alp'in her şeyin farkında olduğunu biliyordum. Beni rahat bırakıyordu.

Bazı rahat bırakılmaları sevmezdiniz. Rahat bırak beni derdiniz ama istemezdiniz rahat bırakılmayı. Ama bazı rahat bırakılmaları da siz söylemezdiniz. Bahanelerin arkasına tıkıştırırdınız ve sonra karşıdaki anlardı.

Alp anlıyordu.

Yalnız kalmak değildi amacım. Ama yan yana olsak kafamı ona veremeyecek ve daha suçlu hissedecektim. O beni asla suçlamayacak olsa bile, ki bunun farkında olsam bile ben böyle yapacaktım. O yüzden en iyisi tek başıma evimde ders çalışmam ve birdenbire babamla alakalı anılarımıza dalıp boşluğa kitlenmemdi.

Böyle olduğunda kendime kızıyordum. Çünkü sanki ölmüş gibi tepki veriyor oluyordum. Oysa babamdan sadece haber yoktu. Ölse dayım bilirdi. Ölse biri bana bir şekilde söylerdi.

Babam beni son defa görmeden asla ölmezdi. Almanya'da görüştüğümüz ise asla son görüş değildi.

Yani bu tamamen aptal bir düşünceydi. Babam ölmüş değildi. Ama babamla mutlu anları düşünerek geçirdiğim saatler beni öyle çok ağlatmaya başlamıştı ki üç gündür, adam gerçekten ölse bir tek damla akıtamazdım sanki.

"Arden?"

Aniden koluma dokunulduğunda sıçrayarak verdiğim tepkiyle Özge de sıçradı.

"Efendim?" dedim kendime gelerek hızlıca.

"Kızım kitlendin bakıyorsun cin görmüş kedi gibi."

"Far görmüş tavşan değil mi o?"

"Yok. Kedi köpekler cinleri görebiliyor ya. Görünce ev içinde aniden kilitleniyorlar. Öylesin resmen. Saçından falan da sarman kediler gibisin maşallah." dedi. Kaşlarımı kaldırdım.

"Beni kediye mi benzettin gerçekten?"

"Tatlı hayvanlar." dedi sadece. Güldüm.

"Efendim?" dedim sonra tekrar.

HAYAT VE AY (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin