5.Bölüm

569 38 3
                                    

Alp Kutluer:

Uykusuzdu.

Kantinde sıradaydı. Omuzları düşüktü. Ne aldı bilmiyordum ama hazırlanmasını bekliyordu. Yaslandığı duvarda gözlerini yere dikmişti. Kollarını önünde bağlamıştı. Saçları düşük bir at kuyruğuydu. Kulaklıkları takılıydı. Telefonu elindeydi. Rimel sürmüştü sadece. Dudaklarında renkli kremlerden vardı yüksek ihtimalle.

Yorgundu.

Kantindeki kız ona seslendiğinde silkinip kendine geldi. Bardağı aldı. İlerledi. Yerden kaldırmıyordu gözlerini. Kaldırsa ona baktığımı görürdü. İki kişilik masaya oturdu. Çantasını karşı sandalyeye koyarken montunu çıkardı. Gri bir crop giymişti. Siyah hırkasının önü açıktı. Buz mavisi kot vardı altında. Hırkanın fermuarını kapadı. Hırka da kısaydı. Beli açıktı. Kollarını çekti hırkanın. Avuçlarına topladı. Üşüyordu. Kansızdı zaten. Bir de kalbi delikti. Ve ritim bozukluğu.

Bir de annesi yoktu. Babası yoktu.

Yapayalnızdı. Koca okulda kantinde tek başına oturan tek oydu. Kimse ile konuşmuyordu.

Mutsuzdu.

Emre dediğinde dikkat etmemiştim. Ama haklıydı. Arden depresif ya da melankolik değildi. Sadece mutsuzdu. Tek başına bir mutsuzluktu.

Saçlarını açtı. Elleriyle dağıttı. Kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Çantasından çıkardığı tableti koydu masaya. Kalemi de aldı eline. Ne yapıyordu bilmiyordum ama sol elini sağ omzuma doğru koymuş kafasını koluna yaslamıştı. Ekrana bakarken sakin duruyordu.

Annesinin öldüğünü bilmiyordu.

Geç öğrenmişti.

Ve ben onu bana bunu söylememekle suçlamıştım.

Neler olmuştu bilmiyordum. Neden terk edip gittiğiyle ilgilenmiyordum. Öğrenmek veya bilmek istemiyordum. Ama annesinin öldüğünü nasıl geç öğrenirdi ki?

Emreleri beklediğim yirmi dakika boyunca ara ara baktım Arden'e. Dün gece bana sarılışı aklıma gelip durdu. Hızlıca atan kalbinin sesini duydum durdum.

Bir ara ona baktım tekrar. Tabletin kalemi elindeydi. Ama başı düşmüştü. Kalemi tuttuğu eli tamamen uzanmıştı. Masaya değil koluna yaslamıştı kafasını. Uyuyakalmıştı.

Üniversite sınavı zamanlarında ya da yazılı zamanlarında da olurdu böyle. Yanımda. Uyuyakalırdı. Birdenbire olurdu. Dayanamazdı. Aşırı üşürdü.

Kin doluydum. Nefret doluydum. Öfke. Aklıma başka hiçbir şey gelmiyordu ona bakınca. Kalbimi sızlatışından nefret ediyordum. Ona üzülmekten nefret ediyordum. Ama o kadar savunmasızdı ki.

Çok korkmuştu dün gece. Sesi titriyordu anlatırken. Yardım istemişti benden. Elbette isteyecekti. O kadar çok özür dilemiş ve teşekkür etmişti ki.

Saftı Arden. Hep öyleydi. İlk tanıştığımda on dört yaşında sınıfını bulamamış salak bir kızdı sadece. Ama o kadar hoştu ki dayanamamıştım. Yaşıtlarım mı yoktu? Onuncu sınıflar mı yoktu? Vardı. Ama olmamıştı. Arden de Arden'di lisede kalbim.

Babasıyla neden görüşmüyordu? Arayınca neden açmıyordu ki? Babası bayılırdı Arden'e. Annesi belki yabancı oluşunun getirdiği bir soğukluktu belki başka bir şeydi ama babası tapardı Arden'e. Tanışmıştım annesiyle. İyi bir kadındı. Arden'e evde Evaluna derlerdi. Annesi koyduğu ismi söylerdi. Babası annesi yoksa Arden derdi. Arden ona Evaluna denmesini severdi. Duruma göre bazen ben bile derdim. Yakışıyordu ona Evaluna.

HAYAT VE AY (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin